Dış piyasalara korelasyonumuz artıyor...
Serhan Yenigün / FinansInvest
Yeni stand-by programına ilişkin IMF ile yürütülen görüşmeler devam ediyor. Küresel krizin aşındırıcı etkilerine ve dış ekonomik sıkıntılara karşı Türkiye'nin kırılganlığını azaltacak olan yeni programın mümkün olan en kısa sürede netleşmesini bekliyoruz. Ancak, görüşmeler ile ilgili yeni ve tatmin edici bir haber akışı olmaması ve IMF'den sağlanacak kredi tutarının belirsizliği son dönemde piyasalarımızın yeniden dış gelişmelere paralel hareket etmesine neden oluyor. Yurtdışında en çok öne çıkan gelişmeler ise, ABD'de başkanlık görevini yeni devralan Barack Obama'nın ve ekibinin yürüteceği çalışmalar olacaktır. Yeni ekonomi yönetiminin kilit isimlerinden biri olması ve eski Hazine Bakanı Paulson'un yerini alması beklenen Timothy Geithner'ın son yaptığı açıklamalarda iki önemli unsur öne çıkıyor. Birincisi, toplam büyüklüğü 825 milyar doları bulan ve vergi indirimleri ile yüksek tutarlı teşvik ve destekler içeren bir "ekonomiyi canlandırma" paketinin birkaç hafta içerisinde yürürlülüğe girecek olması. Diğer önemli gelişme ise, önceki yönetim döneminde yasalaştırılan ve kısaca TARP olarak adlandırılan 700 milyar dolarlık "kurtarma" paketinin eksik yanlarının onarılacak olması. Bunlar dışında, önümüzdeki dönemde ABD'de otomotiv sektörüne ve bankacılık kesimine ilişkin destek çalışmaları yakından izlenecektir. Avrupa ekonomilerinde de kriz ve resesyon sürecinin etkileri hissedilmeye devam ediyor.
Yurtdışı gelişmeleri ve yurtiçinde beklenti yaratan konuları Türkiye açısından birlikte ele aldığımızda, önümüzdeki dönemde doların Lira karşısında değer kaybetme olasılığını yüksek buluyoruz. Her ne kadar son dönemde USD/TL kurunda yaşanan yükseliş sonrasında 1,70 ve üzeri rakamların beklenebileceğine dair yorumlar artsa da, bu seviyeler görülse bile IMF ile imzalanacak yeni bir stand-by sonrasında Lira'nın güçleneceğini düşünüyoruz. Merkez Bankası'nın faiz indirim sürecinin Lira'nın değerinde önemli bir baskı yaratmasını beklemiyoruz. Ancak, devam eden parasal gevşeme ve dezenflasyon süreci gösterge bileşik faiz oranlarında aşağı yönlü eğilimi desteklemeye devam edecektir. Buna rağmen, kısa vadede şubat ayında gerçekleşecek yüklü Hazine itfası nedeniyle tahvil-bono pozisyonlarının oluşturulmasında acele edilmesine gerek olmadığını düşünüyoruz