Diplomat girişimciler…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

"Irak'a gitmeyin, güvenlik sorunu var…" diye girişimcilerimize telkinde bulunan yabancılar, şimdi duyuyoruz ki Irak'a girmek için Türk girişimci arıyor.

Girişimcilerimizin bu kadar kıymetlenişinin nedeni:

İlk defa birilerini dinlememeleri, diplomatik girişimleri de kendilerinin yapmaları ve 'taş ustası sabrı'yla Irak pazarında direnmeleridir.

 & & &

Girişimcilerimizin hikâyelerini birazdan anlatacağım.

Öncelikle "diplomasi" konusuna değinelim.

Basit bir örnekle:

Türkiye, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ı seçim sonrasında kutlayan ilk ülkelerden biri oldu.

Başbakan, muhalefet üyeleri tarafından bu nedenle eleştirildi.

Bu kutlamaya bazı ülkelerin de eleştirileri oldu.

 & & &

Şunu bilmeliyiz:

Diplomatik ilişkiler, çıkar ilişkileridir.

"Şu ülke bizi seviyor…", "Bu ülke bizim kardeşimiz…", "O ülkeyle kültürel ve tarihi yakınlığımız var…", "Şu ülkedeki iktidar bize düşman…", "Şu ülke şunu istedi, yapmalıyız, yoksa ilişkilerimiz zarar görür…" gibi duygusal yaklaşımlar, diplomatik realite ile çelişkili yaklaşımlardır.

Diplomatik realite ile çelişkili yaklaşımlar, ekonominin realiteleri ile çelişkili yaklaşımlardır.

 & & &

İran'da şu anda bir yönetim var.

Ve biz o yönetimle karşılıklı çıkarları gözeterek, iyi ilişkiler kurmak zorundayız.

Eski alışkanlıkları, yanlışları tekrarlamamalıyız.

Bu nedenle "ilk kutlama" doğru adımdır.

 & & &

Diplomasiyi, gelişmiş ülkelerin tam tersi anlayışla 'duygusallığa' bağlayarak, neleri kaçırdığımız ortada.

Bu alışkanlığımız sayesinde, komşularımızla ticaretten mahrum bırakılmadık mı?

Bu anlayışı beynimize sokanlar aya çıkarken, biz yaya kalmadık mı?

Bu anlayışla enerjimizi kavgaya, gürültüye harcayıp, iş değil laf üretip, sermayesiz kalmadık mı? 3 kuruş için tası tarağı satmadık mı?

 & & &

Şimdi başa dönelim.

Bugün, Türk girişimcilere "Irak'a gitmeyin, güvenlik sorunu korkunç boyutta…" diyen yabancılar var.

Yine bugün, Türk girişimcilere, "Irak'ta birlikte ticaret yapalım" diye yalvaran yabancılar var.

Niye bu çelişki?

Gerçek bir hikâyeyle anlatmaya çalışayım, çelişkinin nedenini:

Bir girişimcimiz, bombaların yağmur gibi yağdığı günlerde Irak'a 'X' markalı salça ihracatı gerçekleştiriyor.

Ürünü göndermekle kalmıyor, dağıtım işini de kendi gidip organize ediyor.

Toptancılarla, market sahipleriyle, bakkallarla tanışıyor.

Kendini ve markasını tanıtıp, sevdiriyor.

Sonra Irak'ta üretime başlıyor.

Şimdi Irak'ta ve Türkiye'de 200 bin tonun üzerinde salça üretimi gerçekleştiriyor.

Sonuç mu? Kendileri mal satacak diye Irak'a girmemizi istemeyen ve bunun için elinden geleni yapan uluslararası firmalar dahi Irak'a salça satamıyor.

Nedeni, Irak'ta salçanın markası: 'X'

Yağda da durum aynı….

Bisküvide de…

Çikolatada da…

Makarnada da…

Çayda da…

Bizim duymadığımız, görmediğimiz, tatmadığımız ama bizim markalarımız.

Irak pazarını ele geçirmiş durumdayız.

 & & &

2006 yılında Gaziantep'te yapılan Bağdat Fuarı'na katılmış ve birkaç Iraklı işadamıyla sohbet etme imkânı bulmuştum.

Erbil ve Zaho'da ün yapmış restoranlara sahip bir Iraklı dostumuz yemeklerinin kalitesinden ve lezzetinden bahsetmiş, işin sırrını sorunca, "Yemeklerimizde 'hakiki yağ' kullanıyoruz…" demiş. Hakiki yağın ne anlama geldiği yönündeki soru işaretlerini ise "Z Yağı. Gaziantep'ten alıyoruz. Irak'ta büyük restoranlar hep bu marka yağ kullanır" cevabıyla gidermişti.

Aynı fuarda Iraklı dostlarımızın ikram edilen çayı içemediğini görünce, sebebini sormuş, "Biz Irak'ta Y Çay'dan başkasını içemiyoruz. Onun için Gaziantep'ten tonlarca çay ithal ediyoruz. Damağımız ona alıştı" cevabını almıştık. Önceki gün de Iraklılar'ın OSTİM modelini örnek aldıklarını ve bunun için girişimlerde bulunduklarını gördük.

 & & &

Şimdi ektiğimizi biçeceğiz.

Girişimlerin ve sabrın karşılığını alma zamanı yaklaşıyor.

Yabancıların tedirginliği ve girişimleri bunu kanıtlıyor.

Bu şansı akıllıca kullanmamız, diğer ülkelerde de bu yolu takip etmemiz gerekiyor.

'Yakın diplomasi'nin önemi de burada ortaya çıkıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks (2) 27 Ağustos 2024
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024