Diyarbakır’da “teşvik sistemi” konuşmak
Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın düzenlediği toplantıda yeni teşvik sistemi bağlamında Diyarbakır’da yatırımları nasıl hızlandırabileceğimizi tartıştık. Genel bir bakışla toplantıdaki anlatımların 9 ana başlıkta odaklandığını söyleyebiliriz. Yürürlükte olan teşviklerden nasıl yararlanırız? Yeni teşvik mevzuatının anlaşılması ve yararlanılmasında atılacak adımlar neler olmalı? Genişletme ve modernizasyon yatırımları neden önemli? Yeni yatırım kararları alırken nelere dikkat edilmesi gerek? Hayvancılık, gıda ve karma OSB’ler kaldıraç olabilir mi? Yörenin lojistik olanakları ve kısıtları hangi çerçevede ele alınmalı? Yörede karşılaştırmalı üstünlük yaratacak yatırım alanlarının keşfedilmesi ve tanımlanması nasıl yapılmalı? Siyasi ve ekonomik belirsizliklerin yarattığı güven sorunu neden önemli? Yörede dinamik bir gelişme yaratabilmek için “yerel liderlik” sorunu nasıl ele alınmalı?
Gazete köşe yazısında bu konuları tam ve doğru anlatmanın güçlüklerini biliyorum. Uzun yazsanız okuması güçleşiyor; kısa yazsanız yanlış anlaşılma olasılığı artıyor. Yine de, işin sırının dengede olduğu bilinciyle düşüncelerimizi paylaşmaya çalışalım.
Yürürlükte olan teşviklerden yararlanma
Yürürlükteki teşvik mevzuatına göre Diyarbakır en büyük avantajları sağlayan 6’ncı bölgede yer alıyor. Diyarbakır’ da yatırım yapanlar; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, gelir vergisi stopajı desteği, sigorta primi desteği, faiz desteği ve yatırım yeri tahsisi gibi desteklerden yararlanıyor.
Açıklanan yeni tarımsal desteklerle “stratejik ürün” kavramını getirmekte, belirlenen 19 stratejik ürün ile daha düşük maliyet ve uluslararası rekabet yapabilecek maliyette üretim hedefl enmektedir. Çiftçinin tek bir başvuru yapmasıyla yılda 2 kez destek alabilmesi sağlanmaktadır. Gübrede yüzde 23 indirim, mazotta da yüzde 50’lik bölümünü bakanlık tarafından karşılanması öngörülmektedir. Yeni destek paketinde 25 ilimizde mera-odaklı hayvan yetiştirme desteklenecek; meralar islah koşuluyla çok düşük kiralarla yetiştiriciye verilecek. Aşıları yapılmış ve 4 ayını doldurmuş buzağı 750 TL’ye yetiştiriciye sunulcaktır. Teşvik edilen illerde ahır ve ağıl yapanların maliyetinin yarısının bakanlıkça ödenmesi kararlaştırılmıştır. Düve alımlarının yüzde 30’unu devlet verecektir. Yeni karara göre 22 ilde damızlık üretim merkezleri kurulacak. Ayrıca 8 ilde 250 baş kapasiteli manda üretimi merkezleri oluşturulacak; bu yeni girişimlere yüzde 50 hibe desteği sağlanacaktır. Süt fiyatlarında istikrar için devlet müdahelesi söz konusu olacaktır. Ayrıca 184 ova sit alanı ilan ediliyor. Arazi toplulaştırmaları hızlandırılacak, yerli tohum üretimi artırılacaktır.
Özetle aktarılan teşvikler, Cumhuriyet dönemi boyunca en kapsamlı destekleri içermektedir. İster imalat kesiminde olsun isterse hizmet kesiminde uygun projeler hazırlayanların erişebilirlik sınırları genişlemiştir. Ülkenin ulaştığı gelişme düzeyinde de “gerekli ekonomik fazlaya” sahip olduğumuz için “fonlama sorunları” önemli ölçüde azaltılmıştır.
Diyarbakır’daki girişimcilerin “teşviklerin kapsamının ve içeriğinin” farkında olması çok önemli.Bu nedenle, elimizin menzili altındaki imkanlara ulaşabilirliği ve erişebilirliğini sağlayan kapsamlı bir bilgilendirme kampanyası ilk adımı oluşturmalı. Elimizin menzilindeki kaynaklara erişebilirlikte gerekeni yapamıyorsak,yeni imkanlardan yararlanmada istenen sonucu elde edemeyiz. Atanmış, seçilmiş ve STK kaynaklı bütün ekonomik aktörlerin ortak projelerinden biri, yöredeki girişimcilerin olanak ve kısıtlar hakkında net bilgiye ulaşabilmelerini sağlamak olmalı.
Yeni teşvik mevzuatının anlaşılması ve uygulanması
Bugüne kadar yaklaşık 40 yılı aşan birikimlerimiz, bizde ana mevzuatın çok iyi çerçeveler çizdiğini, ikincil mevzuatta “yasakçı, kıtlayıcıcı ve güvensizliğe dayalı” hükümlere ağırlık verdiğini söylüyor. Çerçeve kavramlarla ister “Özel Öneme Sahip Bölgeler” diyelim isterse “Cazibe Bölgeleri” adını koyalım; bölgelerde hedefl enen yatırımları gerçekleştirmek için yasa ve yönetmeliklerin kapsayıcı bir anlayışla düzenlenmesini gerektiriyor, Her bölgenini kendine özgü sorunları var: Hedef cazibe bölgelerinin “fiziki sermaye stoku” konusunda ciddi bir envanter ilk adım olmalı. Dinamik bir fiziki sermaye stoku envanterini dikkate almayan teşviklerin öngörülen hedefl ere ulaşılması çok zor.
“Kendini yeniden üreten bir ekosistem” oluşturulmasını kolaylaştıran bir mevzuata gereksinim var. Her bölgenin ve bütünlüğü olan havzanın yapısal ve ekonomik özellikler hakkında net bilgi sahibi değilsek; yeraltı ve yerüstü kaynakları, fiziki sermaye stokunu, insan kaynağını ve teknolojiyi etkin koordine etme potansiyellerini kullanamayız. Aşırı ve noksan değerlendirme yaparak, yurttaşın değer ve beklentilerini abartırsak, sonuçlara ulaşmamanın yarattığı kırılganlıklar artar. Yeni teşviklerin olası etkilerini kısa dönemli politik kaygılandan arındırarak uzun dönemli etkiler odağından değerlendirirken yöre insanıyla paylaşmak gerekir. Yörenen olanak ve kısıtlarını net bilgilerle değerlendirmeden yola çıkılırsa, önceki teşvik uygulamlarının yetersiz kalan sonuçlarını bir kere daha tekrarlamaktan başka bir şey yapamayız.
Genişletme ve modernizasyon yatırımları
Diyarbakır’da da ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi yapılması gereken ilk iş, mevcut tesislerin genişletilmesi ve modernize edilmesidir. Piyasada talep boşluklarını ve talep uyarma imkanlarını kullanmak ilk adım olmalıdır. Var olan talebi değerlendirmeli beceremiyorsak, yeni oluşan imkanları da gerektiği gibi kullanamayız. Genişletilen ve modernize edilen yeni yatırımları yapmak için de mevcut tesislerin kapsamlı bir envanterini yapmamız gerekir.
Mevcut tesislerin genişletme ve modernizasyon yatırımlarının gerektirdiği sermaye ihtiyacı, yeni yatırımlara göre daha azdır; geleneksel üretimi artırma etkileri ise daha fazladır.
Teşvik sisteminin yarattığı imkanlarla ilgili farkındalığı artırmadan ve mevcut tesislerin etkinliğini, verimliliğini gereken düzeye çıkarmadan yeni imkanlardan yeterince yararlanabileceğimizi sanmak pratiği olmayan bir yaklaşımdır.
Yeni yatırım olanakları
Diyarbakır’da yeni yatırımlar üç eksende olmalıdır: Birincisi, geleneksel ucuz-emek odaklı alanlarda rekabet edebilir ürünlere yönelik yatırımlar. İkincisi, gelensek üretim alanlarında orta derecede katma değerli ürün alanlarının keşfi, üçüncüsü de, ileri teknoloji donanımlı ve yüksek katma değerli üretim alanlarının geliştirilmesi. Diyarbakır’ın gününü kurtaracak ve geleceğini inşa edecek olan bir strateji üretmek istiyorsak, mevcut yapının üretkenlik ve verimliliğini geliştirmeliyiz; geleceği inşa edecek alanlar keşfederek onları tanımlamalı ve yaşama taşımak için eşzamanlı çabalarımızı sürdürmeliyiz.
Halkımızın “Ağacı görürken ormanı gözden kaçırma” diye tanımladığı tuzaklara düşmemeliyiz. Çok kısa dönemli önlemlere odaklanırken, orta ve uzun dönemli geleceğin gereklerini gözden ırak tutmamalıyız.
Bir sonraki yazıda giriş bölümünde sıraladığımız 9 konudan 5’ine ilişkin düşüncelerimizi özetleyeceğiz.