Dijital varlıkları saklamak
Bitcoin'in ilk ortaya çıkışıyla birlikte, kullanıcılar genellikle kendi dijital cüzdanlarını oluşturup özel anahtarlarını kendileri sakladılar. Ancak bu, güvenlik risklerini beraberinde getiriyordu, çünkü kullanıcıların bilgisayarlarına veya cüzdanlarına erişimi olan kötü niyetli kişiler tarafından soyulma riski vardı.
Sonrasında ise birçok kullanıcı, kripto paralarını çevrimiçi cüzdan hizmetleri aracılığıyla saklamaya başladı. Bu hizmetler, kullanıcıların özel anahtarlarını çevrimiçi bir platformda saklamalarına ve bu platformlar aracılığıyla işlemlerini gerçekleştirmelerine olanak tanıdı. Ancak, bu tür hizmetler de güvenlik konusunda sorunlar yaşadı ve birçok kullanıcı çevrimiçi cüzdan hizmetlerine güvenmek istemedi. Son 10 yılda ise alternatifler çoğaldı.
Donanım cüzdanları, kripto varlıkları çevrimdışı bir şekilde saklamak ve güvenliklerini artırmak için popüler hale geldi. Bu cüzdanlar genellikle USB cihazları şeklinde gelir ve özel anahtarları cihazın içinde fiziksel olarak saklayarak çevrimiçi saldırılara karşı daha güvenli bir alternatif sunar. Güvenliğin en önemli unsur olduğu bu dünyada bu kez de soğuk depolama kavramı hayatımıza girdi.
Soğuk depolama, kripto varlıklarını internete bağlı olmayan bir ortamda saklamak anlamına geliyor. Bu da yine çevrimiçi saldırılara karşı daha yüksek bir güvenlik seviyesi sağlar. Ayrıca, bu dönemde çoklu imza cüzdanları da kullanılmaya başlandı. Bu cüzdan türü, bir işlemi gerçekleştirmek için birden fazla özel anahtara ihtiyaç duyar, bu da güvenliği artırır.
Bununla birlikte bu cüzdanların şifrelerinin unutulması ve kaybedilmesi ile milyonlarca dolarlık kripto varlığa erişim sağlanamıyor. Toplam Bitcoin’in yaklaşık %20’sinin bu şekilde kayıp olduğu öngörülüyor. Son yıllarda ise kurumsal yatırımcıların artan ilgisiyle birlikte, özel olarak kurulmuş kripto varlık saklama hizmeti sunan kuruluşlar ortaya çıktı.
Bankalar dijital varlık saklama hizmetine yöneliyor
Bu değişim yolculuğu içinde büyük bankalar da ana hizmetlerinden biri olan saklama fonksiyonunu dijital varlıklara doğru geliştirdiler. Toplam aktiflere göre Avrupa’nın en büyük bankası olan HSBC de geçtiğimiz günlerde önemli bir açıklama yaptı.
Tahviller gibi regüle edilmiş menkul kıymetleri temsil eden dijital varlıklar olan tokenize menkul kıymetler için saklama hizmetlerini başlatacağını duyurdu. HSBC, tokenize edilmiş tahvilleri ve diğer menkul kıymetleri depolamak için yakın zamanda blokzincir girişimi Ripple tarafından satın alınan İsviçre kripto saklama şirketi Metaco’nun teknolojisini kullanıyor.
ABD şirketi Ripple bu anlaşma için, temmuz ayında 250 milyon dolar ödemişti. 2024 yılında hayata geçmesi planlanan bu önemli proje, geçen yıl tanıtılan dijital varlık ihracına yönelik platformu HSBC Orion'un yanısıra, bankanın Londra kasasında tutulan tokenize fiziksel altın ihraç etme yönündeki son hamlesinin tamamlayıcısı olacak.
HSBC'nin dijital, veri ve inovasyon sorumlusu Zhu Kuang Le’nin "Bu pazar gelişmeye devam ettikçe varlık yöneticilerinden ve varlık sahiplerinden dijital varlıkların saklanması ve fon yönetimine yönelik talebin arttığını görüyoruz" açıklaması da bu alandaki gelişmelerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ülkemizde de hem kripto hizmet sağlayıcı kuruluşlar hem de büyük finans kurumları dijital varlıklarına yönelik saklama hizmeti vermek için çalışıyorlar.
Orta Vadeli Program içinde de yer alan blokzincir tabanlı akıllı sözleşmeler üzerinden menkul kıymet ihraçları yapılması ile bu varlıkların saklanması da önemli bir konu haline gelecek. Globaldeki bu önemli gelişmeler de bu hazırlıkları hızlandırıyor. Yakın zamanda siz değerli okuyucularla ülkemizden de bu alandan güzel haberler paylaşmayı bekliyorum. Güzel bir gelecek için…