Dış kredisiz yaşayamaz hale geliyoruz.
Döviz açığımız (cari açığımız) ocak-temmuz döneminde 31.5 milyar dolara ulaştı..
Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42.5 oranında bir büyüme var.
Bunun arkasında, ithalat artışına dayalı olarak dış ticaret açığının hızlı büyümesi var.
Ucuz döviz ithalatı coşturuyor. İthalat artınca dış ticaret açığı büyüyor. Dış ticaret açığı büyüyünce de cari açık hızla artıyor.
Döviz açığı şu veya bu şekilde finanse edildikçe de cari açık sorunu gündeme gelemiyor. Küçümseniyor.
Eski yıllarda döviz açığını özelleştirmeden devletin satışa çıkardığı varlıkları ve özel sektörün satışa çıkardığı bankaları ve şirketleri satın alanların getirdikleri döviz ile hisse senedi ve bono satın almak için getirilen dövizler kapatıyordu.,
Şimdilerde açığı kredi ile kapatıyoruz. Krediyi kullanan da özel sektör.
Ocak-temmuz döneminde doğrudan yabancı sermaye olarak giren döviz 7.5 milyar dolar, portföy yatırımı için giren döviz 2.5 milyar dolar, kredi olarak giren döviz ise 23.8 milyar dolar.
Açık anlatımıyla döviz açığımızı borçlanarak kapatıyoruz.
Kredi kullanımında da özel sektörün kullandığı net kredi 23.9 milyar dolar.
Yılın ilk 7 ayında ülkeye giren 33.9 milyar doların yüzde 70'i borçlanarak bulunan döviz ve borçlanan da özel sektör.
Bu çark aynı şekilde dönebilir mi? Gelecekte ne olur? Bunları tartışan yok.
Döviz açığımızı (cari açığı) nasıl kapatıyoruz
ocak-temmuz
2007 2008
Döviz açığı
(Cari açık) 22,140 31,554
Sermaye hareketi
(Döviz girişi) 30,488 33,918
- Doğrudan yatırım 12,748 7,529
- Portföy yatırımı 8,530 2,535
- Kredi 9,210 23,854
(1) Özel sektör 16,313 23,986
(2) Bankalar -6,532 1,206
(3) Kamu + MB -571 -1,338