Dış finansman konusu belirsizliği artırıyor

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel düzeyde risk alma iştahı ve finansman imkânlarına ilişkin belirsizlik, daha nöceki dönemlere göre isabetli tahmin olasılığını önemli ölçüde azaltıyor. Eğer yaşanacağı öngörülen parasal genişleme risk alma isteği ile desteklenir ise yaşanacaklar ile aksi ihtimalde gündeme gelecek eğilimlerin taban tabana zıt senaryolara işaret etmesi bu sonuçta etkili oluyor. İşin tuhafı sözkonusu uç senoryalardan hangisinin Türkiye ekonomisi açısından daha az olumsuz olabileceğini de öngörmek zorlaşıyor.

Bir an için gelişmiş ekonomi merkez bankalarının parasal genişlemeye devam ettiğini, gerek yatırımcılarda, gerekse mali sektör kurumlarında risk alma isteğinin de arttığını varsayalım. Bu durumda hem sermaye piyasalarında, hem de emtia piyasalarında hatırı sayılır yükselişler yaşanabilir. Bu veya benzeri bir senaryonun gerçekleşme şansı pek yüksek görünmüyor. Zira parasal genişleme ve risk alma isteğindeki artışın yarattığı sonuçlar hem devamlılığı engelliyor, hem de yarattığı dalgalanmalar nedeniyle kırılganlığı artırıyor. Ülkemizin etkili ve yetkili kesimleri ise bu tür bir senaryoyu tercih ediyor. Zira ancak bu olasılıkta sınırlı da olsa tercih yapma şansı gündeme gelir iken zorunluluklar azalıyor. Eğer parasal genişleme olur da risk alma iştahı belli bir düzeyin üzerine çıkmaz ise ciddi boyutta cari açığı veya bütçe açığı ile borç sorunu olan ekonomilerin dış finansman imkanları daralıyor; sorunlar ağırlaşır iken içine düşülen kısır döngüden çıkmak zorlaşıyor. Temel sorun ise parasal genişleme ile spekülatif karakterli risk alma isteği arasındaki uyumsuzluktan ağırlaşmış sorunların gelecek üzerindeki büyüyen ipotekten kaynaklanıyor. Parasal genişlemenin bir kere yapılması, bunun orta-uzun vadeli yatırım anlamında risk ama isteğini uyarması ve devamlılığın sağlanması mümkün olamıyor.

Biraz daha somutlaştıralım: Euro Bölgesi'nin kalıcı çözüm üretme şansı yok ve bu nedenle günü kurtarma amaçlı ve parasal genişlemeye dayalı yaklaşımların çözüm olduğu iddia ediliyor. Böyle bir süreçte euro tüm paralara karşı değer kaybediyor. Gerek Euro Bölgesi'ne, gerekse küresel ekonomiye ilişkin durgunluk endişeleri artıyor, risk alma isteği açığa çıkamıyor. Emtia ve sermaye piyasaları yukarı hareket yapamıyor, sağlam liman arama ihtiyacı artıyor, sağlam liman arama ihtiyacı artıyor. Euro Bölgesi bankalarının durumu ve muhafazakâr tavrı bu sonuçta kısmen etkili oluyor. Parasal genişleme ekonomiyi hareketlendiremiyor. Gelişmekte olan ekonomilerin durgunluktan çıkamayışı, gelişmekte olanların ise potansiyelini kısmen tüketerek sorunlu hale gelmesi hareket yeteneğini sınırlıyor. Mevcut beklentilerde bir değişiklik olmaz ise Türkiye için dış finansman imkânlarında önceki yılları aramak durumunda kalabiliriz.

Türk Lirası son bir aydaki dalgalanma bandında gezinebilir. 2012 genelinde istisnai günlerin toplam içindeki payı arttıkça ortalama fonlama maliyeti daha yüksek seviyelerde olabilir ve enflasyonda umulan gerileme yaşanmayabilir. Bu olasılıkta içerde kredi hacminde yaşanacak artış nispeten sınırlı kalır, iç talep daralır, bütçe gelirlerinde yaşanacak gerilemeyi telafi etmek zorlaşabilir. Kentsel dönüşüm, 2B arazileri ve bedelli askerlik gibi tasarımların bütçeye yapacağı katkı öngörülenin gerisinde kalabilir. Zira dış finansman imkanlarındaki daralma yalnız kredi hacmini değil, kredi desteğine bağımlı uygulamalarını da olumsuz yönde etkiler. Ekonomi daralır, enflasyon umulan oranda gerilemez ve işsizlik artabilir; cari açık öngörülenenin de altına iner iken bütçe açığı büyüyebilir. Bu olumsuzlukları gidermek adına Merkez Bankası'nın devreye girmesi ise durumu düzeltmek yerine belirsizlik ve kırılganlık artışına katkı yapabilir.

2012 senesinin nasıl başladığını gördük, biliyoruz fakat ne tür gelişmelerni gündeme geleceğini ve yaşanacak dalgalanmaların hangi boyutlara ulaşabileceğini tahmin edemiyoruz. Sadece her olasılığı dikkate almanın ve tedbirli olmanın kritik önemde olacağını görebiliyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar