Devlet üniversitelerinin ismiyle özel okul işletilebilir mi?
Ahmet ARSLAN - Denetçi, SM Mali Müşavir
Son zamanlarda özellikle büyükşehirlerdeki devlet üniversitelerine bağlı dernek veya vakıfların “…Üniversitesi Vakfı Özel Okulları” şeklinde ilkokul, ortaokul ve lise eğitimi faaliyetlerinde bulunduğu görülmektedir. Bu durumun ise herhangi bir yasal düzenlemeden yoksun olarak fiili durum şeklinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Üniversiteler kanunla kurulan, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kamu idaresidir.
2547 sayılı Kanuna göre “Üniversite”; Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur.
Söz konusu kanuna göre, üniversite bünyesindeki dernek veya vakıfların üniversitenin bir birimi olmadığı tartışmasızdır. Üniversitenin bir birimi olmayan kurumların üniversitenin kaynaklarından bedelsiz şekilde yararlanması yasal olarak mümkün değildir
Nitekim, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçelerden yardım yapılması” başlıklı 29’uncu maddesinde; “Gerçek veya tüzel kişilere kanuni dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz” denilmektedir
Söz konusu kanunda geçen kamu kaynağı kavramı ise aynı kanunun 3’üncü maddesinin (g) bendinde; “Borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerler” olarak tanımlanmıştır.
Üniversitenin isim hakkı maddi olmayan varlık olarak üniversite tüzel kişiliğinin kendisine aittir. Söz konusu hakkın başkaları tarafından iktisadi amaçlarla kullanılması kamu kaynağının kanuni dayanak olmaksızın kullanılması anlamına gelmektedir.
Üniversite bünyesindeki dernek ve vakıfların üniversiteyle mali ilişkisinin bulunmadığı diğer bir deyişle söz konusu kurumlardan üniversiteye herhangi bir mali kaynak aktarılmadığını belirtmekte fayda bulunmaktadır. Nitekim, üniversite bünyesindeki dernek ve vakıflarla üniversite arasındaki mali ilişkiler 5072 sayılı Dernek Ve Vakıfların Kamu Kurum Ve Kuruluşları İle İlişkilerine Dair Kanun’la neredeyse yasaklanmıştır. Her ne kadar 5072 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesine göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten (29/01/2004) önce kurulan dernek ve vakıfların kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili almış oldukları isimleri kullanma hakları bulunmakta ise de söz konusu kanun hükmü kanunun yayımlandığı tarihte mevcut olan dernek ve vakfın isminin muhafaza edilmesini hakkını verip söz konusu dernek ve vakıfların yeni iktisadi işletmeler kurarak üniversitenin ismini söz konusu işletmelere vermek suretiyle üniversitenin akademik itibarından haksız şekilde yararlanma ve böylece piyasada haksız rekabet yaratma hakkını vermemektedir.
Nitekim, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55’inci maddesinde, Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak haksız rekabete yol açan haller arasında sayılmıştır.
İlköğretim ve ortaöğretim gibi özel eğitim kurumunun üzerinde üniversitenin adının yer alması söz konusu eğitim kurumunun üniversitenin bünyesinde olduğu ve eğitim faaliyetinin üniversite mensupları tarafından yürütüldüğü şeklinde üçüncü kişiler nezdinde yanılgının oluşmasına sebebiyet vermektedir.
Uygulamada üniversiteye bağlı vakıfların özel öğretim kurumu olarak kurmuş olduğu okulların üzerine “… Üniversitesi GV Okulları” ismini vermesinin ve özellikle bu ismin “…Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Okulları” şeklinde değil özellikle üniversitenin adını öne çıkaracak şekilde “…Üniversitesi GV Okulları” şeklinde reklamının yapılması vakıfların tarihi bir geçmişi ve akademik itibari olan Üniversitenin isminden yararlanmak suretiyle kendisine haksız kazanç sağlamak ve piyasada haksız rekabet oluşturmak amacıyla hareket ettiğine işaret etmektedir. Aynı şekilde söz konusu okulların ambleminde Üniversitesi ibaresinin büyük puntolarla, diğer ibarelerin ise daha küçük puntolarla yazılmış olması da bu özel eğitim kurumlarının vakıf isminden ziyade ilgili üniversitenin isminden yararlanma kastının bulunduğunu açıkça göstermektedir.
Nitekim, söz konusu özel eğitim kurumlarının web sitelerinin incelenmesinde; bu kurumların kendilerini üniversitenin akademik itibarı ve tarihi geçmişine atıf yaparak tanıttığı görülmektedir. Söz konusu özel eğitim kurumlarının üniversitenin akademik personeli ve kaynaklarıyla bağlantısının bulunmamasına karşın üniversitenin tarihi geçmişi, uluslararası itibari ve akademik kalitesine vurgu yaparak kendisini tanıtması bu kurumların üniversitenin isim hakkından haksız şekilde yararlanması anlamına geldiği gibi üçüncü kişiler nezdinde bu eğitim kurumunun üniversitenin akademik standartlarına sahip bir birimmiş gibi yanıltıcı şekilde anlaşılmasına sebebiyet vermektedir. Hatta bazı vakıfların mevcut özel okulları satınalma ya da çözüm ortaklığı yoluyla “…Üniversitesi GV okulları” markası altında işletmek suretiyle üniversite isminin kendisine sağladığı haksız rekabet avantajını arttırdığı görülmektedir.
Sonuç
Yukarıda 2547 sayılı Kanun, 6102 sayılı Kanun ve 5018 sayılı Kanun hükümlerine yaptığımız değerlendirmelere göre devlet üniversitesinin isim hakkının bu üniversitelere bağlı vakıf veya dernekler tarafından özel eğitim kurumları işletmek üzere kullanılması yasal olarak mümkün olmadığı için bu uygulamaya son verilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Bu bağlamda, üniversitelerin isimlerinin üniversiteler bünyesindeki vakıf veya derneklere bağlı iktisadi işletmeler tarafından kullanılması konusunun yükseköğretim mevzuatı, kamu kaynağının haksız kullandırılması ve haksız rekabet yönünden Yükseköğretim Kurulu tarafından incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.
KAYNAKÇA
Ahmet ARSLAN; Yeni Kamu Mali Yönetimi, 3. Baskı, Ankara.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu