Dezenflasyonun yan etkileri ölümcül değil peki ya dezenformasyon?

Burcu KÖSEM
Burcu KÖSEM [email protected]

Geçtiğimiz hafta Bakan Mehmet Şimşek’in istifa ettiği yönündeki dezenformasyon, öncelikli olarak ülke ekonomisinin istikrarını zedelemek için ortaya atılmış bir nifaktır diyebilirim.

Kitlelerin davranışlarını an­lık bilgilerle manipüle et­me yetisine sahip olduğu için çağımızın vebası diyebiliriz de­zenformasyon için. Gelenek­sel medyada haberciliğin en önemli ilkelerinden biri teyit etme zorunluluğudur. Günü­müzde ise, sosyal medyayla bir anda servis edilebilen ve kural tanımaz haberler zinciri bir if­tira kampanyasına bile dönüşe­biliyor maalesef.

Bu tip bir dezenformasyon, sosyal medyadaki algoritma­ların da desteğiyle günümüzde ülkelerin yönetimini bile teh­dit edebiliyor. Ülkemizde de iç ya da dış ekonomik gelişme­lere bağlı olarak döviz kurla­rı üzerinde ya da her piyasada olduğu gibi hisse manipülas­yonuyla kendini sık sık göster­mekte olan sosyal medya de­zenformasyonu; 3 gün önce T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek’in istifa ettiği id­diasıyla baş gösterdi.

SPK işlem başlattı

Bu dezenformasyon bor­sa başta olmak üzere döviz ku­ru üzerinde de negatif bir bas­kı yarattı. Gerek döviz kuru gerekse de borsa üzerindeki eğilimin çıkış noktası sadece bu asılsız iddia olmamakla be­raber, yine sosyal medya öze­linde verilen tepkiler ve konu­nun oradan da geleneksel med­yaya sirayet etmesiyle olumsuz bir eğilim başlatma olasılığı da yükselmiş oldu. Dolayısıyla, önce DMM, ardından ise Bakan Şimşek asılsız olan bu iddiaları sosyal medya paylaşımıyla ya­lanlanmak durumunda kaldı.

Hafta sonunda ise SPK tara­fından “Kurulumuzca; olağan­dışı fiyat ve miktar hareketle­rine neden olan maksatlı ve ya­nıltıcı haberleri yapanlar ile bu haberleri yayanlara ilişkin ge­rekli hukuki işlem/incelemeler derhal başlatılmıştır” ifadesi ile 6362 sayılı SPK yasası gere­ğince işlem başlatıldığına dair bir basın duyurusu yapıldı.

Sosyal medyanın etkisi tartışılmaz durumda

Sosyal medya, artık günümü­zün vazgeçilmezi haline gel­di. Örnek vermem gerekirse ABD’deki kongre baskını, ya­kın zamanda Venezuella’daki seçimler, Avrupa’da son bir­kaç yıldır görülen halk ayak­lanmaları, darbeler; hatta Rusya-Ukrayna Savaşı ve elbette Gazze’de katledilen pek çok masumun sesini sosyal medya yoluyla duyu­rabiliyoruz.

Bu tarz iletişim kanalları Filistin meselesinde oldu­ğu gibi sivil örgütleri hare­kete geçirmesi noktasında olumlu bir mekanizma ol­duğu gibi terör başta olmak üzere önemli düzeyde iç ve dış karışıklıkların yaratıl­ması noktasında olumsuz bir mekanizmaya da dönü­şebiliyor.

Amaç istikrarı zedelemek

Konumuz özeline geçe­cek olursam; geçtiğimiz hafta Bakan Şimşek’in is­tifa ettiği yönündeki de­zenformasyon, öncelikli olarak ülke ekonomisinin istikrarını zedelemek için ortaya atılmış bir nifaktır diyebilirim.

Sayın Mehmet Şimşek de 23.08.2024 saat 21:21’de tam da bu nedenle şahsi X hesabından da tweet atma gereği duymuş ve “Anlaşı­lan yapılan resmi açıkla­malar yetmemiş, bir de buradan yazayım! İstifa etmedim. Dolaşıma koyu­lan senaryolar doğru de­ğildir” diyerek detaylı açık­lamalar da bulunduğu twee­tini “Uydurma hikayelerle ekonomimizin ve piyasa­larımızın etkilenmesine asla izin vermeyiz. Yalan­lamamıza rağmen hala bu söylentileri çıkartanlar ve yayanlar iyi niyetli ola­maz. Lüften aldanmayın” yazarak tamamlamıştır.

Hangi ülkede olursa olsun stratejik görevdeki bir yö­neticinin istifası, belirsizlik anlamına gelmekte olup, bu hoşa gitmeyen ve piyasala­rın da hiç sevmediği bir du­rumdur. Ancak konu ülke­miz ve ekonomi olunca bu­nun anlamı belirsizliğin de ötesine geçebiliyor.

Nedenlerine gelecek olursam;

-Oldukça kritik bir de­zenflasyon programı yürü­tülüyor.

-Politikanın başarıya ulaşması için her şeyden ön­ce istikrara gerek var.

-Ülkemizde son yıllarda ekonomi politikası ve yöne­timinde sıklıkla değişiklik yapılmasının beraberinde getirdiği bir güven sorunu oluştu.

-Son bir yıldır uygulanan politikalarla bu her ne kadar rayına oturmuş gözükse de şu noktada meydana gelecek kritik bir yönetim değişikli­ği bugüne kadar elde edilen pozitif gelişmeleri ortadan kaldırarak, çok daha negatif bir alana sürükleyebilir.

Tüm bu faktörler ülkemiz ekonomisindeki kırılganlığın maalesef halen mevcut oldu­ğunun da bir göstergesidir.

Haber alma ve yaymada ilkelere dikkat edilmeli

Ülkece çok zorlu bir eko­nomik süreçten geçtiğimi­zi ve bu aşamada hemen he­men her ekonomik paydaşın bu zorluktan payını ziyade­siyle aldığını hatırlatarak bu yönde bir dezenformasyo­na tenezzül edilmesinin ne denli yanlış olduğunu vur­gulamak isterim.

Haber alma ve yayma özgürlüğünü ne denli il­keli bir biçimde kullanır­sak, o denli özgürleşmiş de oluruz.

İnancım odur ki; eko­nomi kabinesinin verdi­ği mücadeleye ek olarak eğer her kesim kendine düşeni yapar ise biz de ye­niden güneşli günlere ka­vuşabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar