Dijital itiraf...
Telefonun alarmı çalsın, o sese uyan.
Gözünü aç, elini telefonuna at.
Önce What’s App’tan gelen mesajları oku.
Uykusu kaçmış arkadaşlar gruplardan ne atmış.
Sonra Instagram’a bak.
Gece kim neredeymiş, ne yapmış.
Ne yemiş, ne içmiş.
Sonra takvimini aç.
O güne kimlerle ne toplantılar varmış, hangisi hangi saatteymiş onları incele.
Twitter’ı aç, günlük siyaset ayarını al.
Facebook’a dön, dünkü “post”un kaç “like” almış ona bak.
Hala mı kalkamadın?
Linked In’i aç.
“Off.. Beklediğiniz iş teklifine yine mi ulaşılamadı?”
Aaa..
Yeni “alert” gelmiş, aç Snapchat’i. Yeni filtreler var, muhteşem. Suratına istediğin köpek türünün filtresini yerleştirebiliyorsun artık. Çok şeker.
Yüzünü yıkarken, tuvaletini yaparken, telefonun yanında olsun.
Vaktin varsa aç, telefonundaki yoga app’ine bakarak yoga yap.
Kolundaki saatine bakarak kaç kalori harcamışsın, kaç adım atmışsın, ona bak.
Diyetteysen, uygulaman o gün ne yiyebileceğine izin veriyormuş, onlara bak.
“Youtube’da süper bir kız varmış, harika makyaj yapıyormuş” ya. O kıza bakarak makyajını yap.
Kahvaltını esnasında, elindeki telefondan haber uygulamalarını aç, vatanda millette neler olmuş onları takip et.
İBB uygulamasını aç, trafik ne haldeymiş ona bak.
Hımmm. Bu yol tıkalıymış, bir de Yandex’e bak, buradan gidersen kaç dakika veriyormuş..
Arabanda Spotify’ı aç, Bluetooth’a bağla, müziğini dinle.
Radyo dinliyorsan, What’s App üzerinden millete mesaj at.
Araban havalıysa, sana Twitter’da takip ettiklerini sesli okusun yolda giderken.
İşe git.
Toplantı sırasında notlarını Evernote ile al.
Sıkıldığında elin yine telefona gitsin, çaktırmadan Instagram’a bak.
Aman ne sıkıcı toplantıydı değil mi?
Kendine gelmek için gir alışveriş app’lerine, bak neler varmış yeni.
Yanındaki ile diyaloğun şu olsun:
“Bu güzel ama bana mediumu olur mu acebaa?”
“Amaan, iki size’ından da söyle. Olmayanı geri gönderirsin.”
Arada uzaktalarsa, anne-babanla Facetime yap.
Öğle yemeği saati geldiğinde, Yemek Sepeti’nden sipariş ver.
Yemeğin üzerine şöyle güzelll bir Türk kahvesi lazım di mi?
Ama Türk kahvesi dediğin falsız olmaz. Off.. Bu ofiste de fal bakan yok ki.
Telefondan gir Faladdin’e, öğren halini.
Ayyy...
Market alışverişi yapmak lazımdı yaaa...
Gir marketin app’ine, oradan siparişini hazırla.
Çorabın mı kaçtı?
Gir telefonuna, ver siparişini, hemen Getirr’sinler.
Akşam dışarda mı yesek acaba?
Ama ne yesek?
Gir Zomato’ya, gidilecek yerleri döksün sana.
Hemen online yap rezervasyonunu sonra.
Restoranı bulmak için Google Maps kullan.
Taksini Bi Taksi’den, Über’ini Über’den çağır.
Ama tercihin Über ise binmeden önce dövüş oyunu app’lerinden birkaç hareket öğren, ne olur ne olmaz.
Trafik mi sıkışık?
Çek bir Snap ya da Story, sıkıldığını gösteren etiketlerle onu at.
Metro kullanıyorsan, Netflix’e download ettiğin diziyi izle.
Restorana vardın mı?
Yemek gelir gelmez hemen bir fotoğrafını çek, Instagram’a çak.
Arkadaşlarla fotoğraf çektirdin, onu at at.
Yemek sırasında da sık sık telefonuna bak ki, Instagram’a koyduğun resmin altına gelen yorumları yanıtla.
Yemekle maç aynı ana mı denk geldi, Digiturk uygulamasını aç, arada maça bak.
Hesabı öderken, telefonunu yan çevir, Zubizu’dan indirimini kap.
Dönüş yolunda, Instagram’da bilmem kim canlı yayına başlasın, yanındakilerle “Ayy, pek güzelmiş, hafta sonu buraya da gidelim” geyiği yap.
Eve dön, yatmadan önce Amazon’dan Kindle’ına indirdiğin kitabı oku.
Tüm bunları yap.
Ondan sonra adam senin dijital izine bakıp bilgilerini üçüncü partilere sattı diye sinirlen.
DeleteFacebook hashtagine sığın.
Bizim geyiğini yaptığımız bu izleri tarayarak adamlar “Hayatta olmaz” denilen Trump’ı başkan yapmışlar.
Bu veri akışını bir gün takip eden birinin geçmişinizden geleceğinize, zevklerinizden iş motivasyonunuza, hayatınızdan hayallerinize kadar, ulaşamayacağı bir şey var mı?
Bunların tümünü rızamızla verip...
Sonra kızmaya hakkımız var mı?
Bu olay dünyada veri gizliliği konusunda büyük bir uyanış yaratıyor, haberimiz ola. Verimize sahip çıkalım.
Öyle laf olsun diye değil yazdıklarım.
Biz de uyanalım diye yani...
Uyanmazsak neler olabileceğini öngörmek için yani..
Bir nevi Faladdin gibi yani...
NOT: Yazı, Faladdin, diyet programı ve yoga hariç, yazarın telefonundaki uygulamalara bakılarak yazılmıştır.