Devrimin adı: Batarya (1)
Batarya teknolojisi, elektrikli araçlar, enerjinin depolanması ve yenilenebilir enerji konuları tahmin ettiğimizden de daha büyük bir öneme sahip. Bu konularda birkaç yazılık bir seri yazmayı planlıyorum. Bu da bu serinin ilk yazısı olsun.
Endüstriyel dünyada eskiye göre çok daha sık aralıklarla “bu bir devrim!” cümlesini duyuyoruz. Özellikle teknolojik gelişmenin birikimli etkisi ve bilginin dolaşımının nispeten kolaylığı, “devrim” olarak nitelendirilen gelişmelerin çoğalmasına sebep oldu. Buharın enerji üretiminde kullanılmaya başlanmasıyla sanayi devrimi başlamış ve elektriğin kullanılmasıyla da doruk noktalarına ulaşmıştı.
Bu gelişmelerin büyük çoğunluğu, ulaşım imkanlarıyla el ele ve bu imkanların yardımıyla gerçekleşti. Buhar gücüyle trenin kullanılması; tren üretimi ve özellikle tren için gereken demiryollarının döşenmesi, politika yapıcılarının listesinin ilk sıralarında yer aldı. Akabinde otomobil devrimiyle yollar ve araç üretimi önem kazandı. Bunların sonucu olarak da ülkeler birbirlerinden farklılaştı, zenginleşenler, geri kalanlar oldu. Etkileri hâlâ da sürüyor.
Araçların, trenlerin, yolların, demiryollarının yapımında ve çalıştırılmasında kullanılan hammaddeler savaşlara sebep oldu. Kömür ve çeliğe sahip olabilme mücadelesinde Avrupa’nın ortasında insanlar birbirini kırdı. Benzer durum, yine aynı amaçla kullanılan petrol için de dünyanın farklı yerlerinde gerçekleşti. Bu kaynaklara sahip olan ülkeler zenginleşirken birçoğu da bu sebeplerle toplumsal huzurundan oldu.
Günümüzdeyse devrimler, aynı anda birkaç koldan birden gerçekleşiyor. Yapay zekâ devrimiyle dünyanın bambaşka bir yer haline geleceğini konuşanlar, bu yapay zekânın kullanımı için gereken ekipmanın ne kadar enerji tükettiğini de mutlaka akılda tutmalılar. Benzer bir şey malum kripto para üretimi için de söz konusu. Velhasıl olay dönüp dolaşıp enerji meselesine geliyor. Sadece yapay zekâ ve Bitcoin üzerinden değil, taşımacılık üzerinden de enerji konusu ana odak noktasını oluşturuyor.
Devrimin kucaklayısı ‘Çin’
Yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlar, enerji darboğazından çıkabilmeyi kolaylaştıracak en önemli iki başlık. Geçtiğimiz yüzyılın başındaki devrime benzer bir devrim, yine taşımacılıktaki ve enerjideki dönüşümle sağlanacak gibi gözüküyor. Nasıl ki önceki yüzyılın başında bu devrimi erken yakalayan ülkenin ABD olduğunu biliyorsak, bu potansiyel devrimin kucaklayıcısı da hiç şüphesiz Çin. En büyük katalizörlerden biri de “batarya üretimi”.
Bataryalar şimdiye kadar yaygın olarak telefonlarımızda, bilgisayarlarımızda kullanılıyordu. Ama son dönemde batarya kullanım alanı değişti. Bu değişim akıl almaz boyutlarda. Bu alanlardan ilki elektrikli araçlar, diğeri de enerji depolama.
Batarya teknolojik gelişiminde, çok temel bir takım hedefler var. Daha hafif bir bataryanın daha uzun süre dayanabilmesi, yani enerji yoğunluğunun ve kapasitesinin yüksekliği, ömrünün uzunluğu, yani ne kadar uzun süre kullanılabildiği, şarj etme süresinin kısalığı ve güvenlik olarak sıralayabiliriz bu hedefleri.
Hammadde yine başrolde
Birçok farklı batarya üretim teknolojisi var. Bunların hepsinde de farklı materyaller kullanılıyor. Lityum bu konudaki ana girdi. Bunun yanında lityum yerine sodyum kullanılarak da batarya üretimi mümkün, ama şimdilik bu taraf emekleme aşamasında. Diğer taraftan lityum piller de kendi aralarında alt dallara ayrılıyor. Bu ayrıma göre de farklı materyaller kullanılıyor ve buna göre de farklı özellikler barındırıyor. Kimi daha ağır ama daha ucuz, kimi hafif ama şarjı kısa sürede bitiyor gibi. Hangisi daha iyi sorusunun cevabı, ne amaçla kullanacağınıza göre değişiyor. Bir elektrikli kamyon için batarya üretirkenki öncelikleriniz ile elektrikli scooter için batarya üretirkenki öncelikler aynı değil.
Üretim aşamasında da lityumun yanında nikel, kobalt, manganez, bakır, alüminyum ve grafit, en yoğun kullanılan materyaller. Doğal olarak da bu maddelere sahip ülkeler, rekabette avantajlı hale geliyor. Bunlara sahip olmak da yetmiyor, gerekli rafinerilerin kurulup hammaddenin işlenmesi de ayrı bir başlık.
Her üretim sürecinde olduğu gibi batarya üretiminde de ölçek ekonomisinin çok büyük önemli var. Ne kadar fazla üretim yaparsanız birim başına maliyetleriniz o kadar düşüyor. Bir de buna zaten düşük olan işçilik ücretlerini eklerseniz hangi ülkenin daha avantajlı olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Bir de tabii ki erken kalkan yol aldı. Bu haftalık toplam batarya üretimin 2023 itibariyle yüzde 83’ünün Çin tarafından gerçekleştirildiğini söylemekle yetinelim ve önümüzdeki hafta kaldığımız yerden devam edelim.