Dershane sektörü tasfiye edilebilir mi?

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

 

 

Milli Eğitim Bakanlığı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kamuoyuna yaptığı açıklamalar doğrultusunda özel dershane sektörünü 2013 yılından itibaren "kaldırmaya" hazırlanıyor. Biz kısaca  "sektörel tasfiye" diyelim. Çünkü duruma bakılırsa, yapılmak istenen bu.
"Sektör" sözcüğünü vurgulayarak kullanıyorum. Özel dershaneler, eğitim sistemi içinde özellikle 1970'li yıllardan beri kendine özgü bir "alt ekonomi" yarattı. Bu ekonomide eğitim işlevinin yanı sıra yatırım var, öğretmen ağırlıklı istihdam var, kazanç var, kâr var, devlete ödenen vergi ve benzeri hasıla var.
Eğitim sisteminde "üst ekonomiyi"  özel okul ve üniversite yapısı oluşturuyor; dershane sektörüyle bu kesim arasında "ekonomik geçişme" söz konusu. İşe dershane sınıfında başlayıp günümüzde özel okul ve üniversite sınıfında faaliyetini sürdüren "firmalar" bu geçişmenin ürünü.

Ekonominin hacmi
Sektörün sayısal  boyutuna gelince; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde kurulu Türkiye Eğitim Meclisi'nin raporu yeterli fikir veriyor: 2011 yılı itibarıyla 4 bin 055 dershane, 50 bin 209'u  eğitimci toplam 70 bin kişilik istihdam hacmi, 1 milyon 234 bin 738 öğrenci.
Parasal boyut, ki buna yarattığı hasıla da diyebiliriz, TOBB'nin raporuna göre şöyle: 50 bin 209 eğitimciye 482 milyon TL, diğer personele 168 milyon TL ücret. Devlete eğitimciler için 289.8 milyon TL, diğer personele 100.8 milyon TL vergi ve sigorta primi olmak üzere toplam 1 milyar 40 milyon TL. (Eski parayla 1 katrilyon 40 milyar TL.)
Dershaneler genellikle küçük ve orta boy işletme sınıfına giriyor. Raporda 1 dershanenin yatırım maliyeti ortalama 250 bin TL kabul edilmiş. Buna göre 4 bin 055 dershanenin gerçekleşmiş yatırım hacmi yaklaşık 1 milyar 14 milyon TL.
Sektörün hasıla kalemleri arasında öğrencilerden alınan ücretler de büyük yer tutuyor. 2011 yılı itibarıyla, 1 milyon 234 bin 738 öğrenci ortalama 1.500 TL ödeme ile toplam 1 milyar 852 bin 107 TL hasıla yaratıyor. Buna öğrencilerin dershane kantinlerine bıraktığı harcamalar dahil değil. Tahmin, yılda yaklaşık 297 milyon TL.
Dershane sektörünün bir alt katmanı da var: Etüt merkezleri. Bu yapılanma, başlangıçta özel ders hizmetinden çok, ebeveynleri çalışan ailelerin okullu çocuklarına güvenli  "ders çalışma" ve  "gözetim" ortamı sağlamayı amaçlıyor. Ama sektör çevrelerinde dershaneler kapatılırsa bu yapının "yeni dershane fideliğine" dönüşeceği yolunda güçlü bir beklenti var.

Doğal eleme mekanizması
Yine TOBB raporundan devam edersek, orada dikkati çeken, ilginç bir tespit yer alıyor. Deniyor ki:
"Üniversite kontenjanlarının artmasıyla özel dershanelerde mezun grubu azaldı. Halen hafta içinde dershaneler yarı kapasiteyle çalışıyor. Sadece hafta sonlarında dershanelerin verimli kullanılması, alanda faaliyet yapanlarını çoğunu zorluyor. Sadece marka değeri olan kuruluşlar sürdürülebilir olma özelliğini koruyor."
Rapordaki bu tespit, üniversite sınavlarına hazırlık ağırlıklı özel dershanelerin, sınav sisteminde yapılan değişikliklerden ciddi ölçüde etkilendiğini; değişikliklerin sektörde bir "doğal eleme mekanizması" yaratabileceğini gösteriyor. Bu olgu, eğitim sistemine özel dershane yapılanmasını eklemleyen "sınav odaklı" seçme ve okullaştırma yönteminin sorgulanmasına fırsat veriyor.
Şayet, kamuoyuna yansımayan başka bir amaç yoksa dershane sektörünü hızla tasfiye etmek gibi çok boyutlu "çetrefil"  ve "sorun üretici" bir icraat yerine, mevcut sınav sistemini merkeze alan bir "reform" için çalışmak daha gerçekçi, akılcı ve verimli olur. Çünkü "sınav odaklı" sistem dershane sektörünün mevcut yapısında "sigorta" işlevi görüyor.
Bir de şu: En kötü sınav sistemi eğitimde ve seçmeye tabi tüm kamu alanlarında keyfiliği, torpili, yandaş kayırmayı, her türlü yozluğu besleyecek sınavsız başı boşluktan iyidir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013