Dış finansman ilişkilerimizin barometresi cari açık artarken
Yabancı reyting kuruluşları ve finans kuruluşlarının son yıllardaki Türkiye değerlendirmelerinde ön sırada dikkat ettikleri konu cari açıktır. Cari açığımızın arttığı dönemde kırılganlığımızın arttığını belirten olumsuz raporlarıyla karşılaşırız. Cari açığın düştüğü dönemlerde ise bize daha olumlu yaklaştıklarını gösteren açıklamalarına raporlarında yer verirler.
AK Parti iktidarının ilk yıllarında 9-10 milyar dolar seviyesinde olan cari açığımız 2008 krizine kadar önemli artış göstermediği için, bizimle ilgili değerlendirmeler olumluydu. Buna bağlı olarak dünyada o dönem bol olan likiditeden yararlanarak, yatırımlarımızı, üretimimizi, ihracatımızı, büyümemizi ve istihdamımızı hızla artırdık.
Bizim cari açığımızın en önemli kalemi olan enerji fiyatlarındaki hareketler, zaman zaman düşüşler nedeniyle bize fayda sağlarken, arttıkları dönemlerinde ise bizim için olumsuz tabloların ortaya çıkması sonucunu getiriyor.
2000’li yılların başlarında petrolün varil fiyatı, 24-25 dolar iken 2008 yılında krizle 142 dolarlara kadar çıkınca bizim cari açığımız da 2011 yılında 75 milyar dolarlarla en yüksek seviyesini gördü. Gayri safi hasılanın yüzde 10’u seviyesine yükseldi. Daha sonra gerileyerek 2016 yılının başında petrolün varil fiyatı 30 doların altını görünce, o yıl enerji faturamız 27 milyar 154 milyon dolar seviyesine kadar indiği için cari açığımız da 32 milyar 605 milyon dolar seviyesine geriledi. Ancak yine bunun içersinde de enerji ithalatının faturası yine yüksek orandaydı. 2017 yılında petrolün varil fiyatı 53 dolar seviyesine çıktı.
Ankara büromuzun haberine göre, geçen yılın eylül ayında 1.6 milyar dolar düzeyinde olan cari açığımız, bu yılın eylül ayında 4 milyar 527 milyon dolara yükseldi. Ocak-eylül dönemi cari açığı 31 milyar 109 milyon dolara çıkarken, eylülden eylüle bir yıllık cari açık da 39 milyar 367 milyon dolar oldu. Bu açık, uzmanlara göre yıl sonunda 45 milyar dolarları bulabilecek.
Bu tablo, dış finansman ilişkilerimizin ve derecelendirme kurumlarının barometresi olan cari açıktaki artışın olumsuz yansımalarının göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Cari açığı azaltabilmek için ihracatı artırıp, ithalatı azaltarak dış ticaret fazlası veremediğimiz için 2006 yılında ilk açıklandığında, içinde yer aldığımız “5 kırılgan ülke” listesinin o günden bu yana içersinde kalan tek ülke olmamız sonucunu getiriyor. Standard and Poor’s un ilk listesinde bizimle beraber Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Endonezya yer alıyordu. 2017 listesinde yer almayan bu dört ülkenin yerine Arjantin, Pakistan, Mısır ve Katar girmişti. Biz, ise listenin gediklisi olarak 5. ülke olarak yer alıyorduk.
Cari açık sorununu halledemememiz bunda en önemli etken olarak öne çıkıyor. Cari açığı azaltmak için neler yapmamız gerektiğini düşünerek bir proje geliştirmeye ihtiyacımız var. Bu projede, ihracatın ithalatı karşılama oranı için, ihraç ürünlerimizin katma değerini artırmadan, yüzde 12’lere gerilemiş olan tasarruf oranımızı yüzde 20’lerin üzerine çıkarmaya, birçok konuda kararlı ve olumlu adımlar atmamıza ihtiyaç var. Hiç vakit kaybetmeden bu adımlar için gerekli olan yapısal reformları hayata geçirmeliyiz.