Doğal gazda dertler farklı!
Karadeniz’de bulunan doğal gaz rezervinin 540 milyar metreküp’ten yeni araştırmalar sonrasında 652 milyar metreküp’e çıktığının açıklanması, Çaycuma 1’deki yeni keşif sonucu 170 milyar metreküp artışla rezerv toplamının 710 milyar metreküpe çıkması sevindirici.
Bir yandan bu gazın 2023’te içerde kullanıma sunulacağı ifade edilirken, rezervin 1 trilyon dolarlık parasal kaynağa karşılık geldiğinin açıklanması geleceğe ilişkin umutları besliyor. Her ne kadar bu gaz meselesi politik tartışmalara yol açmış olsa da, inananı, inanmayanı bulunsa da ifade edilen rakamların büyüklüğü gerçekten baş döndürücü. Türkiye yılda 60 milyar metreküp civarında doğalgaz tüketiyor. Bu durumda Türkiye kabaca 12 yıla yakın bir süre için doğalgaz ihtiyacını Karadeniz’deki bu rezervden karşılayabilecek demektir. Rezerv bakımından durum böyle.
İşin para tarafına bakacak olur ve açıklanan 1 trilyon dolarlık parasal kaynağı 11 yıla bölersek yıllık 83 milyar dolar gibi bir para yapar ki bu şu andaki yıllık tüm enerji ithalatımıza ödediğimiz faturaya denk gelir. Bu rakamlar bugünün koşulları bir yana, geleceğin ‘parlak’ olduğunu gösteriyor.
***
Bugünün koşulları ise biraz farklı. Bir yandan 2023’te ucuz gaz hayali kurarken, doğal gaz hizmet bedeline gelen yüzde 84’lük zammı anlamakta zorlananlar var. Aslında yüzde 84 bir şey değil. Botaş’ın doğal gaz satışı son 1.5 yılda elektrik tarifesinde 13 kat, sanayide 10 kat, konutlarda 2 kattan fazla artmış. Sorun sadece konutlarla sınırlı değil. Gaz fiyatları sanayinin üretim maliyetlerini de artırıyor. İşte bu durum, yani yaşanan gerçek, geleceğe ilişkin umutların yeşermesine engel oluyor.
Çok geniş kesimler konutlarda ‘tek odada çalışan petek’ uygulaması ile günü kurtarmaya çalışıyor. Türkiye açısından doğal gaz temini bakımından herhangi bir sorun bulunmaması sevindirici ama gaz ve elektrik faturaları el yakıyor.
Bu nedenle doğal gaz konusunda bugün ve gelecek çelişkisi nedeniyle farklı yorumlar olmasını da doğal karşılamak gerekli.
***
Avrupa’da ise durum biraz farklı. Onlar da doğal gaz bağımlılar. Ancak parasal sorunları yok. Dertleri Rusya’nın uygulayacağı ambargo. Rusya gazı kesince ne yapacaklar? Alternatif kaynaklardan gaz almaya çalışsalar bütün ihtiyaçlarını karşılayacak depolama tesisleri yok. Neredeyse bütün bir yıl boyunca bu sorunu çözmek için uğraşıp durdular.
TÜSİAD Brüksel Temsilcisi Dilek Aydın’a göre “AB’nin aldığı önlemler sonuç verdi. Hava sıcaklığının yüksek seyretmesi kolaylaştırıcı unsur oldu. Doğalgaz depolarının doldurulması, tasarruf önlemlerinin devreye sokulması, ortak gaz alım programlarının devreye sokulması sağlandı. Kasım ayı itibariyle hedeflerin yüzde 85’i gerçekleştirildi. LNG ve doğal gaz tedariğinin çeşitlendirilmesi sağlandı. Savaş şartlarında tasarruf ve sanayinin ciddi kesintiye gitmesiyle birlikte 2023 kışının güvenli geçirilmesi sağlanacak. Ancak 2024 kışı belirsizlikler nedeniyle çok daha zorlu bir süreç olarak görülüyor.”
Tüm gaz depolarını doldursa bile 105 günlük stoğu olan AB, alınan önlemlerle 2023 kış sorununu çözmüş görünüyor. Gaz tüketiminde yüzde 20 düşüş öngören AB, 2024’te aynı sorunu bir kez daha yaşayacak. Dilek Aydın’a göre; ”Uluslararası Enerji Ajansı’nın son araştırması, aynı önlemler aynı disiplinle uygulansa bile gelecek kış 30 milyar metreküp doğalgaz açığının kapatılması gerektiğini gösteriyor. Arz talep dengesizliği var. Ortak alım platformuyla hem fiyatların dalgalanmasının önleneceği, hem de tedarik çeşitlemesinin yapılacağı bir sistem olacak. Bu yıl Komisyonun devreye soktuğu tasarruf, ısınmada elektriğe geçiş, tüketici bilinçlendirilmesi, her alanda enerji verimliliği sağlanması yapılacakların bir parçası olacak.
Son olarak “Sanayinin rekabetçiliğin korunması çok önemli. Özel sektör talepleri karşısında özellikle maliyetler için, fiyat dalgalanmalarını önlemek üzere geçici müdahaleler konusunda AB Komisyonu devreye girdi. Önemli taleplerden biri elektrik ve doğal gaz fiyatlarının ayrıştırılması Komisyon’un üzerinde çalışacağı bir konu olacak. Özel sektörün kısa, orta ve uzun vadede yeşil enerji dönüşümü için yenilenebilir enerji kaynaklarının sağlanması sanayinin en önemli önceliği haline geldi. Bu projelerin lisanslandırılması ve teşvik edilmesine ilişkin kararlar alındı.”