Dış politikada ulusal çıkar önde gelir!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Geride bıraktığımız haftanın ikinci yarısında İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) İstanbul’da toplandı. Örgütün geçici başkanlığını Türkiye Mısır’dan devraldı. İstanbullular böyle bir toplantının kentlerinde yapıldığından, haberler yanında, yaşadıkları trafik faciası sayesinde haberdar oldular. Büyüklerimiz farkında değil ama böyle toplantılar sırasında trafik kilitleniyor, halkımız sefilleri oynuyor, ilgililer ise yolları kapamak dışında bir çözüm üretemiyorlar. Toplumdan ciddi bir tepki gelmediği sürece bu işkence devam edecektir. 

İKÖ ilk kurulduğunda Türkiye, laik bir devlet olduğu için, tam üye olmaktan kaçınmış, sonra gözlemci olarak katılmaya karar vermiş, tam üye olması için bir hayli zaman geçmesi gerekmişti. Türkiye’nin tam üyeliğini savunanlar, bu örgütün dış politikamızın temel direklerinden birine dönüştürülmek isteneceğini akıllardan bile geçirmemişler, dış politikamızda yararlanabileceğimiz yeni bir kaynak kazanacağımızı düşünmüşlerdi. Bilebildiğim kadar, üyeliğin unutamadığımız bir faydasını görmüş de değiliz. Toplantılarda daha çok işbirliği yapılması gerektiği temennisi dile getiriliyor ama somut, sonuç getirici siyasalar oluşturulamıyor çünkü üyeler dış siyasetlerinde İKÖ’ne fazla önem vermiyor.

Hükümetimiz çoğunluk nüfusunun aynı dini paylaştığı ülkeler arasında sadece kültürel değil siyasi ve iktisadi bir yakınlığın da olduğunu sanıyor ya da böyle düşünmek istiyor. Bu değerlendirmenin gerçeklerden ne kadar uzak olduğu son toplantıda bile belli oldu. Suudi Arabistan ve İran mücadelelerini bu örgüte de taşıdılar, sonuç bildirgesinde İran’ı kınayan mahiyette ifadeler var. Filistin’in bağımsızlığı konusunda bir fikir birliği var ise de Gaza ve Batı Şeria’ya hakim olan partiler ve yönetici kadrolar kavgalı, ortak bir politika izlemeyi bir türlü başaramıyorlar. Acı bir diğer gerçek ise, dönem başkanlığını tamamlayan Mısır ile görevi devralan Türkiye’nin birbiri ile konuşmuyor olması. 

Daha genel bakacak olursak, üye ülkeler “ulusal çıkar” çerçevesinde düşünüyorlar. Dış politikalarını bu kavram üzerine bina ediyorlar. Dine, işlerine gelince kullanılacak tali bir siyasi kaynak, hatta bir propaganda aracı olarak bakıyorlar. Birbirlerini dinin gereğini yerine getirmemekle suçlayabiliyorlar. Din, zaten her ülkede, bazen de aynı ülke içinde farklı yorumlanan bir olgu. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bazı ülkelerde mezhep farkları yaygın; siyasete egemen olan mezhep diğerlerini baskı altına alıyor. Ayrıca, ne Araplar, ne Türkler, ne de İranlılar bir diğerinin liderliğini kabullenmeye hazır. 

Dinin uluslararası işbirliği ve dayanışma için yeterli bir bağ oluşturduğu düşüncesi romantiktir. Dış politikamızı ise romantik nosyonlara göre değil, ulusal çıkarlara göre şekillendirmek önceliklidir. En büyük çıkarımız ulusal güvenliğimiz, iktisadi refahımız ve toplumsal barışımızın korunmasıdır. İKÖ ise pek bu hedeflerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunabilecek bir yapıya benzememektedir. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019