Dinleme sanatı
Hızla değişen ve gelişen teknolojileri anlamaya çalıştığımız ışık hızı ile ilerleyen günler yaşıyoruz. Geleceğin meslekleri, geleceğin en önemli becerileri, çalışma hayatının ihtiyaçları, değişen ve dönüşen iş hayatı, genç yetenekler derken, son derece dinamik bir dünya içindeyiz. Tüm bunların içinde değişmeyen tek şeyin insan ve insani dokunuş olduğuna inanıyorum. Bizi biz yapan en önemli özelliklerimizden biri konuşmak ise diğeri de dinlemek. Çoğumuz için konuşmak daha kolaydır, keyiflidir. Bu sebeple dinlemek yerine konuşmayı tercih ederiz. Dinlemek; sabır, çaba ve zaman ister. Dinlemek uzun süreli odaklanmayı gerektirir. Konuşma kaygısı olmadan dinleyebilmek gerçekten çaba ister.
Peki işyerinde, evde, sosyal ortamlarda iletişimde olduğunuz kişileri ne kadar dinlediğinizi düşünüyorsunuz? Dinlediğinizi düşünürken o sırada aklınızdan geçenleri, içsesinizi fark ettiğinizde ve karşınızdaki kişiye fark ettirmemek için nasıl bir mücadele veriyorsunuz? Gerçekten dinlemek, aktif dinleyebilmek kolay olmuyor. Eğitim dünyasına baktığımızda etkili konuşma, hitap, güzel konuşma gibi eğitimlerin, kursların olduğunu görüyoruz fakat etkin dinlemeye yönelik bir eğitime rastlamıyoruz. Aslında her şey önce dinlemekle başlıyor, dikkatle dinlemek, sonra anlamaya çalışmak… İş hayatında yaptığınız konuşmalara baktığınızda o görüşmeyi bir skor ile değerlendiriyor olsanız, kaç dakika siz konuştunuz? kaç dakika dinlediniz ve karşı tarafın konuşmasına izin verdiniz? İyi bir dinleyen olmak için kulaklarımız ile dinlemeli, gözlerimiz ve beden dilimiz ile karşımızdaki kişiye dinlediğimizi anlatmalıyız. Dinlerken karşımızdaki kişiye tepki vermek, bazen kısa ve anlamlı sesler ile bazen ise beden dilimiz ile onu onaylamak ve eşlik etmek, anlatan kişiyi de motive eder ve takip edildiğini hisseder.
Julian Tresure iletişim, özellikle ses ve dinleme üzerine araştırmalar yapan bir uzman olarak anlattığı beş aşamalı dinleme formülünü bende sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yöntemin pratik edildikçe, gerçekten aktif dinlemeye büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Birinci aşama sessizliğin sesini dinlemek. Gün içinde üçer dakikalık zaman dilimleri ayırarak hiçbir şey yapmadan sadece sessizliği dinlemek, sessizliğe odaklanmak.
İkinci aşama, gürültüyü dinlemek. Gün içinde yoğun bir ses, gürültü anını yakaladığınızda aynı anda duyduğunuz tüm sesleri dinlemek.
Üçüncü aşama, sesler içinden bir tane ses seçmek. Karışık duyduğumuz seslerden bir tanesini dinleyerek tamamen o sese odaklanmak ve o ses kayboluncaya kadar dinlemeye devam etmek.
Dördüncü aşamada ise aktif dinleme pozisyonunu bulmak. Bu durum kişiden kişiye değişebilir, örneğin işyerinde yöneticinizi dinleme şekliniz ile, çocuğunuzu veya eşinizi dinleme şekliniz nasıl? Bunun amacı dinleme alışkanlığımıza dair farkındalık kazanmak.
Beşinci aşamada ise A.T.Ö.S formülü var. Karşı taraf konuşurken A: alın ve aldığınızı fark ettirin, T: takdir / teşekkür edin, Ö: zaman zaman özetlemeler çıkartın ve anladığınızı teyit edin S: soruların gücünden yararlanın.
Aktif bir dinleyen olduğunuzda iyi de bir soru soran oluyorsunuz. Karşı tarafın size gerçekte ne anlatmak istediğini anlamaya çalışmak ve bunu zaman zaman özetlemek, bir de açık uçlu sorularla keşfetmenin, görüşmenin kalitesini ve derinliğini arttırdığını düşünüyorum. İşin sırrı odaklanmak ve konuşmak için dinlememek, anlamak için dinlemek…
Başka bir şeye dikkatini vererek gerçekten dinleyemezsin. / Mahatma Gandhi