Dikkat! Vergi teşviklerinizi kaybedebilirsiniz
11 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6455 sayılı Yasa ile Vergi Usul Kanunu’na (VUK) 153/A maddesi eklenmişti. Bu maddenin amacı esas itibariyle kayıt dışı ekonomi ile mücadele çerçevesinde özellikle sahte belge düzenleyenlere yönelik bir takım önlemlerin alınmasıydı. Kayıt dışı ile mücadele amacı çerçevesinde doğru düzenlemeler içeren maddenin, kapsama giren mükelleflerin vergi teşviklerinden yararlanmalarını önleyen kısmının geniş yorumlanabileceği ve bu nedenle de kayıt dışı işlemlerle alakası olmayan mükelleflerin de zarar göreceğini daha önceki yazılarımızda anlatmıştık. (Bkz 19.04.2013 tarihli yazımız)
Şu günlerde TBMM’de vergileri ilgilendiren bazı düzenlemeler üzerinde çalışıldığı kamuoyuna yansımış durumda. Yukarıda belirtilen konunun da bu yasa çalışmaları sırasında dikkate alınabileceği umuduyla konuyu tekrar gündeme getirmekte yarar gördüm.
Konuyu kısaca hatırlatmak gerekirse durum şöyle; yukarıda belirtilen VUK 153/ A maddesi düzenlemesiyle, sahte belge düzenleyen ve sahte belge kullandığı bir vergi incelemesi ile tespit edilen ve bu durumları kesinleşen mükelleflerin, fiilin işlendiği tarihten itibaren 6 yıl boyunca hiçbir vergi teşvik ve desteklerinden yararlanamayacakları hüküm altına alınmıştır.
Bir mükellefin sahte belge düzenlemesi prensip olarak kendi kontrolünde olduğundan ben bunu yanlışlıkla yaptım deme şansı yok. (Kaldı ki, şirketlerde bazı özel durumlarda bu bile olabilmektedir.) Ancak sahte belge kullanımında ise durum bu kadar basit değil. Milyar liralık cirolara sahip dev şirketler ticari hayatta milyonlara varan işlem yapmakta ve belge almaktalar. Bu firmalarda zaman zaman küçük de olsa vergi idaresinin “sahte belge” tanımına soktuğu belge aldıkları görülebilmektedir. Örneğin; yaptırdıkları küçük bir taşıma işi için aldıkları fatura bu kapsamda sayılabilmektedir. Bu durumun yüzde yüz kontrolü pratikte mümkün değildir.
İşte yapılan bu düzenleme ile mükellefin aldığı küçük miktardaki nakliye faturası yüzünden milyarlık teşvikleri kaybetmesi gündeme gelebilecektir.
Gelir İdaresi konuyu düzenlemek amacıyla internet sitesinde bir tebliğ taslağı yayınladı. Bu tebliğde yukarıda belirttiğim mağduriyeti gidermek için sahte belgenin “bilerek kullanılmasının” aranması gerektiğini söylüyor. Buna göre eğer vergi müfettişi milyarlık cirosu olan firmanın küçük miktarlı bir taşıma faturasında bir sorun tespit ediyorsa, bu faturanın mükellef tarafından bilerek kullanılıp, kullanılmadığı yönünde bir kanaat belirtecek.
Kanımca konu kanaate bırakılamayacak kadar önemli. Bu nedenle bu tür mağduriyetlere sebep olmamak için sahte belge kullanımı ile ilgili mutlaka kanuni düzenleme yapılmalıdır. Örneğin; vergi teşviklerinin kaybında tespit edilen sahte fatura tutarına, mükellefin cirosuyla bağlantılı bir limit belirlenip, bu limitin üzerinde olması halinde yaptırım öngörülebilir ya da ödemenin banka kanalıyla yapıldığının ispatı halinde yaptırım uygulanmayabilir.
Yeri gelmişken söyleyeyim, vergi teşvikleri yatırım indirimi gibi çok bilinen teşviklerle de sınırlı değil. Örneğin; gayrimenkul ya da iştirak satış istisnası uygulayan kurumlar için de bu tehlike söz konusu. Üstelik geriye doğru cezalı ve faizli ödeme de talep edilebilecek. Bu konuda geniş açıklamalar için Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesindeki VUK Genel Tebliğ Taslağı’na bakılabilir.