Dışarıya yatırımın cazibesi artıyor
TEPAV’ın 2002 yılından bu yana ülkemize gelen doğrudan yabancı sermaye ile iş adamarımızın yurtdışına yatırımlarını yıllara göre ele alan çalışması, gelen doğrudan yabancı sermayenin, dörtte bir oranında dışarıda yatırım yaptığımızı gösteriyor. Amaçlamamız gereken doğrudan yabancı sermaye girişini yıllık 20 miyar dolar üzerine çıkarırken, bunun dörtte biri kadar dışarıya yatırım yapmak olmalıdır.
Türkiye Ekonomik Politikalar Araştırma Vakfı TEPAV araştırma sonuçlarına dayanarak arkadaşımız Mehmet Kaya’nın derlediği haberinden yurtdışına yatırım eğiliminin arttığını öğreniyoruz. Haberden, 2008- 2017 yılları arasında yurtdışına giden yatırımların oranı yüzde 24.9 iken, 2012-2017 arasındaki son beş yıllık dönemde yüzde 31.2 seviyesine yükseldiği bilgisini alıyoruz.
2002 yılından bu yana ülkemize gelen doğrudan yatırım ile ülkemizden yurtdışına giden yatırım rakamarına baktığımızda 2012 yılına kadar geçen 10 yıllık dönemde, yurtdışına giden yatırımaların, ülkemize gelen doğrudan yatırımların yüzde 30’u aşmadığını görüyoruz.
2014 yılında ise 13 milyar 119 milyon dolar yabancı sermaye girişi olurken, onun yüzde 54’ü seviyesinde Türk işadamları 7 milyar 50 milyon dolarlık dış yatırım yapmışlar. Son yıllarda hemen her yıl yurda gelen doğrudan yabancı sermayenin dörtte biri seviyesinde dışarıya yatırım yapılmış. Dışarıya yatırımların artmasının önemli nedenlerinden biri, AB ülkelerine satışlarda avantaj sağlayan, AB’nin yeni ülkeleri Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere yatırımların getirdiği imkanlar oluyor. Tekstil-konfeksiyon ve otomotiv yan sanayi firmaları üretimlerinin AB pazarına rahat girebilmesi için bu ülkelerde yatırım yapıyorlar.
Yurt içindeki önemli yatırımlarının yanında yurt dışında da milyar dolarlık yatırımları olan bir demir-çelik firmasının yöneticisine, yurtdışı yatırımının avantajlarının ne olduğunu sordum. Aldığım yanıt şöyle oldu:
- Öncelikle yatırım yaptığım ülke ithalata bağımlıydı. Ondan dolayı yatırım konusunda bize önemli avantaj sağlıyordu. İç pazardan yararlanmamız konusunda önemli imkanlar sunuyordu.
- İthalata bağımlı oldukları için önemli teşvikler verdiler. Bizde içerdeki yatırımlarda o teşvikler yok.
- Altyapıyı onlar sağladılar. Altyapı yatırımı yapmadık, fabrika arazisi satın almadık. Devlet olarak ciddi bir altyapı sağladılar. İç pazarlarını ithalata karşı koruma altına aldıkları için iç pazarda en güçlü üretici biz olduk.
- Yatırımın büyüklüğü oranında vergi muafiyetleri uyguladılar.
- İşçilik maliyetlerinin üzerinde bizimki kadar vergi yükü olmadığı için işçilik daha ucuz. Enerji maliyetlerinde de avantaj söz konusu.
- Paket olarak baktığımızda yatırımımız ciddi bir avantajla yola çıktı.
Bunlar gösteriyor ki, çeşitli sektörlerde yeni yatırım imkanı olan iş insanları, ülkemizdeki yatırım ortamı ve pazar imkanları ile dış ülkelerde yatırım ve pazar imkanlarını karşılaştırarak ona göre yatırım kararları için yer ve ülke seçimi yapıyorlar. Son yılların yurt dışı yatırım rakamları, bunu gözeten bazı işadamlarının yurt dışına yatırımlarını artırdıklarını gösteriyor.
Önemli olan, yurt dışı yatırımlarımız devam ederken, ülkemize gelen doğrudan dış yatırımların artarak sürmesi. 2007 yılındaki gibi 20 milyar doları aşan, yada 2015 yılında olduğu gibi 18 milyar doların üstündeki yıllık seviyelerde süreklilik taşıyabilmesi. Bu gerçekleştiği sürece bunu dörtte biri seviyesinde her yıl dışarıya yatırım yapmamız sorun değil imkan yaratacaktır.