Dış borcun GSYH'ye oranı son 14 yılın en yüksek düzeyine çıktı
Kalkınma Bakanlığı'nın yayımladığı veriler, Türkiye'nin brüt dış borç stokunun bu yılın ilk çeyreği sonunda 412.4 milyar dolara ulaşarak rekor kırdığını gösterdi. Ama borcun ulaştığı düzeyden daha dikkat çekici olan, borcun GSYH'ye oranıydı. Söz konusu oran yüzde 49.1 düzeyine kadar çıktı.
Yüzde 49.1 şu açıdan önemli. Söz konusu veri setinde borç stokuna ilişkin tutarlar 2002'den bu yana yer alıyor ve görülüyor ki brüt dış borç stokunun GSYH'ye oranında en yüksek düzey yüzde 54.8 ile 2002 yılında oluşmuş. Yani bunca yılda en yüksek ikinci oranı bu yıl görmüş durumdayız.
Borç stokunun GSYH'ye oranı zaman içinde düşmüş. Oran, 2005 yılıyla birlikte yüzde 40'ların altına inmiş ve söz konusu yıl yüzde 34.2 olarak gerçekleşmiş. Brüt dış borç stokunun GSYH'ye oranı, 2009'daki yüzde 41.5 hariç tutulursa 2005-2012 arasında hep yüzde 40'ın altında seyretmiş.
Bunda tabii ki doların bu yıllarda düşük kalması ve bu sayede GSYH'nin dolar bazında görece yüksek gerçekleşmiş olması da bir etken.
Ne zamanki dolar yükselmeye, dolayısıyla GSYH düşük görünmeye başladı; aynı zamanda toplam dış borç da artış eğilimi içine girdi, çift taraflı bu etkiyle borcun GSYH'ye oranı da yeniden tırmanışa geçti.
Brüt dış borç stokunun GSYH'ye oranı 2012 yılında hala yüzde 40'ın altında ve yüzde 39 düzeyinde bulunuyordu. 2013 yılıyla birlikte yüzde 40 sınırı aşıldı. 2016 sonunda borcun GSYH'ye oranı yüzde 47.3'e ulaştı. Bu yılın mart ayı sonunda da şimdiye kadarki en yüksek ikinci düzey olan yüzde 49.1 görüldü.
2017'nin yıllık GSYH büyüklüğü elbette henüz belli değil. Kalkınma Bakanlığı borcun GSYH'ye oranını hesaplarken 2017 GSYH'sini 840 milyar dolar olarak esas aldı.
Borç stoku 412 milyar dolar
Bu yılın ilk çeyreği sonundaki duruma göre Türkiye'nin brüt dış borç stoku 412 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.
Bu borcun 123 milyar doları kamu kesimine, 809 milyon doları Merkez Bankası'na ait. Özel sektörün borcu ise tam 289 milyar dolar düzeyinde.
Toplam dış borcun 102 milyar doları kısa vadeli, 310 milyar doları da uzun vadeli.
Özel sektör uçtu gitti!
2002 sonunda 2017'nin mart ayı sonuna kadar olan dönemde toplam dış borç yüzde 218 oranında arttı. Artışı bu düzeye çok büyük ölçüde özel sektörün borcu taşıdı.
Söz konusu dönemler itibariyle özel sektörün borcu tam yüzde 570 oranında artış gösterdi. Kamu sektörünün borcunda yüzde 90 artış olurken, Merkez
Bankası'nın dış borcu yüzde 96 oranında geriledi ve neredeyse sıfırlandı.
Yiğidin kamçısı mı, ayak bağı mı?
Uzun süre şöyle bir yaklaşım sergilendi: "Tamam dış borç artıyor ama bu borç özel sektörün, kamuyu ne ilgilendirir?"
Özel sektörün dış borcunun büyüklüğünün yalnızca kamuyu değil, görünürde dövizle hiç işi olmayan sokaktaki vatandaşı bile ilgilendirdiği döviz kuru hızla yükselmeye başlayınca çok daha iyi anlaşıldı.
Bu yılın ilk aylarında dövizde ortaya çıkan hızlı tırmanış karşısında, bu artışa kimlerin yol açtığı sorusu sıkça sorulmaya başlanmıştı. Öyle ya, birileri döviz talep ediyordu ki arz-talep dengesi bozulsun ve kur artıyor olsun. Uzun süre "suçlu" arandı.
Ve nihayet o suçlu bulundu bir süre sonra. Başbakan Binali Yıldırım da açıkladı, dövizi yükseltenler döviz borcu olan Türk şirketleriydi. Kurun daha da yükseleceği kaygısı bu şirketleri alım yapmaya yöneltmiş ve bu da kur artışını tetikleyen bir etki yapmıştı.
Daha sonra dış borcu olan şirketlere bazı kolaylıklar sağlandı da bu şirketlerin dövize hücum etmeleri önlendi.
Bir kez daha "Ne olacak, borç özel sektörün, bize ne" diyemeyeceğimizi görmüş olduk.