Denge mi geçici sakinleme mi?

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Ağustos ayının fırtınası sonrasında gelişmekte olan ülke varlıklarında sakinleme arayışları ön plana çıkıyor. Tahribatın boyutu ağırlıklı olarak çapraz kur işlemleri üzerinden yaşandığından gelmesi muhtemel ilk desteğin de yine bu cepheden olması bekleniyor. Geride kalan hafta işlemlerinde kısmen durulma çabalarının öne çıktığını gördük. Ancak, resmin bütününde denge noktaya ulaştığımızı söylemek hem kolay değil, hem de zamanlama olarak çok erken.

Dünya üzerindeki portföy akımlarında değişim gözlemliyoruz. Gelişmiş-gelişmekte olan ülke varlıkları arasındaki sınıflamanın ardından gelişmekte olan ülke varlıkları da kendi içlerinde yatırımcı kesimi tarafından ayrışmaya tutuluyor. Yıl başlangıcından bu yana Amerikan doları karşısındaki performansları üzerinden değerlendirme yapmak istediğimizde; Arjantin pezosu ve Türk lirasının yüzde 40-yüzde 50 bandında değişen değer kayıpları ile bir grup, Güney Afrika randı, Brezilya reali ve Rus rublesi yüzde 15-yüzde 20 bandı ile diğer bir grup ve Asya ve Doğu Avrupa para birimleri de ayrı bir grup olarak öne çıkıyor.

Günlük işlemlerden ziyade gidişatı okuma çabası daha önemli ve değerli. Oynaklık seviyelerinde gevşeme olmadan denge arayışı çabasının da nafile kalacağını düşünmek yanlış olmaz. Örneğin, Bloomberg Terminal üzerinden ulaştığımız 1 hafta vadede beklenen opsiyon oynaklık değerlerine baktığımızda, Türk lirasının yüzde 48 (7 Eylül Cuma sabahı itibarıyla) ile ilk sırada yer aldığını görüyoruz. Bizim için gelinen seviyelerin ne anlam ifade etmesi gerektiği hususu ise şu; 200 günlük ortalamaya baktığımızda yüzde 20 seviyeleri ile karşılaşıyoruz. Risk algısındaki artışa paralel iyi dönemlerimizde daha düşük seviyeleri de gördüğümüzü belirtmek gerek. Bizim grup emsallerimizden ayrışmamız burada da net bir şekilde görülürken, ZAR, BRL, RUB ve MXN gibi takip edilen önemli üyelerin yüzde 15-yüzde 25 bandında kendisine yer bulduğunun altını çizmek sağlıklı olacaktır. Yani, oynaklık artıyor, daha da artma potansiyeli var ve grup üyeleri de kendi içlerinde farklılaşıyor.

Geride bıraktığımız haftanın gelişmekte olan ülke varlıkları için belirleyici unsuru Güney Afrika’nın 2009’dan bu yana girdiği ilk resesyon oldu. Türkiye ve Arjantin’in bulaşıcılık riski taşıdığına dair tartışmalar bir miktar hafiflerken, büyüme kaygılarının genele yayılıp yayılmayacağı üzerine kafa yorulduğunu gördük. Amerikan istihdam piyasası verileri öncesinde Güney Afrika randının haftalık performansı yüzde 3’ü aşan zayıflamaya işaret ederken, Rusya ve Arjantin para birimleri listede devam eden sıralarda kendilerine yer buluyor. Türk lirası ise TCMB beklentileri ile daha iyimser bir fiyatlama davranışı içerisinde.

Toparlayacak olursak; hafta içerisinde açıklanan IIF verileri de gösteriyor ki, Temmuz ayında 14 milyar dolar seviyesine yükselen gelişmekte olan ülkeler portföy girişi, Ağustos dönemindeki çalkantı ile birlikte 2.2 milyar dolar düzeyine geriledi. Azalışı artan oynaklık ile eşdeğer tutmak mümkün. Yılın geri kalan kısmı gelişmiş ve gelişmekte olan varlık sınıfları için ihtiyatı öne çıkarıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019