Devlet destek mi, köstek mi?
Kimi eski tüfekler, 70'li yıllarda devletin ihracata vergi iadesi adı altında verdiği büyük destekleri hatırlatarak, "Bugün verilenlerden destek değil, ancak köstek olur " diyorlar. İhracatımızın gelişmesini izleyenler bilecektir, o yıllarda ihracat destekleri vergi iade listeleri ile belirlenir ve hafızam beni yanıltmıyorsa, ürünlerin türüne göre de, ihraç edilen ürünlere bedellerinin yüzde kırk beşine varan oranlarda destek ödemeleri yapılırdı.
Zaten hayali ihracat teriminin ortaya çıkmasını sağlayan o meşhur, mobilya gönderdim diyerek sunta yükleyip dolgun vergi iadesi alma işlemi de o yıllarda yapılmıştı. Eğrisiyle, doğrusuyla, sahtekârı ve namuslu uygulamacıları ile o uygulamalar vadeleri dolunca yürürlükten kaldırıldı. Bugün sistemde olanlar ise, dünya ticaretinin kurallarına uygun olma çabalarının ürünleri olan çeşitli destekler.
Devlet Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan'ın Kosova'da gazetecilerle yaptığı sohbette söyledikleri 28.05.2005 tarihli gazetemizde, aşağıdaki gibi yer almıştı. "Türkiye'deki insanları ihracatçı olmaya tahrik ediyorum" diyen Çağlayan, 1994-2001 yıllarında iş yaptığı dönemde krizlerle beraber, iç ticaret daralınca ister istemez yurt dışına gittiğini ve firma olarak hiç bir krizden menfi etkilenmediğini anlattı. O dönemler hiç teşvik almadığını da anlatan Çağlayan, "Niye teşvik almıyorsun diye kendi kendime şimdi soruyorum. En doğal hakkımdı keşke alsaydım" dedi. Çağlayan, KOBİ'lerde ciddi manada çekingenlik olduğunu kaydederek, ihracatın artırılması noktasında KOBİ'leri gerçek manada ihracatçı yapmak gerektiğini söyledi."
Sayın Bakanımızın kullandığı "tahrik" sözcüğünü destekliyorum. Tüm işletmelerimizin ve özellikle de KOBİ olanların, ciddi bir tahrik mekanizmasına ihtiyaçları olduğu da açık bir gerçek. Devlet destekleri de bu anlamda önem kazanıyor. Sohbetlerimizde ara sıra bu desteklere değiniyoruz. Önemlerini vurgulamaya çalışıyoruz. Ancak Sayın Çağlayan'ın kendi çekingenliğini "çekinmeden" açıklamasının arkasında ülkemizin can sıkıcı gerçeklerinden biri yatıyor. Özellikle KOBİ sahipleri ve yöneticileri "devletle uğraşılmaz, hele para almak mı, adamın yoksa unut gitsin" söylemleriyle, kendilerini bu desteklerden uzak tutuyorlar. Can sıkıcı ve üzücü de olsa, ortaya çıkarılan yolsuzlukların ve bu yolsuzlukları yapanlarla aynı kefeye konmamaya çalışan namuslu bürokratların, işleri ince eleyip sık dokumasından kaynaklanan güçlükler insanlarımızı bezdiriyor ve çekingenlikleri daha da artıyor.
Birkaç hafta önce Sayın Güngör Uras ve Sayın Osman Arolat ile birlikte, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'nde bir sohbet toplantısına katılmıştım. İhracatçı/sanayici bir katılımcının serzenişleri de aynı doğrultu da idi. Bu sanayicimiz, siyasetin üst makamlarına bile kolaylıkla erişebildiğini vurgulamış, ancak bilinen desteklerin alınmasında karşılaştığını güçlükleri belirterek "Siz destekleri tereyağlı ballı ekmek gibi anlatıyorsunuz, ancak onlara erişim pek de kolay olmuyor" diye yakınmıştı.
Başka bir sanayici dostumuz da dün yaptığımız görüşmede, üzerinde ciddi boyutta çalıştığı teknoloji desteğinden yararlanma başvurusunu geri çektiğini söyledi. Geri çekme nedeni olarak da ciddi boyuta varan harcamaları önce yapıp sonra da devletten, ne kadar uzayacağı belli olmayan bir süre sonunda geri alma arasında yaşanacak sıkıntıları belirtmişti.
Devlet destekleri güzel, akılcı yenilerinin de geleceği kuşkusuz.
Ancak işleyişlerinde görülen aksaklıklar incelenip bir an öne giderilmeli, yolsuzluklar ciddi boyutta ve hızla cezalandırılmalı ki iyi çalışan, namuslu bürokratlarımız ve sanayicilerimiz el ele verebilsinler.