Devrimin Adı: Batarya (3)

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası [email protected]

Batarya konusuyla ilgili serimi­zin son yazısına geldik. Tam ben bu diziyi yazarken Çin’li oto­motiv devi BYD’nin Türkiye’ye ya­pacağı 1 milyar dolarlık doğudan yatırım açıklaması güzel bir tesa­düf oldu.

Önümüzdeki dönemde bu alandaki yatırımları daha faz­la duyacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Şimdiye kadar bu yatı­rımların gelmemiş olmasının fa­turasını da biraz kendimize çıkar­mamız gerekiyor. Yoksa Meksi­ka, Vietnam, Macaristan, Polonya çoktan bu tarz yatırımlardan ne­malanmaya başladılar. Neyse geç olsun güç olmasın diyelim.

Geçen haftaki yazımızı, “Önü­müzdeki hafta batarya üretiminde kullanılan hammaddelerin dünya­daki dağılımı ve önemiyle devam edeceğiz.” cümlesiyle bitirmiştik. Şimdi oradan devam edelim.

Lityum ion bataryaların araç­lardaki kullanım dağılımına bak­tığımızda 2023 yılında NMC(­lithium nickel manganese cobalt oxide) bataryalarının piyasasının %50’sini oluşturduğunu, arkasın­dan %40 payla LFP(lithium iron phosphate) bataryaların geldiğini be en sonda da %7’lik payla NCA(­lithium nickel cobalt aluminum oxide) bataryaların yer aldığını gö­rüyoruz. Ucuzluk ve uzun ömürlü olma gibi avantaj­ları sayesinde LFP batar­yaların son yıllarda yük­selişte olduğu görülüyor.

Bu üç batarya çeşidin­de de ana etmen isimle­rinden de anlaşılacağı gi­bi Lityum. Geçen hafta Bolivya’daki darbe girişi­minin bu elemente olan taleple bağlantılı olabile­ceğinden bahsetmiştik. Batarya­ların üretiminde kullanılan diğer maddelerin de neler olduğu pa­rantez içlerinde yazıyor. Ama ben yine de toplu bir şekilde sırala­yayım. Lityum, nikel, manganez, cobalt, demir, fosfat, alüminyum, grafit…

Madenlerin çıkarılması yetmiyor

Batarya üretiminde kullanılan elementlerin yer altından çıka­rılması yetmiyor. Bu maddelerin batarya hücresi yapımında kul­lanılabilmeleri için bir takım sü­reçlerden geçmeleri gerekiyor. Nasıl ki yer altından çıkan pet­rolü direkt olarak arabalarımı­za koyamıyorsak, benzin haline gelmesi için bir rafineri sürecin­den geçmesi gerekiyorsa burada­ki mantık da aynı. Aşağıdaki gra­fik bu anlamda çok çarpıcı. En üst kısımda ilgili maddelerin maden­ciliğinin hangi ülkelerde yapıldığı gösteriliyor.

Bir altında bu mad­delerin işlenme süreçlerinin ülke dağılımı var. Onun altında batar­ya hücrelerinin alt bileşenlerinin üretim dağılımı ve nihayetinde de bataryaların üretim dağılımı­nı görüyoruz. Daha önceki yazı­lardan hatırlayacaksınız toplam üretimin %83’ü Çin’den geliyor­du. Arkasından da %7 ve %6 payla sırasıyla Avrupa ve ABD geliyor. Avrupa’daki üretimde de başı Po­lonya ve Macaristan’ın çektiğini not edelim.

Grafikte asıl ilginç olan noknok­ta grafit hariç diğer maddelerin madenciliğinde Çin’in dominant olmamasına rağmen maddele­rin işlenmesi aşamalarında çok ön planda olması. Bu aslında biz­de de uzun zamandır konuşulan katma değerli üretime bir örnek. Bu noktada en çarpıcı örnek ko­balt. Demokratik Kongo Cumhu­riyeti toplam kobalt üretiminin %65’ini gerçekleştiriyor. Ama kobaltı ithal edip kullanılabilir hale getiren ülke Çin. Bu alanda toplam kobalt işleme süreçlerin­de %80’e yakın paya sahip. Bunun biraz zıddı bir örnek nikel-Endo­nezya örneği. Endonezya toplam nikel üretiminin %55’ini gerçek­leştiriyor. Nikelin işlenmesinde de %40’a yakın payı var. Bunda Endonezya’nın devlet politikası­nın önemli rolü var.

Çin’e rakip olmak çok zor

Batarya üretimi için nikel ta­lep eden Çin’e Endonezya; “ra­fineri yatırımlarınızı burada ya­pıp işlenmesini de Endonezya’da gerçekleştirip o şekilde ithal ede­bilirsiniz” dedi. Böyle olunca da Demokratik Kongo Cumhuriye­ti’ne göre Endonezya bu süreç­lerden daha kazançlı çıktı.

Bir alta indiğimizde batarya hücre bileşenlerine ilişkin gör­düğümüz manzara aslında çok şeyi anlatıyor. Tedarik zincirle­rini bu kadar erken sürede oturt­muş, hammaddeye erişim ko­nusunda sorun yaşamayan, ma­denlerin işlenmesi konusunda uzmanlaşmış bir Çin’le karşı kar­şıyayız. Bunun yanında batı ülke­lerine göre daha düşük işçilik üc­retleri ve büyük bir pazara sahip olma gibi ölçek ekonomisi avan­tajları var. En son olarak da güç­lü devlet faktörü Çin’I bu alan­da avantajlı kılıyor. Şöyle ki; bel­li sektörlerin öne çıkarılmasına ilişkin kararlar çok daha rahat alınabiliyor, bu sektörlere verile­cek destekler daha rahat onayla­nabiliyor. Son olarak da olumsuz çalışma koşullarına ilişkin nispe­ten düşük standartlar da şirketle­rin ön plana çıkmasını sağlıyor.

Sonuç itibariyle batarya üre­timinde kullanılan maddelerin madde bazında belli ülkelerde yo­ğunlaştığını görüyoruz. Ama bu maddelerin işlenmesi kısmın­da tek dominant oyuncu Çin. Hal böyle olunca Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara ilişkin getiri­len tarife vs gibi engellerin çok uzun ömürlü olamayacağı açık bir şekilde gözüküyor. Batı ülkeleri­nin bu alanda Çin’le bir şekilde uzlaşmak zorunda olduğu aşikar. Bir sonraki serimizde sürdürü­lebilirlik konusundaki en önem­li konulardan biri olan “elektrikli araçlar”la devam edelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir beka meselesi: ekonomi 12 Aralık 2024