Deprem faturası kabarıyor!..
TEPAV depremin yarattığı finansman ihtiyacının 150 milyar dolar olduğunu, kentlerin de ancak 5 yıllık bir sürede yeniden kurulabileceğini hesapladı. Daha önce yaşanan depremlerin ekonomik faturaları ile karşılaştırmalı yapılan hesaplama, yaşanan depremin finansmanının zaten kırılgan olan Türkiye’nin makro ekonomik dengelerini daha da bozacağını gösterdi.
TEPAV Ekonomik ve Yapısal Politikalar Merkezi Direktörü Burcu Aydın Özüdoğru tarafından hazırlanan raporda “Deprem bölgesinde yer alan 650 bin bağımsız birimin yıkık veya acil yıkılması gerektiğine, 170 bin birimin orta hasarlı olduğuna ve 1.4 milyon birimin de az hasarlı olduğuna dikkat çekilerek “Bu çerçevede bölgedeki 11 il genelinde toplam yapı stokunun yüzde 40’ının çeşitli düzeylerde hasar aldığını veya yıkıldığını tahmin etmekteyiz” denildi.
Deprem kaynaklı yıkılan veya yıkılması gereken 650 bin bağımsız birimin, depremin etkilediği 11 ilin tamamında 2022 yılında alınan yapı kullanma izin belgesine göre konut sayısının yaklaşık 7 katı olduğuna dikkat çekilen raporda, “Bu, tüm Türkiye genelinde 2022 yılında verilen yapı kullanma izninin de üzerindedir. Bölgenin yeniden inşa ve onarımının Türkiye genelindeki tüm inşaat faaliyetleri bölgeye aktarılsa bile, 5 yıldan önce tamamlanması mümkün görünmemektedir” denildi.
5 yılda 150 milyar dolar finansman
Rapor, depremin 5 yıllık bir dönemde, 150 milyar dolara ulaşan bir finansman ihtiyacı yaratacağını gösterdi. Bu maliyetin en yüksek kısmı bölgedeki yıkım kaynaklı üstyapı ve altyapının yeniden inşa, güçlendirme ve onarım giderlerinden kaynaklandı.
Altyapı ve üstyapı inşaat faaliyetlerinin maliyetinin 88 milyar dolar civarında olması ve maliyetin yarısının kamu tarafında finanse edilmesi tahmin edildi.
En büyük ikinci maliyet; taşıt, demirbaş, stok ve tüketim malları kaynaklı kayıpları olarak hesaplandı. Bu kalemin de büyüklüğü 35 milyar dolar olarak tahmin edildi.
Depremden etkilenen hane halkları için sunulması önerilen geçici barınma, yaşam, iş ve istihdam desteklerinin 3 yıllık maliyeti ise 24 milyar dolar olarak öngörüldü. Deprem kaynaklı harcamaların 5 yıllık bir finansman planını gerektireceği ve ilk yıllarda milli gelire oranla yüzde 2.5-3.5 bandında, toplamda ise yüzde 8 civarında bir ek finansman ihtiyacı doğuracağı tahmin edildi.
Deprem ekonomik büyümeyi aşağı çeker
Depreminin ekonomik büyümeyi 2023 yılında 1.2 puan aşağı çekmesinin beklendiği, deprem sonrası ilk verilerle yapılan ön çalışmaya göre, ekonomik büyümenin 2023 yılında beklenen baz senaryoya göre 1.2 puan daha düşük gerçekleşerek yüzde 2.9 olacağı hesaplandı.
Rapora göre; depremin gerçekleştiği iller, Türkiye geneline göre ortalama gelirin ve sosyo-ekonomik kalkınma düzeyinin daha düşük olduğu bölgeler. Bölgedeki şirketlerin ölçeği ve katma değeri düşük.
Doğal afetlerden en çok etkilenen kesim ise toplumun düşük ve orta gelirli kesimi. Peki bu devasa fatura Türkiye ekonomisine makro ve ana sektörler düzeyinde nasıl etkilerde bulunacak?
Yine rapordan yanıtlar onarım sürecinin kolay olmadığını gösteriyor: “Deprem Türkiye genelinde yoksulluk ve gelir adaletsizliğini arttıracaktır. Deprem kaynaklı varlık kaybı yoksulluğu tetikleyecektir.
Deprem, kısa vadede tüketici ve üretici fiyatlarını yukarı yönlü tetikleyecektir. Gıda fiyatları 2023 yılında yukarı yönlü artacaktır. Konut ve kira fiyatları üzerinde uzun süreli fiyat baskısı devam edecektir.
Depremin, Türkiye’nin dış ticaret açığının milli gelire oranını artırması beklenmektedir. Depremin 2023 yılı turizm gelirleri üzerinde olumsuz etkisi olabilecektir. Depremin bankacılık sektörü üzerindeki etkisi sınırlı ancak olumsuz olacaktır. Deprem kamu finansmanı üzerindeki riskleri artıracaktır.
Vergi gelirleri, reel olarak azalırken yüksek enflasyon sebebiyle nominal olarak 2023 yılında bütçe hedefinin üzerinde gerçekleşecektir Deprem, Türkiye’nin finansal risklerini artıracaktır. Deprem, kısa vadede tüketici ve üretici fiyatlarını yukarı yönlü tetikleyecektir.”