Doğanın yeşili mi, doların yeşili mi ?
Bina ve zina meselesi
Sanırım ahir zaman geldi (!). Çocukluk yıllarımdan hatırlarım. Mahallenin çok bilmiş yaşlıları "Ahir zamanda bina ve zina artacak" derdi. Bu iki sinyale de bakınca ahir zaman geldi diyorum. Bakın çevrenize, bina da artıyor zina da. "Binayı biliyoruz da, zinanın arttığını nerden biliyorsun?" deyip günahımı almayın. Bu daha bir değişik zina. Doğaya ihanet edilerek, yeşilin ırzına geçilerek yapılan bir zina. Her yana bina yapılarak yeşilin ırzına geçiliyor. Şimdi de Kuzguncuk taciz altında.
Kuzguncuk ve Bostanı
Bilmeyenler için söyleyeyim; Kuzguncuk, Üsküdar'ın bir mahallesidir. Dizicilerin ve filmcilerin, özel dokusu nedeniyle çok rağbet gösterdiği güzel bir mahallesidir. İstanbul'un yeşil kalmış birkaç köşesinden biridir. Üç dinin ibadethanelerinin yan yana bulunduğu çok özel bir köşesi. Bu özel tarihsel doku içinde bir de bostanı vardır. Bostan, Kuzguncuk halkı arasında "İlya'nın Bostanı" diye anılır. Burası Kuzguncuk'un sembolüdür. Bostan'ın adı ile anılan bir sokağı bile vardır: Bostan sokak. İnsanlar adres tarif ederken bostana göre tarif ederler. Bostan, Kuzguncuk'u Kuzguncuk yapan ana ögelerden birisidir. Her mevsimde ayrı bir güzelliği vardır. İstanbul'un kuşu buraya iner kalkar. Yazın kavurucu sıcaklarında bile bostanın yanından geçerken bir serinlik yüzünüze çarpar. Her mevsim yeşilin kokusu ciğerlerinize dolar.
Kuzguncuk halkının yeşile sahip çıkma mücadelesi
Şimdi bu güzellik tehdit altında. Bu yeni bir şey değil. Bundan 20 yıl önce de bostanın üstüne yine beton gölgesi düşmüş. Burayı iyi etmeğe(!) kalkmışlar. Ama Kuzguncuk halkı 10 yıl süren bir mücadeleden sonra yeşili korumuş; bu yeşil alanın talan edilmesi önlenmiş. Bostan bir peysaj firmasına "fidan üretim ve satış yeri" olarak kiraya verilmiş, yeşil kurtarılmış. Ama İstanbul'un ortasında 16 dönümlük bir yeşil alan bazı kişilerin iştahını kabartıyor. Yeşilin sadece bir tonunu, dolar üstündekini tonunu seven paragöz zihniyet bu yeşil alana sulanıyor.
Araziyi kiralama 'hakkını' elinde bulunduran Vakıflar Genel Müdürlüğü, yaklaşık 8 senedir Bostan'da faaliyet gösteren, fidan üreten kiracıya çık demiş. Çünkü bostan arazisi "yap-işlet-devret modeli" ile yatırım programına alınmış.Kuzguncuk halkı yine ayakta, yeşiline sahip çıkıyor.
Ağaç ve yeşillik
Şehirler, sadece binaların olduğu yerler değildir. Ağaç ve yeşil alanlar da çağdaş şehirciliğin vazgeçilmez unsurudur. Bunca araba ve insanla kirlenen havanın temizlenmesi gerekir. Bunu sağlayacak olan da ağaçtır. Bu nedenledir ki, dünyanın tüm güzel şehirlerinde ağaç vardır, yeşillik vardır. Yeşil alanlar beton yığınları içindeki vahalar gibidir.Ağaçlık bölgeler şehirlerin akciğerleridir. Yalnız bulundukları semte değil tüm şehre oksijen salarlar. Bütün bu yararının yanında ağaç ve yeşil estetiktir. Yeşile bakmak insana huzur verir. Ağacın mevsimler boyu değişimine, çevresinde oluşan kuşu, sincabı ve diğer canlıları ile yarattığı ekosisteme bakarak ulu güce imanınızı tazelersiniz.
Sonuç
Bu doğayı, bu şehri korumalıyız. Her gördüğümüz yeşil alana saldırıp ille de beton doldurmamalıyız. Boğaz sit alanıdır, koruma altındadır. Buraya ekstra bir çivi bile çakamazsınız. Ama şimdi "yap-işlet-devret" modeli deyip kitabına uydurup bu dokuyu bozmak istiyorlar. Bu dokunun sahibi yalnız Kuzguncuk sakinleri değil. Bu güzellikler hepimizindir. "Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık " der bir atasözü. Acaba seçilenler ve onların seçtiği bürokratlar bu gerçeği biliyor mu? İsrail'deki orman yangını söndürmek için uçak yollayan devletimiz, İstanbul'un ortasındaki bu güzelliğin yok olmasına göz mü yumacak?
Merak ediyorum: Kuzguncuk halkı doğayı çocuklarımız için bu kez de koruyabilecek mi? Acaba doğanın yeşili mi, yoksa doların yeşili mi kazanacak?