Dijital demokrasi

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Geçtiğimiz hafta, internet 30 yaşına girdiyse de, bazen hala ergenlik çağındaymış izlenimini veriyor. İnternetin büyük bir gürültü kopardığı kesin ancak yine de toplum için faydalı mı olduğunu yoksa zarar mı verdiğini kestirmek zor. Bu hafta her zamanki mülakat formatımız yerini, baş muhabirimiz ve yazarımız arasında internetin uluslararası ilişkileri nasıl etkilediği ve demokrasiyi destekleyip desteklemediği konusunda bir sohbete bırakıyor.

Adnan R. Khan: Gazeteci olarak kariyerimin ilk günlerinde, yani internetin olmadığı dönemlerde, dünyayı anlamaya çalıştığımı hatırlıyorum. Her şey daha yavaş ve daha düzenli görünüyordu. Dünya daha kolay anlaşılabiliyordu. İnternetin icadından bu yana sanki her şey daha karmaşık bir hal aldı. Gazetecilik açısından bakacak olursak, o kadar yüksek hızlarda çalışır olduk ki gazetecilik adeta hedefi tesadüfen vurma işine dönüştü. Elimizdeki hikayeleri yayınlamak için adete yarışıyoruz ve hata yapıyoruz. Bilahare hatanın düzeltilmesi gerekiyor ama o zamana kadar haber çoktan yayına verilmiş oluyor ve internette hızla yayılıyor.

İlter Turan: Bu gazetecilere özgü bir problem değil. Siyasi liderler de olaylar karşısında, neler olduğunu öğrenmek için yeterli zaman bulamadan derhal tepki vermek zorunda kaldıklarından dolayı benzer sıkıntılarla karşılaşabiliyorlar. Aslında yakın zamanda bunun bir örneğini de yaşadık. Uygur Türklerinin halk ozanı Abdurrehim Heyit'in Çin'de bir hapishanede öldüğüne dair haberlerin ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan konuya ilişkin sert bir açıklama yapıldı ancak sonradan haberin doğru olmadığı, Heyit'in hala hayatta olduğu ortaya çıktı.

Adnan R. Khan: Bu uluslararası ilişkiler açısından oldukça tehlikeli bir durumun varlığına işaret ediyor.

İlter Turan: Aslında, bu olay öngörülemeyen fakat vahim sonuçları olacak siyaset kazalarına neden olabilirdi. Ayrıca, bu tür bir iletişim genellikle yanlış bilgiler yaymak ve algıları belirli bir devletin arzu ettiği şekilde yönlendirmek için de kullanılıyor. Bu nedenle, çok hızlı üretilen haberler hakkında sağlıklı bir şüphecilik dozunun nasıl korunacağını sağlam biçimde öğrenmemiz, aceleye kapılarak daha sonra istenmeyen sonuçlara yol açabilecek değerlendirmeler yapmaktan kaçınmamız gerekir.

Adnan R. Khan: Yine de merak ediyorum: Acaba biz tüm bu yeni teknolojilerin çok tehlikeli olduğunu söyleyen eski kafalı kişiler miyiz? Yoksa durum hep böyle miydi?

İlter Turan: Yeni teknolojilere ihtiyatla yaklaşırken, aslında farkında olmadan onlara direnmediğimizden emin olmalıyız. Ancak, yeni teknolojilerin yalnız ilerleme değil beraberinde bazı sorunları da getirdiğini görmek önemlidir. Bu tür olayların daha önce de başımıza geldiğini, yeniliklerin kendi yaşamlarımızı iyileştirmenin yanısıra istenmeyen bazı sonuçlara yol açtığını görmüş olmamız gerekir. Konunun üzerine sadece teknoloji açısından değil, aynı zamanda toplum ve özellikle de ahlaki değerler üzerindeki etkileri açısından da eğilmeliyiz.

Adnan R. Khan: Sanırım burada internetin insanları nasıl manipüle edebileceği hususundan söz ediyorsunuz.

İlter Turan: Evet. Bu ilk olarak yaygın biçimde ticari uygulamalarda kullanılmaya başlandı fakat şimdi siyasi tercihleri etkilemek için de kullanılıyor. Bu tespit bizi demokrasinin temel varsayımı olan “hür irade sahibi birey” kavramının nasıl etkilendiğini sorgulayacak noktaya getiriyor. Acaba bu tür manipülatif araçlarla, demokratik bir toplumun başarılı biçimde işleyebilmesi için varlığını gerekli gördüğümüz irade özgürlüğü gelecekte geçerliliğini koruyabilecek midir?

Adnan R. Khan: Hükümetler bu soruna ilişkin farklı yaklaşımlar benimsiyorlar. ABD ve Avrupa ülkeleri, internetin açık bir ortamda özgürce gelişmesine ve faaliyet alanındaki kuralları kendisinin düzenlemesine izin verdi, ancak zamanla bu sistemin sorunlu yönleri ortaya çıktı gibi görünüyor. Diğer yanda ise Interneti tamamen kontrol altında tutmak isteyen bir Çin var. Sizce hangi taraf tarihin doğru tarafında yer alacak?

İlter Turan: Çözümün dengeli bir düzenleme gerektirdiğini düşünmeme rağmen, ben açık toplumların tarafındayım. Böyle bir olguya gelişme fırsatı tanımadan, işleyişini düzenlemeye kalkışırsanız, kolayca ilerlemenin de önünü kesebilirsiniz. Buna karşılık, sorunları görmezden gelirseniz, daha sonra topluma tehdit olacak bir dizi diğer temel sorunun ortaya çıkması riskini yaratırsınız. Özel hayatın gizliliği konusunu ele alalım: İnsanların mahremiyetlerini koruyabilmeleri ve yaşamlarının kendilerine ait olduğunu düşündükleri belirli yönlerini başkalarıyla paylaşmamaları önemlidir. Ancak İnternetin ortaya çıkmasıyla birlikte, bu alanda da büyük zorluklar ortaya çıkıyor ve açıkça düzenlemeye ihtiyaç var. Bir yandan özgürlükler arasında denge sağlamak, diğer yandan bazı özgürlükleri korumak için diğer bazılarına kısıtlamalar getirmek mecburiyetindeyiz.

Adnan R. Khan: İlginç olan şu ki Internet paketi içinde hem iyi hem kötüyü barındırıyor. Bireysel özgürlükler var, ayrıca internet bize daha geniş imkanlarla yaşama fırsatı veriyor. Örneğin, ABD siyasetinde internetin genç politikacılar tarafından devlet işlerini halka açmak için nasıl daha sık kullanıldığına şahit oluyoruz. Alexandria Ocasio-Cortez ve onun gibi genç siyasetçiler, Instagram hesaplarından Washington'daki günlük yaşamlarını paylaşıyorlar. Böylece hükümetin özel hayatı da halka açılmış bulunuyor.

İlter Turan: Sanıyorum, şeffaflığın istenilen bir nitelik olduğu konusunda genelde aynı düşünceyi paylaşıyoruz. Ancak ben şeffaflığı, kamu yönetimine ait bilgilere filtresiz ve kontrolsüz bir şekilde erişimden ziyade, kamu politikalarına ait bilgilere erişebilme özgürlüğü ve imkanı olarak yorumluyorum. Tüm tartışmaların halka açık olmasının akıllıca olduğu konusunda ise ikna olmuş değilim. Anında ve sınırsız şeffaflık isteği, zaten yaşamaya başladığımız başka bir olguya yol açıyor: İnsanlar hayatın televizyon sahnesine oynanan bir oyun olduğunu düşünüyor ve gösteriye katılmak istiyorlar. Uzun vadede iyi sonuçlar sağlayacak işler yapmak yerine kısa vadeli tatminler peşine düşüyorlar. Maalesef, tüm güzel şeyler gibi internetin de bir bedeli olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Adnan R. Khan: Bu bedellerden birine değinmek istiyorum. Tüm bu aşırı bilgi ve üretim yüklenmesi nedeniyle dikkat süremin kısaldığını ve işlerimi daha kısa zamanda teslim etme baskısı altına girdiğimi hissediyorum. Bazen "Bu kadar internet yeter. Zaman tünelinde geriye doğru yolculuğa çıkıp, internetin de fişini çekelim" diyorum.

İlter Turan: Bazen ben de bu türden duygular yaşıyorum. İnsanlar interneti ne kadar ve hangi amaçla kullanacakları konusunda kendilerini disipline sokmalı ve internetin kölesi haline gelmemelidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019