Depreme nasıl hazırlanmalıyız?
Erkut Çavuş / CVS Hava Kent Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye, tarihinin en büyük felaketini yaşadı, bundan tam bir yıl önce. Kahramanmaraş merkezli deprem fırtınası, son 500 yılın da en büyük felaketlerinden biri olarak tarihimize geçti. 50 binden fazla canımızı yitirdik, on binlerce insanımız yaralandı. 11 ili etkileyen afet, hepimize dokundu. Kimimiz ailesini, kimimiz dostlarını, kimimiz asker, kimimiz okul arkadaşını kaybetti. Ama hepimizin yüreğini yaktı. Dünyayı bir araya getiren bu afetin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, hala desteğe ihtiyacı olan afetzedeler var elbet. Hem devlet hem de vatandaşın üstün gayretiyle yakın zaman da sorunlar çözüm bulacak diye düşünüyoruz.
Başta İstanbul ve dolayısıyla Marmara Bölgesi dahil, depremini bekleyen kentlerimiz var hala. Bu bekleyişte de dilimizde “Allah korusun” ifadesini düşünmüyoruz.
Yeni yılın ilk gününde Türkiye gibi deprem kuşağında olan Japonya’da yaşanan afeti hatırlayalım. 7.6 şiddetindeki Noto yarımadasındaki depremde 238 kişi hayatını kaybetti. 100 civarında da bina yıkıldı. Kahramanmaraş depremiyle neredeyse aynı büyüklükteki afetin daha az tesir etmesinin nedenlerinden biri de ülkenin hazırlığıydı. Yapılan imar planlarından toplumun bakış açısına kadar birçok değişik nokta, afetin rakamsal sonucuna etki yaptı.
Anadolu’da bir söz vardır; “Eğer ile meğer evlenmiş, keşke diye çocukları olmuş” diye. Bizler ne eğer ile, ne de meğer ile ilgilenmeliyiz şu an. Yapabileceğimiz tek şey, keşke ifadesini bundan sonra kullanmamak.
Neler yapmalı, nasıl yapmalı?
Bunun için neler yapmalı, nasıl yapmalı? Bunu düşünmeliyiz. Bunu madde madde anlatmakta fayda var.
· Deprem bizim kaderimiz ise buna hazırlanmamız gerekir. Her belediye nüfus ve konut sayısına göre denetleme sistemi kurmalı. Bu çerçevede, yerel yönetimlerle birlikte tüm binalar yeniden denetlenmeye tabii olmalı.
· Merkezi hükümet, yasal yükümlülükle denetimde yıkılabilecek kararı alınan her bina ve konut için, satılamaz / kiralanamaz / ipotek edilemez kararı vermeli.
· Denetlemeden sorumlu ekipler, eğer rapor sonrası binada yıkım gerçekleşir ise cezai işleme tabii tutulmalı.
· Tüm kentsel dönüşümler parsel değil ada bazlı olmalı. Bu ada bazlı dönüşümde mevcut emsal üretimin yüzde 50 fazlasını verilmeli. Müteahhitlere maliyetini çıkarma alanı yaratılmalı ve bu şekilde ranta dönüşüm engellenmeli.
· Tüm belediyeler bu kentsel dönüşüm için o ilin veya ilçenin tarihi yapısına göre kentsel tasarım merkezleri oluşturmalı. Liyakata dayalı bir jüri oluşturulmalı ve konut tasarımı bu jüriden onay almalı.
· Yeterlilik karnesi olmayan hiç bir müteahhitler, dönüşüm içinde olmamalı, taşerona dahil edilmemeli.
· Tüm projelere, bankalar aracılığı ile proje finansmanı sağlanmalı. Bu zorunlu hale getirilmeli. Yüksek zamana kredi sağlanmalı.
· Kooperatifleşmeye ve bu ürün ile dönüşüm yapılmasına olanak tanınmalı. Bu amaçla kurulan kooperatifler en ince ayrıntısına kadar denetlenmeli.
· Deprem konusunda uzman ülkelerin uzman eğitim sistemleriyle işbirliği yapılmalı. Planlamada eğitim sisteminden faydalanılmalı.
· Konut yapımında yer alan malzemeleri üreten tüm firmalara destekler sunulmalı, maliyet düşürülmeli. Dönüşüm sürecinde çalışan inşaat emekçilerinin maliyetleri devlet tarafından desteklenmeli.
· Ada bazlı dönüşümden doğan yaklaşma mesafelerine park / bahçe ve bisiklet ve yürüyüş yolunu da yapmak zorunlu olmalı. Gri su dönüşüm, elektrikli araç sistemleri, merkezi ısıtma gibi sistemsel özellikler zorunlu kılınmalı.
Deprem, ülkemizin gerçeği ise, gerçekleşmeden önce gerçekçi adımlar atmalıyız. Yaşadığımız coğrafya bizi buna zorluyor ne yazık ki…