Devlet geleneğine uyalım, hepimiz kazanırız!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Üniversite giriş sınavlarında, en hafif deyimiyle, karışıklık yaşanıyor. Kasıtlı mı, kasıtsız mı herkes kanaatini oluşturacaktır, ancak yadsınamayan bir şifre sorunu ortada. Şimdi şifrenin bilgisayar hatasından kaynaklanan bir düzenlilik olduğu, önceden dağıtılmadığı, insana atfedilecek bir kusurun olmadığı ilan ediliyor.

Bu konulara pek vakıf olmamakla beraber, bilgisayarın "resen" şifre yaratmayacağını, ona insanların komut vermesi gerektiğini biliyorum. Konulara maalesef yargı da hakim değil. Bilgi yetmezliği ve idari karışıklık içinde, yorumlamakta, değerlendirmekte zorluk çektiği savunmalarla, bilirkişi raporlarıyla karar üretmeye çalışıyor. Ne derecede başarılı olduğu konusunda herkes kendi kanaatini oluşturacaktır.

Sizler de izliyorsunuz. Dertlerimiz şifreyle sınırlı değil. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin son dönemde yaptığı her sınavda bir sorun yaşanıyor. Öğretmen, polis ya da başka ne sebeple olursa olsun sınava girenlerin bir bölümü sınavlarda hatalar yapıldığını ileri sürüyorlar. Bunların bazı adayların lehine sonuçlar doğurduğu da bu iddiaların bir parçası. Son günlerde ortaya dökülen bilgiler çok ciddi bir beceriksizlik ve belki kasıtlı işlemlerle karşılaştığımızı gösteriyor. Bir öğrenci sınavının sonucuna itiraz ettikten sonra, sınav kağıdının hatalı okunduğu anlaşıldı, puanında büyük artış gerçekleşti. Bir başka öğrencinin boş bıraktığı bölümden puan aldığı ise herkese "taaccüp" dedirten bir "vukuat".

En son, bir bakanın ÖSYM'nden bir yakını için kolaylık istediği iddia edildi. Bakan, kendisinden böyle bir e-posta gitmediğini açıkladı. Elektronik dünyada Osmanlı'dan bile çok "oyun" olduğu için, kendi işini gördürmek isteyen bir kişinin, bir mesajı bakandan geliyormuş süsü vererek göndermesi mümkündür. Ancak, burada bir hususu daha belirtmemiz lazım. İdari tecrübesi olan herhangi bir kişi, kendisinden iltimas talep ettiği ileri sürülen önemli bir kişinin haberi bile olmadan onun adına işler yapılmaya çalışıldığını bilir.

Benim merak ettiğim, ÖSYM Başkanı'nın böyle bir mektup karşısında nasıl bir işlem yaptığıdır. Bakanı arayıp, ""Efendim sizin adınıza böyle bir talep vaki olmuş, muhtemelen birisi sizin adınızı kullanıyor, hukuka uygun olmayan taleplerde bulunuyor" demiş midir, bunu yazılı olarak yapmış mıdır? İltimas için adı geçen kişinin durumunu incelemiş midir? Mevcut durumda ÖSYM yöneticisinin kayıtsızlığı, adı geçen bakanı da töhmet altında bırakmakta, bir ihtimal haksız yere suçlanmasına yol açmaktadır.

Devlet kurumlarının sorumluluğunu taşıyanlar, başında oldukları kurumlar kusurlu iş yaptığında görevlerinden ayrılır, hatta kendilerin temize çıkarmak için bağlı bulundukları üst makama dilekçe vererek haklarında tahkikat açılmasını talep ederler. Böylece, hem temize çıkmaları, hem de gelecekte tekrar görev alabilmeleri mümkün olur. ÖSYM Başkanı hiçbir şey olmamış gibi hareket etmekte, maalesef Sayın Başbakanımız da seçim meydanlarından ısrarla onu korumaya çalışmakta, suçu muhalefette aramaktadır. Tutumunun kendisine zarar vereceğinden endişe ederim.

Halbuki devlet geleneğimiz belli. Geleneğe uyalım, hepimiz kazanırız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019