Dershane hastalığıyla 44 yıldır savaşan Güney Kore deneyi

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Türkiye’nin “yasaklayarak çözme” mantığıyla, yani en kısır noktasından tartıştığı dershane sorunu, sadece bize özgü bir konu değil. Tüm dünyada yaşanan bir sorun. Ülkenin zengin ya da yoksul olması, gelişmiş ya da geri kalmış olması, eğitim kalitesinin yüksek ya da düşük olması fark etmiyor. Dünyanın her yerinde, her bölgesinde bu olay var.

Giderek franchising halini alan büyük dershane şirketlerinden, okulların ilaveten verdiği hazırlık kurslarına, öğretmenlerin veya üniversitelilerin tek tek veya gruplar halinde öğrencilere özel ders vermesine kadar çok değişik biçimler alabilen bu uygulamalar, uluslararası tartışmalarda genellikle “gölge eğitim” diye adlandırılıyor. Böyle adlandırılmasının nedeni, “gölge eğitim”in ana eğitim sisteminin bir yansıması, ürünü ve taklitçisi olması.

ABD ve Fransa gibi gölge eğitimi destekleyen ülkeler de var, Güney Kore, Moritus, Myanmar ve Kaboçya gibi zaman zaman tamamen yasaklayan ülkeler de var. En yaygın uygulama ise bazı kurallar, standartlar koyma ve denetlemeler yoluyla frenlemeye çalışmak şeklinde.

ABD ve Fransa gibi gölge eğitimi destekleyen ülkeler, bunun eğitimde geri kalan öğrencilerin arayı kapatmalarına yardımcı olarak eşitsizliği azalttığı, böylece okuldaki eğitimi desteklediği mantığıyla hareket ediyorlar. Dershanelerden veya öğretmenlerden özel eğitim alan öğrencilerin aileleri, kurs ücretinin bir bölümünü devletin üstlenmesi veya vergi indirimleri yoluyla teşvik ediliyor.

Dershaneleri kısıtlamaya çalışan ülkeler ise tam tersine gölge eğitimin, hem eğitimdeki eşitsizliği artırdığı, hem de öğrenci ve öğretmenlerin okuldaki eğitime ilgisini azaltarak eğitimin kalitesini bozduğu tesbitiyle hareket ediyorlar. Sorun tüm dünyada bu kadar yaygın olunca, bu alanda zengin bir dünya tecrübesi de var. Bu tartışmada yararlanabileceğimiz farklı ülkelerin üniversite, araştırma kuruluşu ve hükümetleri tarafından hazırlanmış bilimsel araştırma ve raporların yanısıra, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası kuruluşların da kapsamlı çalışmaları bulunuyor.

En uzun ve en kapsamlı gölge eğitimle mücadele tarihi herhalde Güney Kore. Güney Kore dünyada gölge eğitimin en yaygın olduğu ülke. Özel ders alan ilk okul öğrencilerinin oranı 2007’de yüzde 89’a kadar çıkmış. 2010’da ailelerin özel ders için harcadıkları paranın 17.3 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Popüler bir dershane öğretmeninin test kitapları, dershane ve internetten verdiği kurslar ile yılda 4 milyon dolar gelir elde ettiği yakın zaman önce Wall Street Journal’de haber oldu. Özetle özel ders sorunu Güney Kore’de yıllardır tam bir çılgınlık düzeyinde.

Güney Kore 1969 yılından bu yana gölge eğitimle mücadele ediyor. Bu konuda değişik hükümetler döneminde çok değişik planlar uygulamaya sokulmuş. Uygulanan her plan kendince bazı yararlar ve olumsuz sonuçlar doğurmuş. Örneğin ilkokullarda çılgınlık haline gelen özel ders sorununu çözmek için ortaokullara geçiş sınavı kaldırılmış. İlkokullarda özel ders sorunu hafiflemiş ama bu liselere geçiş için orta okullarda gölge eğitim patlamış. Bunun için liselere geçiş sınavı kaldırılmış, bu kez üniversiteye hazırlık için lise düzeyinde paralel eğitim patlama yapmış.

Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi 1980’de Güney Kore’de de askeri yönetim özel dersleri tamamen yasaklamış. Daha sonra 1997’de de işbaşındaki hükümet tekrar kısmi ve aşamalı yasaklar getirmiş. rmemiş. Bu yasaklar da 2000 yılında mahkeme tarafından anayasaya ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmış. Özel dersi yasaklamak ihtiyacı ortadan kaldırmadığı için özel ders gizli ve kontrolsüz bir şekilde artmaya devam etmiş. İstatistikler gölge eğitimin yasaklandığı dönemlerde bile büyümeye devam ettiğini gösteriyor.

Güney Kore ve diğer ülkelerin tecrübeleri ana eğitim sistemindeki hastalıklar, yetersizlikler çözülmeden gölge eğitim sorununun çözülemeyeceğini gösteriyor. Hele hele gölgesine savaş açarak ana gövdenin düzeltilmesinin sadece bir gündüz rüyası olacağını gösteriyor.

Dünya tecrübesi tartışmanın ve çözümün önce eğitim sisteminin kendisinden başlaması gerektiğini ortaya koyuyar. Hatta tek başına bu da yetmiyor gelir dağılımından, bölgesel eşitsizliğe, istihdam politikalarından ücretlere kadar her alanda adımlar atılması gerekiyor.

Eğitim sistemi alanında ise öncelikli ve en etkili çözümler şöyle sıralanıyor: Okullar arasındaki farklılıklar en aza indirilmeli. Okullardaki eğitimin kalitesi genel olarak her yerde yükseltilmeli. Öğretmen kalitesinin yükseltilmesine önem verilmeli. Öğretmenlerin gelir düzeyleri yükseltilmeli. Okul ve öğretmenlerin yıldız öğrencilere odaklanmak yerine daha yavaş öğrenen öğrencilere odaklanmaları sağlanmalı. Sınavlar ezberciliği teşvik etmemeli, bilgi ve yorumlama yeteneğine dayalı olmalı. Üniversite kontenjanları artırılmalı ve üniversiteler arasındaki kalite farkı en aza indirilmeli. Eğitim sistemi, toplumun daha alt kesimlerinin daha kolay ulaşabileceği hale getirilmeli. Okul müfredatları çok ağır olmamalı ve okullar daha eğlenceli, rahat ve özgür hale geltirilmeli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar