Dış ticaret verileri ve kırılganlık

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan, ağustos ayı dış ticaret verileri olumlu bir görüntü sergilemiyor: mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış seriye göre hem ticaret hacmi daralıyor, hem de açık artıyor. Ekonomik aktivitenin mevsimlik olarak canlı olması gereken bir dönemde karşılaşılan bu veriler, gelecek açısından olumlu düşünmeyi zorlaştırırken durgunlaşma yönlü beklentileri güçlendiriyor. Salt bu rakamlar bile ekonomik yapının hatırı sayılır ölçüde kırılganlaştığına işaret ediyor. 

Küresel düzeyde ve değişen koşullar açısından bir değerlendirme yapmaya çalışırsak, açıklanan verilerin kesinlikle sürpriz niteliğinde olmadığının en baştan belirtilmesi gerekiyor. En önemli pazarımız olma yolunda koşan Orta Doğu’da Arap Baharı sonrasında yaşanan zincirleme şeklindeki jeopolitik gelişmeler, gelişmekte olan ekonomilerin durgunlaşması nedeniyle pazar genişlemesinin tersine dönmesi ve rekabet koşullarının iyice bozulması, Avrupa pazarına ilişkin olumsuzlukların artması yanı sıra dış finansman olanaklarının daralıyor olması gibi sebepler belirleyici olacaktı. 

Bu çerçevede ağustos ayı rakamlarının, gerçekçi tahminlerden daha iyi olduğu bile söylenebilir; iyimserliğe abone piyasa tahminlerinden daha kötü veriler açıklanmış olması bu durumu değiştirmez. 
Mevsim ve takvim etkilerinde arındırılmış seriye göre, bir önceki aya göre Ağustos ayında ihracat yüzde 10,5 ve ithalat ise yüzde 4,3 oranlarında daralmış. Sadece takvim etkisinde arındırılmış seride ise, bir öneki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 3,2 ve ithalat ise yüzde 1,2 kadar gerilemiş. Her iki serideki oran farklılıkları üzerine odaklanıp, hangisi daha gerçekçi diye sormayı başka zamana bırakalım ve kafalarımızı şimdilik karıştırmayalım. 

İhracattaki daralmanın, ithalattakinden daha yüksek oranlı olması dış açığın büyümesine sebep olan temel faktör olarak karşımıza çıkıyor; fakat dış finansman olanaklarındaki süregelen daralma nedeniyle böyle devam edilemeyeceğini de hesaba katmamız gerekiyor. Açığın süratle daha aşağı çekilmesi gerekecek gibi görünüyor: ya ihracatı arttırmayı mucizevi bir şekilde başaracağız, ya da ithalatın yüksek oranda daralmasına ve bunun diğer sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağız. Son bir sene içinde ihracata olan desteğin belirgin bir şekilde arttığı dikkat çekiyor: Türk Lirası aşırı değerli değil, vergi iadeleri daha seri bir şekilde ödeniyor, kredi desteği ve diğer teşvikler konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor. Fakat dış koşullar ve dış politikamız sonuç alınabilmesini engelliyor, bu durumun kısa vade de değişmesi pek beklenmiyor. 

Dış açığın daraltılması adına ihracat arttırılamıyor ise ithalatın ve iç talebin öncelikle daralması gerekecek; kırılganlık algılaması bu nedenle güçleniyor. Zira bu durum, kamu kesimi ve mali sektör başta olmak üzere tüm işkollarını olumsuz yönde etkileyecek. Ekonomi daralma krampları yaşarken, işsizlik ve enfl asyon baskısı artacak, genel istikrarı korumak zorlaşacak. Belki genel seçimlere ilişkin hesaplar nedeniyle, yapılması gerekenlerin aksaması veya yapılmaması gerekenlerin devreye girmesi ek sıkıntılar yaratabilir. Ne diyelim, her zamankinden daha dikkatli ve tedbirli olmak gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar