Dış ve iç gelişmeler moral veriyor
Piyasalarda sakin bir hava var. Büyük Merkez Bankalarından hamleler geliyor. İki hafta önce Japonya Merkez Bankası bazı adımlar attı. Bunlar piyasaları pek tatmin etmese de, Kurum kapının açık olacağının sinyalini verdi. Geçen hafta İngiltere Merkez Bankası para politikasını beklenenden fazla gevşetti. Avrupa Merkez Bankası para politikasını kuvvetle muhtemel daha da gevşetecek. Fed’in faiz artırımı bir risk olabilir. Mevcut ekonomik gelişmeler bu yıl bir faiz artırımını destekliyor. İki faiz artışı da olabilir. Ancak Fed’deki güvercin üyeler, yani faiz artışlarını desteklemeyenler, geçen seneye göre daha fazla mücadele ederler. Faizin artırıldığı Aralık 2015 toplantısında güvercinler grubu bir direnç göstermemişti.
Küresel risk göstergelerinden olumlu sinyaller geliyor. ABD’de yüksek getirili riskli tahvillerle, riski düşük devlet tahvilleri arasındaki faiz farkı deyim yerindeyse yerlerde sürünüyor. Bu faiz farkı 2016’nın ilk aylarında dönemsel bir zirve yapmıştı. Buradaki düşüş, riskli şirketlerin tahvillerine olan bakış açısının pozitif olduğunu gösteriyor. Euro bölgesindeki riskli şirketlerin kredi riskini gösteren endeks üç ayın en düşük seviyesine indi. Çin’de Shanghai endeksinden ziyade, emtia fiyatlarının performansına bakıyorum. Dalian Emtia Borsası’nda işlem gören demir cevheri fiyatı dün iki yılın zirvesine çıktı. Shanghai Vadeli İşlemler Borsası’nda alım-satımı yapılan inşaat için kullanılan çelik ürününün fiyatı da dört ayın en yüksek seviyesinde. Demir çelik sektöründeki büyük üreticilerin tahminlerini içeren birkaç rapor inceledim. Çinli çelik ve demir cevheri üreticileri bu raporlarda; 2016’nın ilk yarısının 2015’e göre çok daha iyi geçtiğini, bu yılın ikinci yarısından da umutlu olduklarını söylüyorlar. Çin ekonomisinin bugünkü performansı ağırlıklı olarak devlet desteklidir. Ekonomiyle ilgili soru işaretleri de olabilir. Yuanda devalüasyon endişesini taşıyanlar hala var. Tam bir sene önce, yuanda yapılan mini devalüasyon dünya piyasalarını sallamıştı. O dönemde Türk Lirası gibi para birimleri için karamsar tahminler yapılıyordu. Yuan o günden beri Japon Yeni karşısında yüzde 23, Euro karşısında yüzde 8.5, Amerikan Doları karşısında yüzde 7.5 değer kaybetti. Piyasalar yuandaki gelişmeleri kanıksamış olabilir. Bundan bir sene önce yuan rüzgarıyla 3.07 seviyesine kadar yükselen USD/TL paritesi, dün 2.95 idi.
Moody’s, Türkiye ile ilgili olumsuz bir karar vermedi. Rusya ile bozulan ilişkiler tamir ediliyor. Toparlanmaya çalışıyoruz. Ekonominin desteğe ihtiyacı var. Tabii böyle bir ortamda herkes her şeyi Merkez Bankası’ndan bekliyor. Faiz indirimi konusunda fazla bir manevra alanı kalmamış olsa da, Merkez’in başka politika araçları var. Bu hafta zorunlu karşılık oranları indirildi. Rezerv opsiyon katsayıları değiştirildi. Bu şekilde finansal sisteme ilave likidite sağlandı. Daha önemli gelişme maliye politikasının kullanılmasıdır. Vergi affı ve borç yapılandırması doğru politikalardır. Vergi indirimleri de konuşuluyor. Genişletici maliye politikası para politikasına destek vermelidir. Bütçe açısından çok güçlü bir durumdayız. Bu tarafta esneme olabilir. TCMB döviz kurundaki gelişmelerin ve enflasyon gerçekleşmelerinin izin verdiği ölçüde para politikasını şekillendiriyor. Maliye politikasının desteğiyle Merkez Bankası daha rahat hareket eder. Üzerindeki baskı azalır. Bugün Fed Başkanı Yellen da, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi de, Japonya Merkez Bankası Başkanı Kuroda da, ‘‘Para politikası tek başına çare olamaz. Maliye politikasına da ihtiyaç var.’’ vurgusunu yapıyor.
Sene başında konuşulan finansal ve ekonomik risk faktörleri arasında kötüleşen yok. Yılbaşında Çin’in finans sisteminin ve ekonomisinin çökeceği dillendiriliyordu. Fed’den ‘‘2016’da dört faiz artırımı’’ sinyali geliyordu. Rusya-Türkiye ilişkileri kopma noktasına gelmişti. En önemli ihracat pazarımız olan euro bölgesi ekonomisi için kaos senaryoları yazılıyordu. Bu risk etmenlerinden bazıları ortadan kalktı, bazıları yumuşadı. İçinden geçtiğimiz süreçte karamsarlığa ihtiyaç yok. Siyasi görüşlere göre yapılan ekonomik ve finansal yorumlar bu konjonktürde Türkiye’ye haksızlıktır.