Dilin sürdürülebilirliği
Güzelim gezegenimizde kaynaklarımızın, biyoçeşitliliğin, kültürümüzün ve sayabileceğimiz pek çok mükemmel değerin gelecek için daim olmasını isterken, giderek artan sürdürülebilirlik yönetimi için değişik alanlarda uğraş verirken Türkçemiz, yaygın konuşulan diller ve diğer diller tehdit altında mı? Dil konusunu bütünüyle biyoçeşitlilikle ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır. Diller de doğamızdaki çeşitler gibi yok olur. Örneğin, milattan önce Anadolu'da Luvi ve Hitit dilleri vardı. Yok oldu. Kaybolan ve yeni doğan diller oldu. Nesli tükenen diller yanında nesli tükenecek diller de var. Endemik diller de var diyebiliriz. Bilgiler ve özellikle geleneksel bilgiler dille yaşar ya da kaybolur. Hızlı ve kolay iletişimle bugünkü diller başta İngilizce etkisi altında iken, kısa yazma ve kısaltma kullanmaya gayret edilmesi, düşük okuma oranları, yanlış bilgilerin dolaşımda olması, az sayıda sözcükle konuşmanın artması gibi nedenlerle ana dillerin çoğu kirlenmekte, hatta giderek körelmekte. Yeni teknolojiler, yeni sözcükler de yaratmakta. Burada mesleki söz dağarcıkları diğer deyişle sektörel jargonlar önem kazanmakta.
Dile felsefik yaklaşım yapanlardan "Dilin işlevsel olmayan atıklardan temizlenmesinin" nesnel gerçekliğinin yeterli ve aslına uygun şekilde temsiliyeti için gerekli olduğunu öğreniyoruz. Filozof Ludwin Wittgenstein'ın "Dilimin sınırları, dünyamın sınırları anlamına geliyor” şeklindeki yaygın bilinen sözü ile günümüz koşullarını bir arada düşünürsek, kanaatimce dünyada iletişimde sınırların nerdeyse olmaması acaba dilimizi atıklarla mı dolduruyor? diye sorabiliriz. Bir yandan da yüz yüze iletişimin, konuşa konuşa iletişimin zorlanabildiğini biliyoruz. Duygularımızı ana dilimizle tam ifade edememek de toplumlar için ayrı bir sosyal tehlike.
Türkçemiz de değişimler geçirdi ve geçiriyor. Türkçe karşılıkları olmasına karşın kullanılmayan sözcüklerin yaygınlaşması tehlike. Yabancı sözcükleri Türkçe cümlelerde kullanmak bir diğer tehlike. Çünkü "Güzel Türkçemiz" var. Hepimiz dilimizi sahiplenmeliyiz ve özen göstermeliyiz. 2017 yılı, Türk dilinin yaşadığı olumsuzluklara dikkat çekmek, dil bilinci ve duyarlılığı yaratmak üzere "Dilimiz Kimliğimizdir" sloganıyla "Türk Dili Yılı" ilan edildi. Büyük Türkçe Sözlük’te henüz "Sürdürülebilir ve Sürdürülebilirlik" sözcüklerinin bulunmadığını bildirmek isterim. Bu sözcükler için Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) olarak girişime başlıyoruz.
Bu yıl Türk dilimizi şiirde resmeden Cahit Külebi'nin de 100. doğum yılı. Sizlere ozanın çok bildiğimiz ve anımsamanın hoş olacağı dizeleriyle veda ediyorum.
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin
Benim doğduğum köyler de güzeldi.
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz.
İTÜ Öğretim Üyesi Prof.Dr.Filiz Karaosmanoğlu tarafından kaleme alınan Sürdürülebilir Yaşam köşesi, SÜT-D işbirliği ile hazırlanmıştır.