Dış borcun GSYH'ye oranında son on yılın ikinci en kötü düzeyi

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Dış borç arttıkça hep "Dış borcun düzeyi o kadar da önemli değil, önemli olan GSYH'ye oran" görüşü dile getirildi. Önemli ölçüde doğruydu bu değerlendirme. Ama sanki bu konudaki ezber bozuluyor; dış borcun GSYH'ye oranında son on yılın ikinci en kötü düzeyi bu yıl oluşacak gibi görünüyor.

Bir dönem milli gelirimizin yarısından fazla dış borcumuz vardı. Borç azdı az olmasına ama, milli gelire oranı çok yüksekti. Son yıllarda borç arttı, ancak milli gelir artışı çok daha hızlı olunca borcun milli gelire oranı belirgin biçimde geriledi.

2002 yılında dış borcun milli gelire oranı yüzde 56.2 düzeyindeydi. 2008 yılına geldiğimizde ise söz konusu oran 18 puana yakın aşağı çekilmiş ve yüzde 38.6'ya indirilmişti.

Bundan bir övünç payı çıkarılması gayet normaldi. Hükümet oranı aşağı çekmekle nasıl övünüyorsa, yukarı dönen orandan dolayı da bir sorumluluk taşıyor kuşkusuz.

Dış borcun GSYH'ye oranı, biraz önce de aktardık 2002 yılında yüzde 56.2 düzeyinde bulunuyordu. Oran 2003'le birlikte yüzde 50'nin altına indi. 2003, yüzde 47.3'lük oranla geçildi, 2004'te yüzde 41.2'lik bir gerçekleşme oldu, sonrasında ise dört yıl boyunca ise oran yüzde 40'ın altında oluştu.

2009'da dış borç/GSYH oranı yüzde 43.6'ya fırladı, izleyen iki yıl yeniden yüzde 40'ın altında oranlar görüldü. 2012 yılında yeniden bir yükselme ortaya çıktı ve oran yüzde 42.9 oldu.

Martta yüzde 43.5'e çıktı

Orta vadeli programda bu yıla ilişkin GSYH 858 milyar dolar olarak öngörülüyor. Bu rakamın tutup tutmayacağı bir yana, yılsonunda dış borcun hangi düzeyde gerçekleşeceğini bilme şansımız tabii ki yok. Dolayısıyla 2013 için borç/GSYH oranını tahmin edebilmek mümkün değil.

Ayrıca, 858 milyar dolarlık GSYH tahmini yapılırken, 2013 ortalaması dolar kuru 1.83 olarak alındı. Oysa yılbaşından bugüne kadarki dolar kuru ortalaması 1.82 düzeyinde. Dolayısıyla yılın tümündeki ortalama kurun 1.90'ın altında oluşması neredeyse olanaksız görünüyor. Yani ortalama kur 1.90'ın üstünde gerçekleşecek gibi göründüğünden, 2013 için öngörülen 1 trilyon 571 milyar liralık GSYH'ye ulaşılsa bile, dolar cinsinden GSYH, 858 milyar dolarlık hedefin altında kalacak demektir.

Açıkladığımız bu nedenlerle 2013 yılının GSYH'sini hesaplamak mümkün olamayacağı için mevcut rakamlar üzerinden gitmek istedik.

Elimizde hangi veriler var; önce ona bakalım:

İlk çeyrek büyümesini, bir başka ifadeyle ilk çeyrekteki GSYH büyüklüğünü biliyoruz. Dolayısıyla ilk çeyrekten geri giderek son bir yıldaki GSYH büyüklüğünü bulabiliriz.

Bir başka veri olarak da dış borcun mart sonunda geldiği düzeyi de bilmekteyiz.

TÜİK'in açıklamasına göre geçen yılın son üç çeyreği ile bu yılın ilk çeyreğini kapsayan son bir yıllık dönemdeki GSYH büyüklüğü 805 milyar dolar. Bu yılın mart ayı sonundaki toplam dış borcumuz ise 349.9 milyar dolar.

Yani mart ayı itibariyle dış borcun GSYH'ye oranı yüzde 43.5 düzeyinde.

On yılın ikinci en kötüsü 

Mart itibariyle yüzde 43.5 düzeyinde bulunan dış borcun GSYH'ye oranı, 2013 sonunda daha aşağıda ya da daha yukarıda oluşabilir tabii ki. GSYH'nin ve dış borcun düzeyine bağlı olarak yüzde 43.5'in üstünde ya da altında oranlar görebiliriz.

Yılsonunda da aynı düzeyde değilse bile benzer bir oranın gerçekleşmesi beklenebilir. Söz konusu oranı aşağı çekecek etken, hemen her kriz döneminde olduğu gibi dış borcun azalabileceği gerçeği. Ancak, böylesi dönemlerde GSYH de küçüldüğü için, oran genellikle büyüyor. Dolayısıyla biz 2013 sonu için de yüzde 43.5 dolayında bir oran gerçekleşeceğini, sapmanın ise artış yönünde olacağını bekleyebiliriz.

2013 yılında yüzde 43.5 olarak gerçekleşecek bir dış borç/GSYH oranı, son on yılın ikinci en kötü oranı olarak kayıtlara geçecek demektir. 2003 yılında yüzde 47.3 olarak gerçekleşen söz konusu oran, aradan geçen on yılda 2009'da yüzde 43.6 olmuştu, yani bu yılın mart sonunda yüzde 43.5 olarak gerçekleşen oranının kıl payı üstünde bir gerçekleşme söz konusuydu.

Hem bakarsınız yılsonu geldiğinde yüzde 43.6'nın üstünde bir oran görürüz. Yani o zaman son on yılın "ikinci en kötüsünü" değil, "en kötüsünü" yaşamış oluruz.

Dış borçta yüzde 170 artış

Gelelim Türkiye'nin toplam dış borcunun 2002'den bu yılın mart ayı sonuna kadar olan dönemde ne kadar arttığına...

2002 sonunda 129.6 milyar dolar olan toplam borç, bu yılın mart ayı sonunda 349.9 milyar dolara çıktı. Yani yüzde 170 oranında 220.3 milyar dolarlık bir artış oldu.

Dış borcun 98.5 milyar doları kısa vadeli, 121.8 milyarı uzun vadeli borç artışından kaynaklandı. Ancak kısa vadeli borçtaki artışın oranı tam yüzde 600'ü buldu, uzun vadelilerdeki artışın oranı ise yüzde 108 oldu.

Toplam borç 220.3 milyar dolar artarken, bu tutarın 196.9 milyar doları özel sektörden kaynaklandı. Söz konusu dönemde özel sektörün borcu 43 milyardan 239.9 milyara çıktı. Özel sektörün toplam dış borcu yüzde 457, kısa vadeli borcu yüzde 632, uzun vadeli borcu ise yüzde 374 oranında artış gösterdi.

 

gsyh_alattinn.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar