Dijital ikiz ve şehircilik
Kervan yolda mı düzülür?
Planlama dersine şöyle başlarım: Her şey dünyada iki kez yaratılır. Birincisi, kişinin beyninde; ikincisi, gerçek hayatta. Kişinin beyninde yaratılana, plan denir. Yani bir işe başlamadan önce iyice düşünür taşınır, öyle harekete geçersiniz. Yapacağınız işi beyninizde yaratırken bu işe etki edecek tüm faktörleri de göz önüne alırsınız. Bir işi yapmadan önce ne kadar ayrıntılı düşünürseniz, o işte o kadar rahat edersiniz. Başka bir deyişle, “Kervan yolda düzülür” sözüne aldırmadan, yola çıkmadan önce iyi düşünüp taşınmalı ve hazırlığınızı ona göre yapmalısınız.
Dijital ikiz
Çıkılacak yol uzun, yapılacak iş yüksek maliyetli ise, planlamanın daha ciddi yapılması gerekir. Örneğin, üretim işinde her faktör ve bunun sisteme etkileri göz önüne alınmalı ve uygulaması ona göre yapılmalıdır. Şimdi bu işi bilgisayar, hatta bir üst modeli (!), yapay zekâ aracılığı ile yapıyorlar. Üretim sisteminin bilgisayarda bir eş modeli oluşturuluyor. Buna dijital ikiz (Digital twin) deniyor. Üretim sistemine bir şey eklenecekse, yeni bir üretime geçilecekse bunu önce reel sistemin ikizinde deniyorlar. Bu durumda sıfır hata ile işlem yapmak mümkün oluyor.
The Economist dergisinin 13 Temmuz 2017 tarihli sayısında Siemens’in Almanya’daki bilgisayar kontrollü sistemler üreten bir fabrikasından söz ediliyordu. Yılda 15 milyon sistem üretiliyormuş. Fabrika üretime 1989 yılında başlamış ve geçen süre içinde üretimini 10 kat artırmış; ne binalara eklemeler olmuş, ne de üç vardiya çalışan bin 200 işçi sayısında büyük bir değişiklik. Burada üretim sisteminin bir “dijital ikizi” varmış. Fabrikada ve üretimde yapılacak her tür değişim önce bu dijital ikizde denenip mükemmel hâle gelince, fiziksel ikiz eşinde hayata geçiriliyormuş. Hata oranı, binden fazla çeşit ürün için, nerdeyse sıfır imiş.
Şehircilikte dijital ikiz
İstanbul’da son yaşanan sel felaketi beni düşünmeye yöneltti. Acaba şehrin de bir dijital ikizi yapılamaz mı? Örneğin, yeni binalara ruhsat vermeden, bu binaların şehrin sistemine ne yük getireceği bu ikizde denenebilirdi. Yeşil alanlar yok edilip ağaçlar kesilmek istendiğinde dijital ikiz, Hazreti Nuh hesabından “Bana güvenmeyin; bir daha gelmeyeceğim yeryüzüne” diye twit yollayabilirdi. Meydanlar betonla kaplanmaya çalışıldığında dijital ikiz “Burayı havuz mu yapacaksınız?” diye sorabilirdi. Deniz kıyısındaki düzenlemelerde dijital ikizden şöyle bir su sesi gelebilirdi: “İnsaf yahu, deniz şurası. Bırakın bari doğrudan denize akayım,” Duvarlara, bayırlara ekilen çiçekler utanır, dijital ikizden ses verirdi “Kel başa şimşir tarak gibiyiz; önce alt-yapı.”
Sonuç
Şehircilik ciddi iştir. Hele İstanbul gibi tarihi bir şehirde daha da ciddi bir iştir. Onun için böyle bir şehirde her değişimi yaparken her şeyi hesaba katarak, bilim, teknoloji ve estetiğin ışığında düşünerek hareket etmek gerekir. Sadece “Aklımda rant, fikrimde rant” mantığı ile hareket edilirse ortada rant yaratacak şehir de kalmaz.