Dijital hizmet vergisi ve stopaj tutarlarının mahsubu sorunu

Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ
Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ [email protected]

Daha önce dijital ekonominin vergilendirilmesine yönelik tartışmaları ele almıştım. Konunun tartışılması gereken çok yönü var. Bu tartışma başlıklarına yeni gelişmelerle devam ediyoruz.

AB’de durum

26 Ağustos 2022’de, Avrupa Parlamentosu’nun Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi Birinci Sütunun uygulanmasında ilerleme olmaması veya Sütun Bir’i uygulayan Çok Taraflı Sözleşme’nin çoğunluk sayıda ülke tarafından 31 Aralık 2025’e kadar onaylanmaması durumunda Avrupa Birliği’nde dijital vergi getirilmesini öneren bir Görüş Taslağı yayınlamıştı.

Söz konusu dijital vergi, AB’nin gelir kaynaklarını artırmak için düşünülen yeni kaynaklardan biriydi ancak AB’nde İkinci Sütun uygulamasına öncelik vermek için askıya alınmıştı.

17 Nisan 2023’te Avrupa Parlamentosu Bütçe Komitesi (BUDG Komitesi), Avrupa Birliği’nde bütçe gelir politikasında reform yapılması ve finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi çağrısında hazırlanan raporu kabul etti.

Buna göre, 2023 yılı sonuna kadar OECD düzeyinde Çok Taraflı Sözleşmeye yönelik net bir ilerleme olmaması durumunda tek taraflı dijital vergi veya benzeri bir önlem için düzenleme yapılması gereğini belirtti.

OECD gelişmeleri

Uluslararası toplumun, dijital ekonominin vergilendirilmesinde iki sütunlu çözüm üzerinde anlaşmaya varmasını takiben her iki sütunun da uygulanmasına yönelik ilerleme devam ediyor. Bununla birlikte, sürecin yavaş işlediğini belirtmek gereklidir.

Birinci Sütun kapsamında hazırlanan “Dijital Hizmet Vergileri (DHV) ve Diğer İlgili Benzer Tedbirlere İlişkin Çok Taraflı Sözleşme Taslağı” 23 Ocak’a 2023 tarihine kadar kamuoyu görüşlerine açıldı.

Taslak, Birinci Sütun’un uluslararası vergi mimarisini istikrara kavuşturma hedefine ulaşmanın ayrılmaz bir parçası olan tüm mevcut dijital hizmet vergilerinin ve diğer ilgili benzer önlemlerin kaldırılmasına ve gelecekteki önlemlerin durdurulmasına ilişkin taahhütleri yansıtmaktadır.

ABD gelişmeleri

22 Kasım 2021’de Türkiye ve ABD, Türkiye’nin DHV ve ABD’nin DHV ile ilgili ticari eylemleri açısından Türkiye ile ABD arasında “Tek Taraflı Tedbir Uzlaşması” hükümlerinin geçerli olacağı konusunda anlaşmışlardır. Buna göre, Türkiye diğer ülkelerle birlikte 21 Ekim Ortak Uzlaşı Bildirisi’ne dahil edilmiştir.

Bu kapsamda, uzlaşı beyanı ile tanımlanan ara dönemde  (1 Ocak 2022’den başlayarak Birinci Sütun’un yürürlüğe girmesine veya 31 Aralık 2023’e kadar olan dönem) tahakkuk eden vergilerin; Birinci sütün kapsamında ödenmesi gerektiği tespit edilen vergiyi aşan kısmı Birinci Sütun kapsamında hesaplanan kurumlar vergisi yükümlülüğü tutarından mahsup edilecektir.

Mahsup işleminden sonra, Mahsup Edilebilir Tutarın varlığı halinde bu tutar sonraki dönemlere herhangi bir sınırlama olmaksızın devredilecektir. Uzlaşı bildirisi, ABD merkezli çok uluslu şirketler açısından geçerli olup ABD merkezli olmayan çok uluslu şirketler için geçerli olmayacaktır.

ABD Ticaret Temsilciliği, 1 Mart 2023’te yayınladığı raporunda (2023 Ticaret Politikası Gündemi ve 2022 Yıllık Raporu) Hazine Bakanlığı ile koordineli olarak, Birinci Sütun kapsamında öngörüldüğü üzere ortak uzlaşı kapsamındaki ülkelerin dijital hizmet vergisinin kaldırılmasına ilişkin uygulamalarının ve geçiş yaklaşımının izlenilmeye devam edildiği belirtildi.

Bu kapsamda, Türkiye’nin %7.5 oranında aldığı DHV ve tahsil ettiği % 15 stopajı iade edip etmeyeceği önümüzdeki süreçte önemli tartışma başlığı olacak.

Türkiye yaklaşımı

Dijital ekonominin vergilendirilmesi konusunda Türkiye, üçlü bir yaklaşım sergilemiştir. Bu kapsamda hem stopaj hem KDV-3 yükümlülüğü getirilmiş ayrıca DHV ihdas edilmiştir. Türkiye’nin vergileme hakkı tartışmasız olmakla birlikte, aynı tür faaliyetlerin vergilendirilmesine yönelik bu yaklaşıma soru işareti koymak gereklidir.

Diğer düzenlemelerle birlikte, özellikle, Danıştay’ın internet sitelerinin iş yeri oluşturacağına ilişkin son içtihadı sonrası KDV-3 sorumluluğu oldukça tartışmalıdır.

Kanun değişikliğini takiben Tebliğ’de yapılan değişiklikle Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, aynı zamanda KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanların, bu hizmetlere ilişkin hesapladıkları katma değer vergisini beyan etmeleri öngörülmüştür. Danıştay kararı sonrası, eğer bu işletmelerin TR’de iş yeri var olduğu kabul edilecekse KDV-3 neden var sorusunu da sormak gereklidir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar