Dış ticarette lojistik
21.yüzyıl, gerek teknolojideki ilerlemeler, gerekse insanların önceliklerinin her geçen gün değişmesi ile değil her dakika her an farklılaşıyor ve daha da ilginç hale doğru gidiyor. Artık ne coğrafi büyüklük, ne de nüfusun fazlalığı gücü tanımlayamıyor, günümüzde güc ekonomik büyüklük ve sürdürülebilirlik olarak tarif ediliyor. Ülke ekonomisini daha iyi hale getirebilmek ve güçlü bir ülke konumuna ulaşabilmek için izlenebilecek pek çok yol var şüphesiz; ama bakıldığında tüm güçlü ekonomilerin temelinde güçlü bir devlet politikası ve dinamik bir reel sektör olduğunu gözlemleriz. Devletler, Ülke’yi güçlendirme adına neler yaparlar veya yapabilirler. Bunları sıralamakla bitmez elbette, ama ne var ki, ülkenin dış ticaret dengesini pozitif yönde tutmak ve bunun için de üretim ve ihracatı desteklemek çok üst sıralarda gelmektedir.
Gerek üretimin artmasının sağlanabilmesi, gerekse üretilen ürünlerin zamanında yerlerine ulaştırılabilmesini kapsayan tüm ögeleri içeren, ama özünde tüm Tedarik Zinciri’nin etkin yönetimi anlamına gelen lojistiğin, dış ticaret hacmimizin gelişmesinde büyük önemi olduğu muhakkak. Ana hatları ile bakıldığında, ithal edilmesi gereken hammadde/aramamul/mamulün dünyanın neresinde olursa olsun üllemize gelmesinin sağlanabilmesi, getirilen ürünlerin uygun koşul, maliyet ve zaman içerisinde tesliminin sağlanabillmesi, gelen hammadde veya ürünlerin gümrüklü depolarda ve modern bir anlayışla depolanabilmesi, gerektiğinde transite tabi tutulabilmesi, ülke mevzuatına ve uluslararası mevzuata ilişkin gümrükleme rejimine tabi tutularak en kısa sürede ithalinin yapılabilmesi, ithalat yapan firmanın ihtiyacı doğrultusunda bu eşyaların depolarda muhafaza edilmesi, gerektiğinde bazı elleçleme ve katma değerli işlemlere tabi tutulabilmesi, fabrikalara veya satışa hazır ürünler ise, son noktaya kadar modern araçlarla dağıtım ve teslimatının sağlanması, ihraç konusu ürünler ise, dünyanın her yerine yine uygun koşul, maliyet ve doğru zamanlarda tesliminin sağlanabilmesi, ülkeden çıkış gümrükleme işlemlerinin yapılabilmesi ve gerektiğinde gittiği ülke veya ülkelerdeki her dağıtım noktasına istenilen şekilde dağıtımının yapılabilmesi, ve sigortalanması lojistiğin fonksiyonlarını oluşturmaktadır.
Bu fonksiyonların her birisi, Dış Ticaret üzerinde önemli birer etki oluşturmakta ve çok iyi yönetilmek zorundadır. Ülkemiz coğrafi avantajı ile lojistikteki başarı ve gücünü birleştirmeyi başarabildiği ve bunu yönetebildiği taktirde milli gelirini önemli ölçüde arttırabilecek bir potansiyele sahiptir. İşte burada, lojistiğin içerisinde yer alan her oyuncuya çok fazla iş düşmektedir. Bizler, ülkemizin dış ticaretinin gelişmesinde, hacmin artmasında önemli bir role sahibiz ve daha fazla farkında olmayı; Gümrük Müdürü ile, armatörüyle, nakliyecisiyle, forwarder’ı ile, gümrük müşaviriyle, ihracatçısı-ithalatçısı ile, antrepo işletmecisiyle, şoförüyle, liman işçisiyle, ve hizmet alanları ile birlikte; başarabilmeliyiz.
Lojistiğin ülke dış ticaretine katkısını arttırabilmek elbette yalnızca farkındalığı arttırmak ile olmayacaktır, bunun için, mevzuatlarımızı daha kolay hale getirmek, sektörü teşviklerle desteklemek, modernize etmek ve eğitimleri yaygınlaştırmak kısa vadede yapılabileceklerdir. Türk insanının yeterince önemli bir müteşebbis ruha sahip olduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda zaten bundan sonrası kendiliğinden gelecektir. Yeter ki, birileri düşünür demekten vazgeçip, o birilerinin aslında bizler olduğunu hiç aklımızdan çıkartmayalım…