Diplomasi felaketi
ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski arasında Oval Ofis’te yaşanan düşmanca tartışma bir diplomasi felaketi olarak tarihte yerini alacak. Tüm dünya görüşmeyi izlerken şoke oldu. Gerçi Trump’ın tekrar ABD Başkanı seçilmesiyle bu tip davranışları bekleyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı.
İlk dönemini hatırlayın! Donald Trump’ın diplomatik teamülleri altüst eden ‘tweet’leriyle ya bir ülkenin azarlanışına ya da tehdit edilişine şahit olmuştuk. Trump, bu tweetlerde, ABD’nin ana kurucusu olduğu uluslararası sistemdeki dengelerin artık ABD aleyhine işlediğini iddia etmişti. ABD’nin dış politikadaki doğrudan ve somut çıkarlarını ilgilendirmeyen alanlarda kaynak harcamasına karşı çıkan bir söylem kullanmıştı. Bunun yanında tweetler, uluslararası sistemde ABD’nin inisiyatifiyle oluşturulmuş kurumların tasfiye edilmek ya da yeniden yapılandırılmak istendiğine dair işaretleri de barındırıyordu.
Trump yeni döneminde de bu politika anlayışını sürdürüyor. Tek fark, kazandığı seçimin verdiği güçle ilk dönemine göre çok daha kuvvetli bir başkan profili sergileyeceğidir. Biyografisini okuduğunuzda ne kadar kindar bir yapıya sahip olduğunu görürsünüz. Başkanlığının ilk döneminde ve başkanlığı bıraktıktan sonra karşılaştığı “kendi tabiriyle ihanetleri” hiç unutmuyor. Bu nedenle kurduğu yönetim ekibini sadakatinden emin olduğu, Trump’ı Trump’tan daha fazla savunacak kişilerden oluşturdu.
Kindar yaklaşım
Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşmenin kısa sürede bir tartışmaya dönüşmesinin temelini Başkan Yardımcısı James David Vance’in “ekim ayında Pennsylvania’ya gittiniz ve muhalefet için kampanya yürüttünüz. ABD ve ülkenizi kurtarmaya çalışan başkan için birkaç takdir sözcüğü sunun” cümlesi oluşturdu.
Vance’in eleştirileri, seçimde en çekişmeli eyaletlerden biri olan Pensilvanya’nın Scranton kentindeki bir mühimmat tesisine Zelenski’nin seçimin hemen öncesi yaptığı ziyaretten kaynaklanıyor. Cumhuriyetçiler yabancı bir liderin kritik bir seçimden sadece birkaç hafta önce bir siyasi etkinliğe katılmasının uygunsuz olduğunu savundular. Bir de Zelenski’nin, The New Yorker’a verdiği bir röportajda Vance’i ‘çok radikal’ olarak nitelendirmesi var. Anlayacağınız Zelenski de bir nevi kindar anlayışın kurbanı oldu.
Daha önemlisi Zelenski’nin düştüğü durum emperyalistlerin kullandığı ülke ve onun siyasetçilerini ne kadar kolay harcayabileceklerinin en yakın örneğidir.
Ukrayna artık yalnızca Rusya’ya karşı savaşmıyor
Geçen haftaki görüşmeden sonra ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin devam etmesi şu an için olası görünmüyor. Almanya merkezli düşünce kuruluşu Kiel Enstitüsü’ne göre, ABD 2022’nin başından Aralık 2024’e kadar Ukrayna’ya yaklaşık 120 milyar dolar harcadı. Bu rakam Avrupa’daki ABD askeri varlığının artırılması ve ABD savunma stoklarının yenilenmesiyle yaklaşık 183 milyar doları buldu.
Enstitü Avrupa ülkelerinden gelen yardımı ise yaklaşık 139 milyar dolar olarak açıkladı. Kanada bu rakamların dışında. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’nın üye ülkelerden aldığı desteğin yüzde 60’ının 2024’te Kanada ve Avrupa’dan geldiğini söyledi.
Avrupa’nın Ukrayna konusuna bakışı ABD’den 180 derece farklı. Ukrayna’da kazanan bir Rusya’nın sonraki hedefinin AB toprakları olacağından eminler. Bu nedenle Avrupalılar Londra zirvesinde Zelenski’ye tam destek vererek Trump’a karşı açıkça duruş sergilediler. Bu destek Zelenski’nin belli bir süre daha ayakta kalmasını sağlayabilir ancak yardımların sürekliliği yaşlı kıtayı çok zorlayacaktır.
ABD-Avrupa arasındaki Ukrayna krizi nereye evrilir bekleyip göreceğiz. ABD için Avrupa, Avrupa için ABD vazgeçilmez ortaktır. Trump’ın Avrupa’yı ötekileştirip Rusya ortaklığıyla Çin’i dize getirebilme stratejisi ABD’nin geleceği için büyük hayal kırıklığı yaratır. 20 Ocak’tan beri izlediklerimiz Trump ekibinin Rusya konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarıdır.
Putin mi? Karnını kaşıyarak içkisini yudumluyor.