Dengeleme-denetleme sorunlarına bir de fiili başkanlık eklemesek!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Aday olduğunu ilan eden, hükümet politikasını belirleyen, icraatçı bir cumhurbaşkanı olacağı iddialarıyla kampanyasını yürüten Sayın Başbakanımızın demokrasinin bir dengeleme ve denetleme rejimi olduğuna ve bu dengenin de en iyi parlamenter sistemde kurulduğuna inananları tedirgin ettiği malum. Üstelik Başbakanımız hedefine ulaşmak için anayasayı değiştirmeyi değil, kendine göre yorumlamayı tercih edeceğini açıkladı. Yaklaşımı dengeleme-denetleme sistemi yanında hukuk devleti ilkesini de kökten tehdit ediyor. 

Bu tartışmayı yaşarken, ülkemizde işlediği şekliyle dengeleme- denetleme sistemini aksatan başka ciddi sorunlar olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Denge- denetleme sisteminin işlemesi için erklerin birbiri karşısındaki sorumluluklarını yerine getirmeleri lazımdır. Bizde parlamentonun yürütmeyi dengeleyecek gücü yok denecek düzeye inmiştir. İktidar partisine mensup milletvekilleri, bırakın yürütmeyi eleştirmeyi, başbakanın her sözünü abartarak sahiplenmekte, ona yaranarak siyasi istikballerini teminat altına almayı ummaktadırlar. Karşımızda tek güvenilecek dengeleme unsuru olarak yargı kalmaktadır. Yürütmenin yargıyı denetim altına almakta şimdilik istediği başarıyı tamamen elde edememiş olması memnuniyet vericidir. Yürütme-yargı ilişkisinde ise karmaşık bir sorun yumağı bulunmaktadır. 

Örneklerini vereceğim sorunlar, salt AKP dönemine özgü değildir. Her iktidar döneminde karşılaştığımız fakat bir türlü iyileşme sağlayamadığımız olgulardır. Sözgelimi, yürütme çoğu zaman suç işlediği kuşkusu güçlü olan memurlarını korumaya çalışmakta, yargıdan bilgi saklanmasına hoşgörüyle yaklaşmakta, memurların yargılanmasına izin vermemektedir. Daha geçtiğimiz hafta içinde Hrant Dink cinayetinin soruşturulmasında yürütmenin ihmalkar davrandığı, AİHM’nden sonra Anayasa Mahkememiz tarafından da belirlendi. Bu ihmalin altında, bürokrasinin ve zaman zaman da yargının yürütme ile fazla yakın olduğu düşünülen bölümünün, yani savcıların, önemli sorumluluğu bulunuyor. 

İkinci sorun ise yargının kararlarını uygulamamak, uygulanamaz kılmak, uygulamada anlamsızlaştırmak şeklinde cereyan edebiliyor. Yine geçen haftadan bir örnek. Kocaeli Anadolu Lisesi’ni birincilikle bitiren gencimiz mezuniyet konuşmasında, polisin orantısız, itinasız güç kullanımı sonucu ölen Berkin Elvan’ı anıyor. Okul yönetimi öğrencinin birinciliğini disiplinsizlik nedeniyle geri alıyor. İdari yargı bu anlamsız işlemi iptal ediyor. Böylece gencimiz birincilik nedeniyle ek ÖYS puanı alabilecek. Okul yönetimi işlemi geciktiriyor, öğrencinin bölüm tercihlerini bildirme tarihi sonrasına bırakıyor. Bilahare mahkeme kararını uygulamasının faydası yok. 

Uzatmayayım. Anayasamızın dengeleme-denetleme mekanizmasının işlemesinde aksamalar var. Bunlara fiili başkanlık girişimlerini ekleyerek, demokrasimizi iyice işlemez duruma getirmeye ihtiyacımız bulunmuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019