Diasporaların gücü ve büyüsü...

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

Cumartesi günü Dünya Türk Girişimciler Kurultayı'ndaydım…

Lütfi Kırdar'daki buluşma oldukça etkileyiciydi...

Başbakan'ın ve 8 bakanın katılması buluşmayı iyice hareketlendirdi…

Kurultayda "diaspora" kavramına vurgu yoğundu…

Baktım, kurultayda elden ele dolaşan Küresel'in kurultaya yönelik özel sayısının kapağında da aynı konu var…

Başlık; "Diasporanın Gücü"…

+++

Yurtdışında yaşayan Türk göçmen sayısı 4 milyon 261 bin…

Bu kitlenin Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmek hedefleniyor…

Ve ortak hedefler doğrultusunda hareket etmelerini sağlamak…

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, kısa adıyla DEİK, bu amaçla bir yol haritası oluşturdu…

Bu yol haritası oluşturulurken, dünyadaki çeşitli diasporalar da incelendi…

Çalışmalar bir rapor haline getirildi…

Ve Başbakan Erdoğan'a sunuldu…

+++

Çalışma, "Türkiye'nin diaspora için yapabileceklerini" ve "Diasporanın anavatan için yapabilecekleri"ni iki ayrı başlıkta inceliyor…

Gündeme getirilen projeler arasında, "Diaspora bonoları"nın çıkarılması, Türkiye'ye yatırım yapacak Türk diasporasına "yatırım teşviği" sunulması gibi somut öneriler de var…

Ancak raporda yer alan kimi ifadeler biraz fazla duygu yüklü…

Sanki "aslanım, kaplanım" yaklaşımına vurgunun dozu yine kaçmış…

Belki dünyanın dört bir yanından 2200 Türk girişimcisinin katıldığı belirtilen böyle bir kurultayın  parçası olan bir çalışmada duygusallıktan tamamen uzak durmak zor…

Hatta gerekli de değil…

Ancak, diasporanın önemini ve işlevini de ağırlıklı olarak dünyadaki Türk girişimcilerin birbirleriyle ilişkisi üzerinden tarif etmek de yetersiz kalabilir…

+++

Diaspora kavramı tüm dünyada ilgi çekiyor…

Dünyaca ünlü The Economist'in son sayısının kapağında da aynı konu yer alıyor…

"Diasporaların büyüsü" diye başlık atmış dergi…

Hemen alt başlığında ise başlığı tamamlamak üzere; "Göçmenler arasındaki iş ağları nasıl dünyayı yeniden şekillendiriyor" ifadesi kullanılıyor…

The Economist'e göre, konu son derece önemli:

"Göçmen topluluklar dünya ekonomisinde enden görülen parlak kıvılcımlar…"

Ve "zengin ülkelerin kapıları onlara açık olmalı…"

+++

Gelin bir katkı olacağı umuduyla,

Sıcağı sıcağına…

The Economist'in kapağında yer alan önemli noktaları paylaşayım…

Dergi, bir gerçeğe dikkat çekerek başlıyor incelemesine:

" Göçmen olmanın zor olduğu bir dönem…

 Avrupa'da göçmen karşıtı partiler güçleniyor.

ABD'de ise Başkan Obama söz verdiği göçmen reformunu yapamadı…

Göçmenliğe karşı bu liberal olmayan yönelim şaşırtıcı değil.

Çevrimsel ekonomik krizle birlikte zengin ülkelere yönelik nüfus baskısından kaynaklanıyor.

Kapılarını yabancılara kapatmayı değerlendiren hükümetler, diasporaların artan ekonomik önemini ve bir ülkenin ekonomisine yapabilecekleri katkıyı göz önünde bulundurmaları gerek.

İskoçlar, Yahudiler ve diğer birçok diaspora toplulukları her zaman etkili bir ekonomik güç oldular…

Ancak günümüz ulaşımının ucuz ve kolay olması bu toplulukların sayısını hızla artırıyor.

+++

Aktarmaya devam edelim:

Dünyada ilk kuşak göçmenlerin sayısı 215 milyon…

Yani, dünya nüfusunun yüzde 3'ü…

Bir araya gelselerdi Brezilya'dan biraz büyük bir ulus oluştururlardı.

Çin dışında yaşayan Çinli nüfusu Fransa'da yaşayan Fransızların sayısında fazla…

22 milyon Hindistanlı bütün dünyaya yayılmış durumda…

Batı Afrika'da Lübnanlılar…

Brezilya'da Japonlar…

Arjantin Patagonya'da Gallerliler gibi küçük etnik gruplar dünyanın beklenmedik yerlerinde her zaman vardı…

Ama artık Çin'de Batı Afrikalıları da görmeye başladık!

+++

Akrabalık ve ortak dil sınır ötesi ticareti kolaylaştırıyor…

Bilgi akışını hızlandırıyor…

Akrabalık güveni güçlendiriyor…

Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu gelişmekte olan ülkelerde güven özellikle çok önemli.

Ayrıca yerelin bilgisi de çok önemli.

Bu nedenle Çin'e gelen doğrudan yabancı yatırımın önemli bir bölümü doğrudan Çin diasporasından geçiyor.

Modern iletişim bu göçmen ağlarını daha da güçlü bir iş yapma aracı haline getiriyor.

+++

Diasporalar, fikirlerin yayılmasına destek oluyor...

Gelişen dünyanın parlak beyinlerinin önemli bir bölümü Batı'daki üniversitelerde eğitiliyor…

Giderek artan sayıda Batı eğitimi almış kişiler memleketlerine dönüyor…

Hem bilgi hem de edindikleri ilişkiler ağını da birlikte götürüyorlar.

Sözgelimi Bangalor'daki bir Hindistanlı bilgisayar mühendisi, Silikon Vadisi'ndeki Hindistanlılarla iletişim içinde…

Ya da örneğin, Çin'deki telekomünikasyon sektörü, "deniz kaplumbağaları" adı verilen, yurtdışında yaşamış ama memleketlerine dönmüş Çinlilerin egemenliğinde...

+++

Diasporalar para da yayıyor…

Zengin ülkelerdeki göçmenler, ailelerine para göndermekle kalmıyor, göçmen oldukları ülkelerin şirketlerine, kendi memleketlerinde faaliyet göstermelerine yardımcı oluyor…

Harvard Business School'un bir araştırmasına göre, birçok Çinli istihdam eden şirketler için, Çin'de yerel bir ortak bulmadan yatırım yapmanın daha kolay olduğunu gösteriyor… 

+++

Ancak ne var ki, The Economist'in tespitine göre, bu argümanlar, zengin ülkelerdeki göçmenlere karşı düşmanlığı pek yumuşatmıyor…

Düşmanlık iki iddiaya dayanıyor…

Aslına bakarsanız, aynı anda geçerli olamayacak iki iddiaya:

Birinci iddia göre, "Çok fazla göçmen sosyal yardım alıyor. Bu nedenle kamunun parası çarçur oluyor" şeklinde özetlenebilecek klasik iddia…

Onun hemen yanı sıra öne sürülen ama gerçekte birinci iddiayı yalanlayan ikinci iddia ise şu:

"Daha az ücretle çalışmaya gönüllü oldukları için, göçmenler en düşük ücretli kesimin ücretleri üzerinde baskı oluşturuyorlar…"

+++

İki iddia da sorgulanmaya muhtaç…

The Economist'e göre, ilk iddia genellikle doğru değil...

Sözgelimi Britanya'da göçmenler, yerli vatandaşlardan daha az sosyal yardım alıyor.

Bazı araştırmalar, göçmenlerin, kalifiye olmayan yerel işçi ücretlerini baskıladığını ortaya koyuyor. Ama başka araştırmalar bunun küçük olduğunu ya da hiç olmadığını savunuyor.

Göçün toplam büyümedeki etkisini hesaplamak mümkün değil.

Ama etkinin olumlu olduğuna inanmak için nedenler var:

Göçmenler genellikle çok çalışkan ve yenilikçi…

Bu verimlilikleri de şirket sayısını artırıyor.

Duke Üniversitesi'nin bir araştırmasına göre, göçmenlerin ABD nüfusunun sekizde birini oluşturduğu dönemde, ülkenin teknoloji ve mühendislik firmalarının dörtte birini onlar kurdu…

The Economist'in bu tespitini, Almanya'ya göçün 50'inci yılına girdiğimiz bu yıl itibariyle, Almanya'da 60 bin Türk firmasının olduğu ve bunların +++ kişiye istihdam sağladığı olgusuyla da desteklemek mümkün…

+++

Ayrıca diasporalar Batı ile gelişen piyasalar arasında da köprü oluşturuyor…

Zengin ülkeleri hızlı büyüyen ekonomilere bağlıyor...

The Economist, "dolayısıyla zengin ülkeler gevşek göçmenlik politikalarından yarar göreceklerdir" diyor…

Dergiye göre, yoksul ülkelerin "beyin göçü" nedeniyle olumsuz etkilendiği iddiası da abartılı… Yurtdışında çalışma isteği insanların daha değerli beceriler edinmesine yol açıyor.

Ayrıca bu insanların hepsi de göç etmiyor…

Kalifiye göçmen işçiler memleketlerine para gönderiyor, çoğu zamanda dönüp iş kuruyorlar…

Yine akademik bir çalışmaya göre, üniversite mezunlarının yüzde 20'sinden fazlasını kaybetmediği sürece, "beyin göçü" yoksul ülkeleri zenginleştiriyor…

+++

The Economist, "Yurtdışında eğitim görmüş Hindistanlıların, 1990 başlarında ekonomik reformlarda etkili olduklarına" dikkat çekiyor ve hatırlatıyor:

"Bugünkü Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, Oxford ve Cambridge'de okudu…"

Çin'de farklılıklara rağmen, benzer sonuçlar var…

Çoğu geçen 10 yılda olmak üzere 500 bin Çinli yurtdışında okuyup ülkelerine döndü…

"Think-tank" olarak adlandırılan düşünce kuruluşlarında bu Çinlilerin ağırlıkları var…

Ki bu kuruluşların çoğu hükümetin danışmanı konumunda…

Ve belki de ilginç sayılabilecek bir gelişme olarak yurtdışında okuyan Çinli gençler, Komünist Parti'de yükseliyor…

Brooking Enstitüsü'nden Çeng Li'nin tahminine göre, bu kişiler gelecek yıl Merkez Komite'nin yüzde 15-17'sini oluşturacak…

2002'de oran ise yüzde 6'ydı…

İlginç ve üzerinde daha fazla durulması gereken bir konu değil mi?

Dünya Türk işadamları kaçıncı kez toplanıyor?

Dünya Türk Girişimciler Kurultayı ile ilgili bu köşeden peş peşe iki yazı yazdım.

Diaspora konusunu önemsediğim için…

Bu konuda geç bile kalmış olduğumuzu belirttim…

Yapılan kurultayın henüz ikinci olduğuna dikkat çektim…

Bununla ilgili olarak bir eleştiri aldım…

Türk Dışticaret Vakfı ve Dünya Türk İşadamları Vakfı'ndan…

DÜTİV kısa adıyla anılan bu vakfın sayın başkanı Ertuğrul Önen bir yazı göndermiş…

Özetle diyor ki;

Türk iş dünyasını buluşturmayı hedefleyen bu toplantıların ikincisinin yapıldığını söylemek haksızlıktır.

Haksızlıktır, çünkü bu organizasyon daha önce birçok kez yapılmıştır…

Sayın Önen'in ifadesi şöyle: 

"Vakıflarımızın öncülüğünde 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel'in ve Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde ve merhum Sakıp Sabancı ile TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun başkanlıklarında, ilki 1996'da olmak üzere daha önce altı kez yapılmış" olduğunu hatırlatıyor…

Ve ekliyor:

"Vakıflarımızın, daha etkin ve amaca daha kısa sürede götürecek organizasyonlar yapabileceği düşüncesiyle gönüllü olarak TOBB'ne devrettiği bu organizasyonların ikincinin yapıldığını söylemek, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı gibi, ahde vefaya ve kadirşinaslığa da uyan bir söylem olmayacaktır. "

Buna göre, geçen hafta toplanan kurultaya ikinci değil…

"Dünya Türk Girişimcileri 8. Kurultayı" demek gerekiyor!

Niyetimiz ne ahde vefaya karşı gelmek…

Ne de kadirşinaslığa ihanet etmek…

Emeğe de saygımız sonsuz…

Ertuğrul Önen'in, "kuruluşlar, oluşumlar geçmişleriyle büyürler ve geçmişlerinden güç alırlar" tespitine de katılıyorum…

Benim kurultay için "ikinci" ifadesini kullanmamın tek nedeni…

TOBB'un ve DEİK'in web sitelerinde…

Ajanslarda…

Uzatmaya gerek yok…

Konuyla ilgili her yerde…

Yapılan duyurularda kurultayın ikincisinin düzenlendiğinin ifade edilmesi…

Yani düzeltmeye ihtiyaç varsa, o düzeltmenin kaynağından yapılması gerekiyor…

Umarım hassasiyete yol açtığı anlaşılan sorun her ne ise kısa sürede çözülür…

Çünkü konunun gereksiz tartışmalara malzeme olması hepimizi üzer…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar