Dijitalleşmenin önündeki en büyük engel eğitim sistemi

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Dijital dönüşüm hayatımızın her alanı etkliyor ve hızla değiştiriyor. Yeni iş modelleri, yeni yaşam tarzları, yeni beceriler ve hatta yeni eğitim yöntemleri gibi birçok konuda büyük bir dönüşüm süreci yaşıyoruz. Bu dönüşüm, hem toplum hem de küresel ekonomi için zorluklar olduğu kadar, çok önemli fırsatları da beraberinde getirecek. Avrupa'da 35 binin üzerinde kurumu temsil eden Digital Europe, teknolojinin yarattığı tüm potansiyel ve fırsatların üretim, eğitim ve sağlık hizmetlerini iyileştirmek için yeni işlere, yeteneklere ve çözümlere dönüştürülmesini sağlamayı hedefliyor ve bu doğrultuda hükümetler ve endüstrilerle birlikte çalışıyor.

Türkiye Bilişim Vakfı, TÜBİSAD ve TESİD işbirliği ile 2011’den bu yana Faruk Eczacıbaşı’nın başkanlığında faaliyet gösteren Dijital Türkiye Platformu (DTP) Digital Europe üyesi.
Platform, Türkiye ekonomisinin büyümesinde stratejik öneme sahip olan bilgi teknolojileri, iletişim ve elektronik sektörlerinin ortak sesini temsil ediyor. Platformun amacı, Türkiye’nin vatandaş, devlet ve iş dünyası olarak bütüncül dijital dönüşümüne katkı sağlayacak politika önerileri oluşturmak.

DTP'nin, Dijital Europe Genel Direktörü Cecilia Bonefeld-Dahl’i ağırlamak için düzenlediği toplantıda dinlediğimiz DTP ve TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, dijitalleşme sayesinde, ekonomik büyümenin güvenli, sağlıklı ve katma değeri daha yüksek işler ile sağlanabileceğini söylüyor. TESİD Yönetim Kurulu Başkanı C. Müjdat Altay ise, dijitalleşmenin Türkiye’yi 2023 ve ötesine taşıyacak en önemli unsur olduğunu ifade ediyor. Türkiye’nin bir an önce “Dijital Ekonomiye Dönüşüm Stratejisi” oluşturması gerektiğini vurgulayan TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Erman Karaca'nın öne çıkardığı konu ise, dijitalleşmeyi hızlandıracak ekonomik değerlerin ortaya çıkarılması ve bu doğrultuda bir an önce yol haritalarının belirlenmesi.

Tüm dünya dijitalleşmeye giderken, Türkiye’nin rekabet edebilmesi ve teknoloji ihraç eden bir ülke olabilmesi için, bütüncül dijital dönüşümün vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda yarının işlerinde çalışacak insanların doğru eğitimi alabilmesi için dijital yetkinlikler planın oluşturulması, yapay zeka ve veri ekonomisinin potansiyelinin ortaya çıkarılması, e-hizmetlerin desteklenmesi ve herkese ulaştırılması, bağlantıların hızlanması, altyapı ve siber güvenliğin güçlendirilmesi gerekiyor.

Dijital Europe Genel Direktörü Bonefeld-Dahl de, dijital dönüşüm sürecinin özellikle 5 alanda fark yaratacağını söylüyor. Bunlar; sermaye, yetkinlikler, ortak pazar, kültür ve uyum.

5 DEĞİŞİM ALANI

1. Sermaye: Yeni iş modelleri yaratmak ve insan kaynaklarının bu iş modellerine uyum sağlaması gerekecek. Bu süreçte hızlı dönüşüm ile deneyimi harmanlayabilenler kazanacak. Yapay zeka, yatırım yapılması gereken en önemli alanlardan biri. Bugün Kuzey Amerika’da yapay zeka yatırımları 14-21 milyar euro; Asya’da 7-11 milyar euro, Avrupa’da ise sadece 2,7-3.8 milyar euro arasında. 2016’de küresel ekonominin yüzde 15.5’i dijitalleşti ve bugün dijital ekonomi küresel ekonomiden 2.5 kat daha hızlı büyüyor.

2. Yetkinlikler: Sektörler ve iş yapış modelleri değişiyor. Dijitalleşme sürecinin önündeki en büyük engel ise yıllardır değişmelen eğitim sistemi. Önümüzdeki dönemde yok olan her bir iş için, 3.7 yeni iş yaratılacak. Yani 13 milyon yeni iş yaratılırken, 75 milyon iş ortadan kalkacak. Önümüzdeki dönemde en fazla aranan yetkinlikler veri analizi ve yapay zeka uzmanları olacak. Dolayısıyla kodlama eğitiminin çok erken yaşlarda başlaması, STEM eğitiminin desteklemesi büyük önem taşıyor.

3. Ortak pazar: Zenginlikler ülkelerde üretiliyor olsa da, küresel bir ekonomide yaşıyoruz. İş yapış modellerimiz değişirken, iletişim modellerimiz de değişiyor. Ortak bir iletişimin oluşturulması için, kuralların birbiri ile uyum içinde olması gerekecek. Veri odaklı çalışan, küresel düşünen şirketler başarılı olacak.

4. Kültür: Şirketlerin çok daha hızlı hareket etmesi gerekecek. Bugün dünyanın en hızlı büyüyen şirketleri “unicorn”lar. Bu yeni kültürü hayata geçirebilmek için dijital politikaların desteklenmesi büyük önem taşıyor. Dijitalleşme sürecinde ön plana çıkacak ve küresel rekabet gücü sağlayacak en önemli unsurlardan biri de dijital sürdürülebilirlik. Sürdürülebilir üretim için teknolojinin sunduğu faydalardan en iyi şekilde yararlanmak gerekiyor.

5. Uyum: Dijitalleşme sınırları ortadan kaldırıyor. Başarılı olmak için herkesin birlikte çalışması ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bu kapsamda ihtiyaçların doğru belirlenmesi ve kamu sektörünün yönlendirilmesi çok önemli.

Bağlanabilirlik, siber güvenlik ve yapay zeka kritik önem taşıyor

Dijital Türkiye Platformu ve PWC Türkiye tarafından hazırlanan “Dijitalleşme Yolunda Türkiye Raporu, Dijital Türkiye Platformu Başkanı Faruk Eczacıbaşı’nın dediği gibi, dijital dönüşümün en önemli unsurları olan vatandaş, devlet ve iş dünyasının ortak paydası olan ‘bağlanabilirlik’, ‘siber güvenlik’ ve ‘yapay zeka’ konularının önemle ele alınması gerektiğine yer veriyor. Raporun üç manifestosu var. Bunlar;

● Katılımcılığı destekleyen, güven ve korumayı sağlayan, kapsayıcı, geliştirici ve sosyal politikalar uygulamak.

● Yenilikçi ve sürdürülebilir yaklaşımlar ile topluma fayda sağlayan ve gelecek kuşaklara yatırım yapan politikalar geliştirmek.

● Yerli araştırma, geliştirme, üretim ve servis becerilerine sahip, dünya ile bütünleşik açık bir ekonomik yaklaşım içinde olmak.

Raporda öne çıkan veriler

● Türkiye’de 16-74 yaş aralığındaki bireylerin yalnızca yüzde 34’ünün temel ya da temel düzeyin üzerinde dijital becerileri var. AB ortalaması yüzde 57. Temel ya da temel düzeyin üzerinde dijital becereilere sahip işgücü oranı Türkiye’de yüzde 46. AB ortalaması yüzde 65. Bugün Türkiye’de bilişim uzmanı istihdam eden veya etmeyi planlayan her üç girişimden biri güçlükle karşılaşıyor.

● Türkiye’de çalışmayan, eğitim ve öğrenim görmeyen 20-24 yaş aralığındaki genç nüfusun oranı yüzde 33. Bu oranın Almanya seviyesi olan yüzde 9’a indirilmesi, Türkiye ekonomisine 64.7 milyar dolar ilave ekonomik katkı sağlayabilir. Şirketlerin işsizlik ve verimsizlik nedeniyle karşılacakları maliyet, dijital becerileri artırmaya yönelik yapacakları yatırımlardan daha fazla olacak.

● BM e-Devlet Araştırma Raporu’na göre Türkiye 193 ülke arasında e-Devlet gelişmişlik endeksinde 53, e-katılım endeksinde 37. sırada yer alıyor. Türkiye’de 2018 yılı itibariyle e-Devlet kullanım oranı yüzde 45.6. Rapor, e-Devlet kapasite ve yetkinlikleri gelişmiş olan ülkelerin, sanayilerinin de dijitalleşme açısından daha ileride olduğuna yer veriyor.

● Iot saldırılarına kaynak teşkil eden ülkeler arasında Türkiye yüzde 4.1 ile yedinci sırada yer alıyor. Siber saldırılar hem özel hem kamu sektöründe mali kayıpların yanında, itibar kaybına da neden olabilir; bunun sonucunda da Türkiye ekonomisi zarar görebilir. Dolayısıyla siber yetkinliklerin artırılması, ulusal siber güvenlik ekosisteminin geliştirilmesi çok önem taşıyor.

● 2030 yılına kadar yapay zeka kullanımının yaygınlaştırılması, küresel GSYH’ye %14 artışla 15.7 trilyon dolar katkı sağlayabilir. Türkiye’de bugün yaklaşık 50 yapay zeka girişimi bulunuyor. Rekabet gücünün kaybolmaması açısından, sektörün yapay zekayı benimsemesini teşvik edecek bir plan geliştirilmesi gerekiyor.

● Türkiye internet hızı açısından G20 ülkeleri arasında orta sıralarda yer alıyor. Sabit internet kullanımının 2023 yılında yüzde 85’e yükselmesi, GSYH’ye 130 milyar dolar katkı sağlayacak; iletişim teknolojileri sektörüne 10 milyar dolarlık ek büyüme getirecek ve 500 bin yeni istihdam yaratacak.

● Veri temelli teknolojiler 2020 itibariyle İngiltere ekonomisine 60 milyar sterlin üzerinde katkı sağlayacak. Veri pazarının bugün 100 milyar euro olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin de veriye dayalı ekonomi modeline odaklanması gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar