Dış ticarette korumacılığa dönüş
Türkiye yurtiçinde ve Orta Doğu’da terörle mücadele ederken, garip tartışmalara da zaman ayırıyor. Koca koca insanlar (kimileri akademisyen) televizyonlarda, gazetelerde satrancın günah olup olmadığını tartışıyor. Söylenecek söz yok. Bu hale nasıl geldik? Sorunun yanıtını bence hepimiz aramalıyız.
Biz bunlarla uğraşırken dünya ekonomisinde kritik gelişmeler oluyor. Bunlar kısa sürede ülkemizi de etkileyecek. Ancak ne hükümet, ne de sivil toplum örgütleri (birçoğu) bunlara yönelik bir çalışma yapmıyor. Azgelişmişlik bu olsa gerek. Çünkü gelişmiş ülkelerde yaşanacak olası ekonomik ve politik gelişmelere karşı kısa, orta ve uzun dönem planları, stratejileri olur.
Dünya ekonomisinin 2007 krizi sonrası bir türlü istikrara kavuşamamasının nedenlerinin başında kur savaşları- ya da ticaret savaşları yatmakta. Bu konuda üç önemli aktör var: ABD, AB ve Çin. ABD ve AB, Çin’e karşı TTIP (The Transatlantic Trade and Investment Partnership) ile bir adım öne geçmeye çalıştı ise de, İngiltere’nin AB’de ayrılma kararı (Brexit) alması işin yönünü değiştirdi. Şimdi bu savaşta farklı bir aşmaya gelindi. Çünkü ABD’de Başkanlık seçimini Donald John Trump’ın kazanması ile dış ticarette korumacı eğilim söylemi, uygulamaya geçmeye başladı.
Trump geçen hafta aldığı bir başka karar ile göreve başladıktan sonra özellikle Çin ile açık bir ticaret savaşına gireceğinin işaretini verdi. Trump Başkan olması ile birlikte kurdurduğu “Ulusal Ticaret Konseyi’nin” başkanlığına, dış ticarette özellikle de Çin ile ticarette korumacılığı savunan California Üniversitesi Ekonomi Profesörü Peter Navarro’yu seçti.
Dünya ihracatı son sekiz çeyrektir düşerken dış ticarette korumacı eğilimin güçlenmesi, son dönemlerde “eyvah liberal demokrasi ölüyor” saptamasında bulunanları (bu konuda kolayca erişebileceğiniz uluslararası basın organları olarak FT Gazetesi, The Economist Dergisine bakılabilir) haklı çıkaracak düzeye ulaştı.
Bu eğilimin güçlenmesi, Türkiye gibi ihracatta kabızlık çeken, cari açık veren, doğrudan ve portföy sermayesi çekme zorunda olan ülkeler açısından iyi sonuçlar vermez. Bu konuda Türkiye bir strateji geliştirilmeli. Umarım bu yapılır.