Dış ticarette bir dönemin sonuna gelindi

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Ekonomik aktivitedeki yavaşlamayı “dengelenme” diye tanımlamayı uygun gördük. Şimdi artık “dengelenme” nin zıttı nedir, onu düşünme zamanı geliyor.

Çünkü dengelenmede ilk sendeleme dış ticaretin ithalat yönüyle kendini göstereceğe benziyor.

Gelin önce bu dengelenmenin dış ticarette nasıl oluştuğuna ve neler yaşandığına bir göz atalım. Dış ticaretin ithalatın düşüşü yönüyle dengelenmesi geçen yıl kur şokuyla birlikte başladı.

Geçen yıl ilk yedi ay ortalaması 20.4 milyar dolar olan ithalat dörtte birden fazla azalarak ağustos ayında 14.8 milyar dolara indi. İthalatta geçen yılın son beş ay ortalaması da 16 milyar dolar oldu.

İlk yedi ay 20.4 milyar dolar, sonraki beş ay 16 milyar dolar... Kur şoku ithalatı tam anlamıyla dengeledi!

Bu çok istediğimiz, planladığımız, önlem aldığımız için mi oldu yani, tabii ki hayır.

Bir yandan kur arttığı için ithalat çok pahalı hale geldi; iç pazar hızla daralınca pahalı gerçekleşecek üretimle satış yapabilmek giderek sorun olmaya başladı. Tabii bir yandan da özellikle ağustos, eylül ve ekim aylarında çok yüksek gerçekleşen fiyat artışları tüketimi iyice sekteye uğrattı.

Bu koşullarda da ithalat yavaşladı, yavaşladı ve giderek çok az ticaret açığı vermeye başladık.

2017’nin son beş ayında toplam 37 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen ticaret açığı geçen yıl aynı dönemde yalnızca 8.3 milyar dolar oldu.

Yeni bir dönem mi başlıyor?

İthalatta biraz önce sıraladığımız nedenlerle ortaya çıkan düşüşün öyle pek sevinilecek bir yanı yoktu ama sevindik işte.

Hani ithalata konu temel malları biz üretir duruma gelsek; örneğin petrol bulsak, doğalgaz yatakları keşfetsek, ara malları ve yatırım mallarını biz üretir olsak da ithalat bu sayede yavaşlasa, buna elbette memnun olmak gerekir. Oysa bizimki çok daha farklı nedenlerle düşüş gösterdi.

O düşüş eğilimi de geride kaldı ya da kalmak üzere...

Zaten uzun süredir bunun işaretleri alınıyordu da herhalde görmeyi pek istemiyorduk.

Önce öne çıkan çarpıcı gerçekleri sıralayalım:

● Temmuz ayındaki 18.4 milyar dolarlık ithalat geçen yılın temmuzundaki 20.1 milyardan sonraki en yüksek düzey.

● Aylık dış ticaret açığı hazirandan sonra temmuzda da 3.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. (Hatta temmuz çok az da olsa daha yüksek. Haziran 3 milyar 186 milyon, temmuz 3 milyar 192 milyon.) Temmuzdaki açık, geçen yılın temmuzundaki 6 milyardan sonraki en yüksek düzeye işaret ediyor.

● Girişte de belirttiğimiz gibi geçen yılın ağustos ayındaki ithalat 14.8 milyar dolarla çok düşüktü. Geçen yıl ağustostaki 14.8 milyar dolardan daha düşük gerçekleşme 14.7 milyar dolarla tam iki yıl önce, 2016’nın temmuzunda görülmüştü.

● Bu yıl temmuzda 18.4 milyar dolara çıkan ithalatın ağustosta çok değişeceği sanılmıyor. Son dönemdeki kur artışı belki gerçekleşmeyi biraz aşağı çekebilir. Varsayalım ki ağustos ithalatı 17 milyar dolar oldu. Geçen yılki 14.8 milyara göre yine de artış yaşanacak. Yani ithalatta gerileme dönemi sona erdi. Kaldı ki ağustos ithalatını çok daha yukarıda da görebiliriz.

Yeni bir tanım bulmak gerek

İthalat düştü, başta turizm olmak üzere diğer gelirler de iyiydi ve cari açığımızı aşağı çekme şansı yakaladık. Bütün bunların adı da dengelenme oldu. Tabii ki bu kavramı çok daha başka göstergeler için de kullandık.

Şimdi bu dengelenme kavramı yara almaya başlayacak. İthalat artacak, en azından yatay gidecek ithalatla bile geçen yılın düşük gerçekleşmelerine göre arada makas oluşacak. Daha çok ticaret açığı vereceğiz, bu da daha çok cari açık anlamına gelecek.

İşte o yüzden diyoruz ya yeni oluşacak koşulları dikkate alarak dengelenme yerine yeni bir kavram üretme zamanı geliyor diye...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar