Dezenflasyonun yan etkileri ölümcül değil peki ya dezenformasyon?
Geçtiğimiz hafta Bakan Mehmet Şimşek’in istifa ettiği yönündeki dezenformasyon, öncelikli olarak ülke ekonomisinin istikrarını zedelemek için ortaya atılmış bir nifaktır diyebilirim.
Kitlelerin davranışlarını anlık bilgilerle manipüle etme yetisine sahip olduğu için çağımızın vebası diyebiliriz dezenformasyon için. Geleneksel medyada haberciliğin en önemli ilkelerinden biri teyit etme zorunluluğudur. Günümüzde ise, sosyal medyayla bir anda servis edilebilen ve kural tanımaz haberler zinciri bir iftira kampanyasına bile dönüşebiliyor maalesef.
Bu tip bir dezenformasyon, sosyal medyadaki algoritmaların da desteğiyle günümüzde ülkelerin yönetimini bile tehdit edebiliyor. Ülkemizde de iç ya da dış ekonomik gelişmelere bağlı olarak döviz kurları üzerinde ya da her piyasada olduğu gibi hisse manipülasyonuyla kendini sık sık göstermekte olan sosyal medya dezenformasyonu; 3 gün önce T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek’in istifa ettiği iddiasıyla baş gösterdi.
SPK işlem başlattı
Bu dezenformasyon borsa başta olmak üzere döviz kuru üzerinde de negatif bir baskı yarattı. Gerek döviz kuru gerekse de borsa üzerindeki eğilimin çıkış noktası sadece bu asılsız iddia olmamakla beraber, yine sosyal medya özelinde verilen tepkiler ve konunun oradan da geleneksel medyaya sirayet etmesiyle olumsuz bir eğilim başlatma olasılığı da yükselmiş oldu. Dolayısıyla, önce DMM, ardından ise Bakan Şimşek asılsız olan bu iddiaları sosyal medya paylaşımıyla yalanlanmak durumunda kaldı.
Hafta sonunda ise SPK tarafından “Kurulumuzca; olağandışı fiyat ve miktar hareketlerine neden olan maksatlı ve yanıltıcı haberleri yapanlar ile bu haberleri yayanlara ilişkin gerekli hukuki işlem/incelemeler derhal başlatılmıştır” ifadesi ile 6362 sayılı SPK yasası gereğince işlem başlatıldığına dair bir basın duyurusu yapıldı.
Sosyal medyanın etkisi tartışılmaz durumda
Sosyal medya, artık günümüzün vazgeçilmezi haline geldi. Örnek vermem gerekirse ABD’deki kongre baskını, yakın zamanda Venezuella’daki seçimler, Avrupa’da son birkaç yıldır görülen halk ayaklanmaları, darbeler; hatta Rusya-Ukrayna Savaşı ve elbette Gazze’de katledilen pek çok masumun sesini sosyal medya yoluyla duyurabiliyoruz.
Bu tarz iletişim kanalları Filistin meselesinde olduğu gibi sivil örgütleri harekete geçirmesi noktasında olumlu bir mekanizma olduğu gibi terör başta olmak üzere önemli düzeyde iç ve dış karışıklıkların yaratılması noktasında olumsuz bir mekanizmaya da dönüşebiliyor.
Amaç istikrarı zedelemek
Konumuz özeline geçecek olursam; geçtiğimiz hafta Bakan Şimşek’in istifa ettiği yönündeki dezenformasyon, öncelikli olarak ülke ekonomisinin istikrarını zedelemek için ortaya atılmış bir nifaktır diyebilirim.
Sayın Mehmet Şimşek de 23.08.2024 saat 21:21’de tam da bu nedenle şahsi X hesabından da tweet atma gereği duymuş ve “Anlaşılan yapılan resmi açıklamalar yetmemiş, bir de buradan yazayım! İstifa etmedim. Dolaşıma koyulan senaryolar doğru değildir” diyerek detaylı açıklamalar da bulunduğu tweetini “Uydurma hikayelerle ekonomimizin ve piyasalarımızın etkilenmesine asla izin vermeyiz. Yalanlamamıza rağmen hala bu söylentileri çıkartanlar ve yayanlar iyi niyetli olamaz. Lüften aldanmayın” yazarak tamamlamıştır.
Hangi ülkede olursa olsun stratejik görevdeki bir yöneticinin istifası, belirsizlik anlamına gelmekte olup, bu hoşa gitmeyen ve piyasaların da hiç sevmediği bir durumdur. Ancak konu ülkemiz ve ekonomi olunca bunun anlamı belirsizliğin de ötesine geçebiliyor.
Nedenlerine gelecek olursam;
-Oldukça kritik bir dezenflasyon programı yürütülüyor.
-Politikanın başarıya ulaşması için her şeyden önce istikrara gerek var.
-Ülkemizde son yıllarda ekonomi politikası ve yönetiminde sıklıkla değişiklik yapılmasının beraberinde getirdiği bir güven sorunu oluştu.
-Son bir yıldır uygulanan politikalarla bu her ne kadar rayına oturmuş gözükse de şu noktada meydana gelecek kritik bir yönetim değişikliği bugüne kadar elde edilen pozitif gelişmeleri ortadan kaldırarak, çok daha negatif bir alana sürükleyebilir.
Tüm bu faktörler ülkemiz ekonomisindeki kırılganlığın maalesef halen mevcut olduğunun da bir göstergesidir.
Haber alma ve yaymada ilkelere dikkat edilmeli
Ülkece çok zorlu bir ekonomik süreçten geçtiğimizi ve bu aşamada hemen hemen her ekonomik paydaşın bu zorluktan payını ziyadesiyle aldığını hatırlatarak bu yönde bir dezenformasyona tenezzül edilmesinin ne denli yanlış olduğunu vurgulamak isterim.
Haber alma ve yayma özgürlüğünü ne denli ilkeli bir biçimde kullanırsak, o denli özgürleşmiş de oluruz.
İnancım odur ki; ekonomi kabinesinin verdiği mücadeleye ek olarak eğer her kesim kendine düşeni yapar ise biz de yeniden güneşli günlere kavuşabiliriz.