Dış politikadaki açılımlar-muhtemel kapanışlar!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Başlıkta özetlemeye çalıştığımız ifade Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren'e ait. Birliğin, "Gündem 2010" toplantısında konuşan Eren, "Dünyada ve bölgemizde olup bitenlere, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu fırsat ve tehditlere baktığımızda, ekonomik gelişmeye ve istihdama katkı sağlama sorumluluğumuzu anımsadığımızda ülkemizin iyi yönetilmesinin bizleri çok yakından ilgilendirdiği açıktır. Bu nedenle ilgi ve etkinlik alanımız sektörlerimizle, firmalarımızla ve şantiyelerimizle sınırlı kalamaz" diyor ve ekliyor:

"Bugün dış politikadaki açılımlar kadar, muhtemel kapanışları da iyi izlemek zorundayız. Ülkemizdeki siyasi gelişmeler karşısında duyarlı ve etkin bir konumda olmalıyız. İçinden geçmekte olduğumuz süreçte bu sorumluluğumuzun da çok önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum."

Başkan Eren'in özellikle vurguladığı konunun İsrail olduğu açık. İsrail'den Türkiye'ye olan turların bıçak gibi kesildiği biliniyor. Kaldı ki İsrail, askeri yetkililerin Türkiye'ye seyahatlerine de yasak koymuş durumda. Bu yılki gemi saldırısı krizine göre çok önemsiz kalan one minute krizinde bile İsrailli turist sayısında belirgin bir azalma olmuştu. Sayıları anımsayalım: 2007 ve 2008 yıllarında İsrail'den 541 bin ve 558 bin turist gelmiş, bu turistler toplam içinde yüzde 2.19 ve yüzde 2.12'lik pay almıştı. Geçen yıl ise turist sayısı 312 bine, pay da yüzde 1.15'e inmişti. Bu yıl ilk dört ayda ise İsrail'den gelen 54 bin turistin toplamdaki payı yüzde 1.1 oldu.

Artık belli ki İsrail'den pek kimse gelmeyecek. Denilebilir ki, "Her 100 turistin en fazla 2'si İsrailliydi, gelmemeleri çok sorun yaratmaz". Doğrudur, Türk turizmi bundan dolayı elbette batmaz. İsrail ile ticaretimiz de öyle çok önemli boyutta değildi, o da doğru. Ama turizmdi, ticaretti, ortak yatırımdı; bütün bunları üst üste koyarsanız karşımıza önemli bir büyüklük çıkacağı da bir gerçek.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın İsrailli turistlerin durumu sorulunca verdiği yanıt, doğal olarak biraz politikti, biraz da tabloyu olumlu gösterme çabasının izlerini taşıyordu. Günay'a göre İsrailli turistlerin bu tavrı uzun soluklu olmazdı ve yine eskisi gibi Türkiye çok tercih ettikleri bir ülke durumuna gelirdi. Gelir miydi, zaman gösterecek. Ama, bu yılın ilk dört ayındaki turist sayısı geçmiş yılların çok altında seyrediyorken, gemi krizinden sonra tabloyu tersine çevirmek nasıl mümkün olacaktı ki?

Bu arada, one minute ile başlayan sürecin Türkiye için hep aleyhte sonuçlar doğurduğu da söylenemez. Müteahhitler, son dönemde Türkiye'ye özellikle Ortadoğu ve Müslüman Afrika ülkelerinde çok sempatiyle bakıldığını ve bunun üstlenilen taahhütlere de yansıdığını belirtiyorlar. Özellikle Libya ile olan ilişkilerin şimdiye dek görülmedik ölçüde iyi gittiği ifade ediliyor. Öte yandan, İsrail'le olan krizin turizmde yarattığı açığın, Türkiye'ye sempatileri artan Ortadoğu ülkelerinin ilgisiyle kapanacağını umanlar da yok değil.

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Eren, konuşmasında turizm bölgeleri ve kentler için çok önemli bir sorun olan rant yağmasına ve çarpık yapılaşmaya da dikkat çekti:

"Yetkilerin yerel yönetimlere kaydırılması, merkeziyetçilikten kurtulmak, biliyorum kulağa hoş geliyor. Ancak yeterli anlayış, planlama ve denetim kapasitesinden yoksun ve en önemlisi imar rantının cazibesine kapılan yerel yönetimlerimize imar yetkilerinin verilmesinin ülkemiz gerçekleri ile paralel olup olmadığını yeniden sorgulamalıyız. Ve belki de bu iyi niyetli politikayı tersine çevirip imar yetkilerini ilgili bakanlıklara vererek hem bizim yaşadığımız, hem de yabancıları konuk ettiğimiz şehirlerimizin daha da bozulmasını önlemeliyiz." Bakan Günay da Eren'in bu sözlerine destek verdi ve turistik tesislerin karasal cephelerinin rant kavgası yüzünden çok çirkin bir yapılaşmaya sahne olduğunun altını çizdi. Günay, sahil şeridinde onlarca belediye bulunduğuna, her belediyenin ayrı bir imar anlayışına sahip olduğuna, bunun da kaos yarattığına dikkati çekti. Bu yaklaşım, imar konusunda yerel yönetimlerden merkeze doğru bir yetki devri sonucu doğurur mu, bekleyip göreceğiz…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar