Dijital tekelleşmenin geleceğinde ne var?

Murat YILDIZ
Murat YILDIZ TEKNO STRATEJİ [email protected]

Michael Jackson’un 1987 yılında çıkardığı Bad albümü ilk haftasında 350 bin adet satıldı. Dünyadaki toplam satışı ise 30 milyonu geçti. Albümdeki neredeyse tüm şarkılar Billboard 100 listesinde yer aldılar. Gerçekten de oldukça başarılı bir albümdü. Tam hatırlayamamakla birlikte, muhtemelen satın aldığım ilk albümlerden biri olabilir. O ya da Küçük Emrah…. tam hatırlamıyorum.

Geçtiğimiz günlerde bir basın bülteni düştü posta kutuma. Ed Sheeran’ın yeni albümü Spotify’de bir ay içerisinde 69 milyon kere dinlenmiş. Yine aynı sanatçının daha önce yayınlanan Shape of You isimli şarkısı bir gün içerisinde 10 milyon kere dinlenmiş. Bu rekor halen hiçbir sanatçı tarafından kırılabilmiş değil.

Yakın zamanda gerçekleşen ve tüm dünyada fenomen haline gelen bir şarkının kırdığı rekoru da muhtemelen hepiniz hatırlarsınız. K-Pop’un ünlü temsilcisi PSY tarafından YouTube’de yayınlanan Gangnam Style bir anda milyonlarca izlemeye kavuşmuştu. Şimdi tekrar kontrol ettim. Şarkı halen popülerliğini koruyor ve 3.3 milyar izlemeyi aşmış durumda.

Rakamların ve izlemelerin bir anda milyarlar ile telaffuz edilmesine artık alışmamız gerekiyor. Birkaç haftada milyonlarca izleyiciye kavuşan filmler geçmişte kaldı. Netflix ya da diğer dijital platformlarda yayınlanan filmler bir gün içerisinde bu rakamlara ulaşabiliyor. Ya da Türkiye’de stüdyolarda kayıt yapamayan, albüm çıkartacak parası olmayan ancak amatör bir çekim ile ünlü olmayı başarabilmiş birçok müzisyen var.

Peki tüm bunlardan şu sonucu çıkarabilir miyiz; dijital dağıtım kanalları müzik, film ya da kitap dünyasını tamamen yok oluştan kurtardı, yeni bir soluk getirdi?

Sorunun net bir cevabı yok! Hem hayır hem de evet…

Dijitalleşme öncesinde de tüm dağıtım sektörleri korsan ve giderek artan maliyetler yüzünden daralan pazar sıkıntısı çekiyordu. Evet telif sahipleri için eserlerini bir an önce kitleler ile buluşturmak için çok iyi bir yöntem oldu dijital kanallar.

Ancak tüm bunlar aynı zamanda ekosistemleri de değiştirdi ve küçülttü. Aslında getirdiği maliyet avantajı da burdan kaynaklanıyor. Yani siz birçok aracıyı, yükleniciyi ve üreticiyi aradan çıkardığınızda, zaten işi ucuzlatmış oluyorsunuz. Michael Jackson’ın Bad albümü 30 milyonun üzerinde satışında Türkiye’de de üretim, dağıtım, reklam pazarı oluştu ve ciddi bir ekonomik değer ülke içerisinde kaldı. Daha da önemlisi kaset üretim fabrikalarından, dağıtıcılara ve en sonunda yurdun dört bir yanındaki binlerce kasetçi dükkanlarına kadar herkes bu işten ekmek yiyordu. Dijital kanallar tüm bu ekosistemi yerle bir ettikleri için daha ucuzlar.

Ülkeler şimdi şuna karar vermek zorundalar. Tüm bu dağıtım kanallarının tekelleşmesi, oluşan ekonominin katma değer yaratmadan basit vergiler ile başka bir yerde toplanması, daha da önemlisi tüm endüstrinin tek merkezden yönetilmesi ilerde ne gibi sıkıntılara yol açacak? Bunları tartışıp, doğru yol haritaları belirlemek için halen vaktimiz var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yerli ve milli teknoloji 25 Mayıs 2019