DİİB kapsamındaki teslimlerde iadesi gereken KDV tutarında yeni uygulama
Bilindiği üzere; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda öngörülen gümrük rejimleri arasında; anılan kanunun 108. maddesinde yer bulan “Dahilde İşleme Rejimi” de bulunmaktadır.
Halen yürürlükte bulunan ve dünya piyasa fiyatlarından hammadde temin etmek suretiyle ihracatı artırmak, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazandırmak, ihraç pazarlarını geliştirmek ve ihraç ürünlerini çeşitlendirmek amacıyla hazırlanan 17/1/2005 tarihli ve 2005/8391 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Dahilde İşleme Rejimi Kararı” ve bu karara ilişkin olarak Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca çıkartılan tebliğler çerçevesinde, yukarıda belirtilen kanun hükümleri de dikkate alınarak, ihraç edilecek ürünlerin elde edilmesinde kullanılan girdilerin ithalinde alınması gereken vergiler ya ertelenmekte ya da anılan ürünlerin ihracı halinde, daha önce ödenmiş olan vergiler iade edilebilmektedir. Keza, Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) ile yurt içinden de alım yapılabilmektedir. Başka bir deyişle, dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde kullanılan hammadde, yardımcı madde, yarı mamul, mamul, değişmemiş eşya ve ambalaj malzemeleri, ithal edilebileceği gibi, yurt içinden de temin edilebilmektedir.
Dahilde işleme rejiminin uygulamasına hayat veren ve bu uygulamadan yararlanan mükellefl er için en büyük avantaj yaratan şey ise, bu şekilde gerek yurt içinden gerekse yurt dışından temin edilen mallar için, katma değer vergisi ödenmeden alım yapılabilmesidir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun geçici 17’nci maddesinde; “Dahilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin 31/12/2015 tarihine kadar tesliminde Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının (c) bendi hükümlerine göre, bölgeler, sektörler veya mal grupları itibariyle işlem yaptırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasında ihracat süresi olarak anılan bentteki süre yerine bu rejimlerle öngörülen süreler esas alınır. İhracatın şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde zamanında alınmayan vergi, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme dayanılarak 16.04.2001 tarih ve 2001/2325 sayılı Kararname ile herhangi bir sektör sınırlaması olmaksızın, bütün sektörlerde dahilde işleme veya geçici kabul izin belgesi kapsamında ihraç edilecek ürünlerin imalinde kullanılacak maddelerin söz konusu belgelere sahip olan mükellefl ere tesliminde Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-c maddesinde düzenlenen tecil-terkin sistemine göre işlem yapılması Bakanlar Kurulu’nca uygun bulunmuş ve bu düzenlemelere ilişkin olarak Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan 83, 95 ve 98 Seri No.lu KDV genel tebliğlerinde yapılan açıklamalar çerçevesinde uygulama yapılagelmiştir.
Sahibi oldukları dahilde işleme veya geçici kabul izin belgesinde yer alan malların alımlarında tecil-terkin sistemi kapsamında işlem yapılmasını isteyen mükellefl er, geçici kabul veya dahilde işleme izin belgelerini satıcılara ibraz ederek, hesaplanan verginin kendilerinden tahsil edilmemesini talep etmekteler ve bu kapsamda işlem yapan satıcılar düzenlenecek faturada toplam bedel üzerinden hesaplanan katma değer vergisini alıcılardan tahsil etmemektedirler. Alıcıdan tahsil edilmeyen bu KDV tutarı satıcı tarafından verilen KDV Beyannamesinde “Hesaplanan KDV” olarak beyan edilmektedir. Şayet anılan dönemde “Ödenecek KDV” çıkarsa, ödenecek KDV’nin bu işlemden doğan hesaplanan kdv kadar olan kısmı vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunmaktadır. Söz konusu malların süresinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olunmaktadır. Anılan dönemde mükellefin “indirilecek KDV” tutarının daha yüksek olması nedeniyle “ödenecek KDV” çıkmaması durumunda ise, bu işlem nedeniyle satıcıdan tahsil edilmemiş olan kdv tutarı mükellefe iade edilmektedir. İhracatçılara mal teslim eden imalatçıların terkin ve iade işlemleri ihracatın gerçekleşmesinden sonra yapılmaktadır.
DİİB'li mükellefin ihraç kaydıyla tesliminde iade edilecek KDV
İşlenmiş malın bizzat alıcı tarafından ihracı şart olmayıp, aracı ihracatçı vasıtasıyla ihracı halinde de bu uygulamadan yararlanmak mümkündür. Başka bir deyişle; DİİB sahibi mükellefl er, 3065 sayılı Kanun’un geçici 17’nci maddesi kapsamında temin ettikleri malzemeleri kullanarak ürettikleri malları Kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında ihraç kayıtlı teslime konu edebilirler. Keza, DİİB sahibi mükellefl erin, 3065 sayılı Kanun’un geçici 17’nci maddesi kapsamında temin ettiği malları kullanarak ürettiği malların DİİB sahibi alıcılara 3065 sayılı Kanun’un geçici 17’nci maddesi kapsamında teslimi de mümkündür.
Bu durumda da tecil, terkin veya iade işlemleri yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde yapılmakta iken, KDV Uygulama Genel Tebliği’nde, iade edilecek KDV tutarında sınırlama getiren düzenleme yapılmıştır. Anılan tebliğin II-A/9.1 ve IV-A1.5 bölümlerinde sırasıyla, aşağıdaki açıklamalar yer almıştır:
“Öte yandan, 3065 sayılı Kanun’un geçici 17’nci maddesi kapsamında teslimde bulunan DİİB sahibi mükellefin iadesini talep edeceği KDV tutarı, ihraç kaydıyla teslim nedeniyle hesaplayıp tahsil etmediği KDV tutarından, bu malların üretimi için 3065 sayılı Kanun’un geçici 17’nci maddesi kapsamında temin ettiği mallar nedeniyle ödemediği KDV tutarı düşüldükten sonra kalan tutardan fazla olamaz.”
“DİİB kapsamında KDV ödemeksizin satın aldığı girdileri kullanarak ürettiği malı 3065 sayılı Kanun’un (11/1-c) maddesi kapsamında ihraç kayıtlı olarak teslim eden bir mükellefin iade alacağı KDV tutarı, ihraç kayıtlı teslim nedeniyle hesaplayıp tahsil etmediği KDV tutarından, bu ürün için DİİB kapsamında aldığı girdiler nedeniyle ödemediği KDV tutarı düşüldükten sonra kalan tutardan fazla olamaz.”
Yukarıdaki düzenlemelerde, kanımızca, yasanın lafzına, amacına ve mantığa uymayan bir sınırlama getirilmekte ve bu işlemlerde “yüklenilen vergi” esas alınarak iade tutarının belirleneceği öngörülmektedir. Halbuki, gerek kanunun (11/1-c) maddesi gerekse geçici 17’nci maddesi kapsamında yapılan teslimlerde, satıcının fatura üzerinde gösterdiği ve beyannamesinde de “hesaplanan kdv” olarak beyan ettiği halde “alıcıdan tahsil etmemiş olduğu kdv tutarı” iadeye esas alınmak durumundadır. Yüklenilen KDV tutarının iadeye esas alınması, ancak satıcının yaptığı teslimlerin istisnaya tabi olması, başka bir deyişle bu teslimleri üzerinden KDV hesaplamaması ve beyannamesinde de hesaplanan KDV beyan etmemesi ya da yasanın öngördüğü zorunluluklar nedeniyle indirimli orana tabi teslimde bulunması nedeniyle yüklenilen KDV tutarlarının alıcıdan tahsil ettiği KDV tutarlarından daha fazla olduğu durumlar için söz konusu olabilir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun uygulamaya girdiği ilk yıllarda, “ihraç kayıtlı teslimlerde iade edilmesi gereken KDV” konusunda benzer bir hatalı uygulama yapılmış ve bu işlemlerde “yüklenilen vergi” iadeye esas alınmıştır. Ancak bu uygulamanın yanlışlığı kısa sürede fark edilmiş ve bu yanıştan dönülerek, “hesaplanan ve beyan edilen fakat alıcıdan tahsil edilmemiş olan kdv” iadeye esas alınmıştır. Nitekim, bu uygulama, yukarıda belirtilen durum dışında kalan diğer ihraç kayıtlı teslimlerde KDV Uygulama Genel Tebliği’nde de benimsenmiştir ve uygulanmaya bu şekilde devam edilmektedir.
Halen Maliye Bakanlığının KDV Uygulama Genel Tebliği’nde belirtilen düzenlemelerle ilgili bazı düzeltmeleri içeren tebliğ taslağı çalışması bulunmakta olup, bu çalışmalar kapsamında bu hususun da tekrar gözden geçirilmesi ve düzeltilmesinin gerekli olduğu kanısındayız.