Dijitalleşmenin neresindeyiz?

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE [email protected]

Okan Üniversitesi'nde kurulduğu ilk günden beri devam eden bir ders var: Girişimcilik dersi. Bu dersin önemli bir bölümünde öğrencilere ilgili öğretim üyeleri tarafından bu konudaki teorik bilgiler aktarılırken, diğer bölümünde ise her hafta bir işadamı, bir girişimci veya bir yönetici konuk edilerek başarının sırları soruluyor kendisine. 

Geçtiğimiz hafta bu dersin konuğu Turkcell’in CEO’su Kaan Terzioğlu’ydu. Sadece öğrenciler için değil bütün dinleyiciler için çok faydalı bir sunum ve sohbet gerçekleştirdi Kaan Terzioğlu. Başarılı olmanın sırlarından başlayıp, Turkcell’in gelecek stratejilerine kadar uzanan bu ilgi çekici ve bilgilendirici sunumu dinlerken geçenlerde okuduğum bir araştırma raporunun sonuçlarını aktaran, Harvard Business Review’ın web sitesinde yer alan “Which Industries Are The Most Digital (and Why)?” başlıklı yazıyı hatırladım.

McKinsey Global Institute tarafından gerçekleştirilen “Digital America” başlıklı araştırma hakkındaki bu yazıyı hatırlamama neden olan şey, Turkcell’in bir anlamda gsm operatörlüğü kimliğinin ötesine geçerek entegre bir teknoloji firması olabilme çabası veya stratejisinden bahsedilmesiydi.

Bir başka deyişle Turkcell’in yapması gereken bizim onu algılama şeklimizi değiştirmek. Bugüne kadar sadece temel iletişim hizmetleri adını verebileceğimiz ses, mesaj ve internet iletişimi ile bunları etkin bir şekilde kullanabilmemizi temin edecek cihazların satışı nedeniyle tüketicilerin ilgi gösterdiği şirket, bundan sonra teknoloji ile ilgili her alanda hizmet verecek ve internete bağlanabilecek her türlü cihazı temin edebileceğimiz bir şirkete dönüşmeye çalışacak. 

Araştırmayla, sunum arasındaki temel ilişki tam da bu noktada zaten. McKinsey’in web sayfasından bütününe ulaşabileceğiniz bu araştırma raporu ABD ekonomisindeki sektörler bazında dijitalleşmenin durumunu ortaya koymayı amaçlıyor. Dijitalleşme ölçütünü belirlemek için de 3 temel kategori altında 27 farklı göstergeyi ölçümlemişler. Bu 3 ana sınıf varlıklar, kullanım ve emek (çalışanlar) olarak ayrıştırılmış. 

Bu sınıflardan bahsetmeden önce önemli bulduğum iki tespiti de aktarmak isterim. Bunlardan birincisi dijitalleşme artıkça şirketlerin verimlilik ve karlılıklarının arttığı, ikincisi ise dijitalleşmede asıl farkı yukarıda bahsedilen sınıflardan son iki tanesinin belirlediği.

Yani bu iki tespiti birleştirdiğimiz zaman, işlemleri, süreçleri ve ilişkilerini dijitalleştirmeyi ifade eden kullanım ve örneğin işyerindeki dijital araçları içeren görevlerin oranıyla açıklanabilecek emek şirketlerin diğer şirketlerden dijitalleşme açısından ayrışmasını sağlayacaktır. 

Başka kelimelerle ifade edersek, dijitalleşme dediğimiz zaman günümüzde asıl belirleyici olan cihazlar veya donanımdan ziyade bunların iş süreçlerine ne ölçüde entegre edilebildikleri ve çalışanların bu süreçlerdeki iş tanımlarının ne kadarının bu yeni alt yapıya uygun olarak tasarlandığı olacaktır. Bu makaleyi okurken cevabını merak ettiğim iki soru ise içinde yer aldığım eğitim sektörünün durumu ve ülkemizin durumuydu. Eğitim sektörünün durumunun çok iç açıcı olmadığını söyleyebilirim. Orta sıralarda yer alan sektörde (ABD’de) altyapı-donanım ve emek açısında dijitalleşme oranının oldukça düşük olduğu, buna karşılık kullanım açısından orta seviyelerde dijitalleşmenin gerçekleştiği görülebiliyor. Tahmin edebileceğiniz gibi dijitalleşme oranının en yüksek olduğu sektör bilişim sistemleri sektörü ve bu sektörü de medya takip ediyor. Benim en iyi bildiğim sektör olan eğitim sektörünün ülkemizdeki dijitalleşme durumunu ve ülkemizin dijitalleşme karnesini başka bir yazıda ele alacağım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018