Dijital dönüşüm için çıraklar ustalara mentörlük yapacak
Sürdürülebilirliği krizlerden bağımsız olarak gündeminin birinci maddesinde tutmaya devam eden şirketler, geleceğe yatırım yapmaktan geri durmuyor. Şu sıralar yapılan araştırmalar ise geleceğe yatırımın, dijital dünyaya ayak uyduracak sistemler geliştirmekten geçtiğini gösteriyor. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi şirketlerin de dijital hayatı yakalama yöntemleri farklı. Örneğin global sigorta şirketlerinden Mapfre, dijital planlarını yapmadan önce bir öz karne çıkarmaya yoluna gitmiş. Mapfre Vakfı'nın projelerinde de bu dönüşümün sinyalleri alınıyor. Yani sadece şirketler değil vakıfl ar da bu dönüşümü yakalamanın peşinde.
Türkiye, Mapfre Sigorta’nın Avrupa’da önem verdiği ülkelerden biri. Yüksek genç nüfusun oranı, dijital dönüşümde Türkiye’yi programın önemli bir parçası haline getiriyor. Mapfre Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü ve Mapfre Vakfı Türkiye Sorumlusu Necla Aksoy, globalde belirlenen hedeflerin hızla Türkiye’de de uygulamaya konulduğunu anlatıyor.
İki yılda 800 bin euroluk yatırım
Necla Aksoy, globalde ilk adımın şirkete bir dijital uyum karnesi çıkarmakla atıldığını vurguluyor. Bunun sonucunda sadece teknolojide değil insan kaynakları ve yönetim biçimlerinde de dijital yaşam biçiminin oturtulması gerektiği sonucuna varan İspanya’daki merkez, adını “Djital Transformasyon” koydukları bir program belirlemiş. İki yılda tamamlanması hedefl enen programın birçok ayağı var. Bunlar içinde en önemli parçayı insan kaynaklarında da dijital kültür ortamının oturtulması oluşturuyor. Aksoy, “IT alanında iyileşmeden dijital uyum olmaz. Türkiye’de IT’deki yetenekler hemen yurtdışına gidiyor. Bu gençleri elimizde tutmak için yeni bir proje başlattık. Bunu 'Dijital meydan okuma'” diye nitelendirdik. 2 yıl sürecek bu proje kapsamında yeni çağın dijital imkanlarını aktarabilecek çalışma ortamları yaratmak istiyoruz. İki yılda 800 bin euroluk yatırım yapacağız” diyor.
30 eğitici yurtdışına gitti
Djital çalışma ortamları yaratmak için de şirkette kuşaklar arası uyum ortamının oturtulmasına öncelik verilmiş. Aksoy planı anlattıkça bunun, bugüne kadar alışılmayan, tersine bir uyum çalışması olduğunu anlıyoruz. Çünkü alışıldığı üzere yeni gelen gençlerin şirkete uyumu değil, mevcut deneyimli yöneticilerin yenilerle birlikte çalışmayı öğrenecekleri bir sistem üzerinde duruluyor. Diyor ki Aksoy, “Deneyimli yöneticileri genç yeteneklerle çalışmaya adapte etmeye çalışıyoruz, çünkü asıl önemli olan işin bu kısmı. Bu nedenle de gençlerden oluşan dijital mentörler belirledik. Yani Y neslini yönetme mentörleri. Bu gençler üst düzey yöneticilere mentörlük yapıyor. Şirkette çalışan gençler ve 30 yaş altı grup. En yaşlı yöneticimiz ise 56 yaşında.”
Şirkette bir dijital kültür ortamı oluşturmayı amaçlayan Mapfre Türkiye, dört ana program oluşturmuş bunun için. Bütün yetkinlikleri tekrar elden geçirdikten sonra da ilk adım iç eğitmenlerin belirlenmesi olmuş. Necla Aksoy, 30’un üzerinde iç eğitmen olduğunu, bu kişileri de yurtdışına gönderdiklerini ifade ediyor. “Zaten program da İspanya’da tasarlandı. Şimdi iç eğitmenler öğrendiklerini şirketteki çalışanlara aktarıyorlar. Şu anda hazırlıkları sürüyor. 2019’da tam olarak başlayacak. Mapfre kendini bu anlamda sorguladı. Sadece elinizdeki teknik sistemi dijitalleştirmekle olmuyor, insanları da dönüştürmek gerekiyor. Türkiye’de çalışan 800 kişi bu eğitimden geçecek” diye anlatıyor süreci.
Toplum projeleri de dijital kültüre uyumlu olacak
Şirketin girdiği dijital transformasyon süreci elbette Mapfre Vakfı’nın projeleri için de geçerli. “Çünkü toplum dijitalleşince ihtiyaçlar ve algı yaratma yöntemleri de dönüşüyor”diyor Necla Aksoy. Mapfre Vakfı Türkiye Temsilcisi olarak birçok yeni projenin hazırlığında olduklarının altını çizen Aksoy, şu bilgileri veriyor öncelikle: “Vakıf 1975’te kurulmuş. 33 ülkede 830’dan fazla işbirliği gerçekleştirilerek 550 binden fazla çocuk için gıda, 5 milyon genç için temel eğitim sağlayan bir vakıf olarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye odaklandık. Mapfre Sigorta yüzde yüz yabancı sermaye olarak 2009’dan beri Türkiye’de. Aynı anda vakıf da burada aktif hale geldi. Türkiye’de ana konuda farkındalık yaratacak projelere odaklanıyoruz: Kazaları önleme ve yol güvenliği, toplumsal gelişim, sağlık ve teşvikler, sigorta ve sosyal güvenlik ile kültürel yaşam.” Şimdi vakfın dönüşüm sürecine uyumlu yeni bir projesi için Türkiye’de hazırlıklar yapılıyor. Çocukları işin içine dahil eden proje Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte tasarlanmış. “Şehrin Akıllı Çocukları” adındaki projenin odağı, yapay zekanın hayatımızda daha fazla yer alacağı bir dünya. Necla Aksoy, “Düşündük ki böyle bir dünyada trafik kazalarında insan faktörünün etkisi azalacak. O zaman çoçukları daha toplumsal üzerinde düşünmeye, farkındalık yaratmaya yöneltmeliyiz. Sosyal medyada bir platform kurarak çocukları bu alanda çözümler geliştermeye teşvik edeceğiz. Bu algoritmalarla ilerleyen bir model. Önce okullara mentörler gidecek. Öğretmenler de projeye dahil olacağı için öğretmenleri eğiteceğiz. 150 bin euroluk bütçesi var. 2019’da tanıtacağız. Önce İstanbul’da başlayacak ve sonra Anadolu’ya açacağız” diye anlatıyor projeyi.