Denenmiş yanlışlarda çözüm aramayın!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel ekonomi ne kadar süreceği pek belli olmayan oldukça zorlu bir süreçten geçiyor. Ölümü görüp sıtmaya razı olmak deyimini haklı çıkarırcasına, etkili ve yetkili kesimler sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmayı başarı saymak zorunda kalıyor. Ekonomi cephesindeki temel eğilimleri fiyatlaması gereken finansal piyasalar, gerçeklerden kaçıyor ve yozlaşmanın bayraktarlığını kimseye bırakmıyor. 

Ekonomi cephesinde durgunlaşma ve riskten kaçınma eğilimi güçleniyor. Sonuçlarına katlanamayacağını bildiği için bunları fiyatlamaktan kaçınan finansal cephe, yapay zorlamalar yolu ile söz konusu eğilimleri kırmaya ve tam aksi yönündeki eğilimlere gaz vermeye çabalıyor; fakat artık beceremiyor, çok kısa vadeden öteye etkili olamıyor. 

Küresel talep durgunlaştıkça, üretim kapasitesindeki fazlalık çok ciddi sıkıntılar yaratıyor. Rekabet koşulları bozuluyor, borç alacak zinciri çatırdıyor, sorunlu kredi hacmi artıyor ve varlık değerindeki yıpranmaların da katkısı ile bilançolar yıpranıyor. Para politikalarını kademeli olarak gevşetmenin, bu sorunları günü kurtarmak pahasına ağırlaştırdığını ve dayanılmaz hale getirdiğini kabul etmek finansçıların işine gelmiyor. Negatif reel faizler ise, ölümü görüp sıtmaya razı olmanın artık işe yaramadığını haykırıyor. 

Kötüye gidişi, tutarlı ve gerçekçi olmayan tepkisel yaklaşımlar ile dizginlemeye çalışmak çözüm değildir. Emtia ve sermaye piyasalarının gerilemesine engel olmaya ve beklentileri onarmaya çalışmak tepkisel niteliktedir; aşırılık sınırlarını zorlayan bu tür eğilimler kalıcı çözüm arayışı değildir. Olduğundan farklı görünerek herkesi aldatmaya çalışma girişimlerinden vazgeçememektir. 

Talebin daha fazla arttırılamadığı noktada arzın daralmaya başlaması kaçınılmazdır; bu olasılık finansal yapı için tam bir felakettir, sistemik çöküş anlamındadır. Böyle olmayacağını iddia edenlerin, 2008 yılında yaşanan küresel kredi krizi ve sonrasını anımsamasında yarar vardır! Finansçıların, yaşanan sıkıntıların baş sorumlusu olduğu kanaati genel kabul görmüştü! 

Belli ki malum kesimler yaşanmışlıklardan hiç ders alamamışlar! Gelişen ekonomiler merkezli benzer bir küresel kriz yaşanıyor; onlar ise merak etmeyin deyip piyasaları manipüle ederek yanlışlarına devam etmeye çalışıyorlar. Kimsenin almak istemediği riskleri alarak kırılganlığı artırıyor ve çözümsüzlüğü beslemeye devam ediyorlar! 

Kusura bakmasınlar! Bu aşamadan sonra başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarını yükseltmek, küresel talebi artıramaz ve risk alma isteğini geri getiremez. Avrupa Merkez Bankasının faizleri negatif düzeyde daha aşağı çekmesi ve tahvil alımlarını artırması da, orta vadede sonucu etkilemez. Talebin artacağı beklentisi ile bir süre için bazı kesimleri oyalayabilirsiniz, fakat bu gerçekleşmediğinde kaçacak delik aramak zorunda kalır ve öfkenin hedefi olmaktan kurtulamazsınız! 

Ne diyelim, çok laf yalansız olmuyor! Örneğin petrol stokları yüksek düzeyini koruyor ve ciddi boyutlardaki arz fazlası fiyatları gerilemeye zorluyor; fakat birileri kırılganlık algısını geriletmek için söz konusu ürünlerin fiyatlarını yapay bir şekilde yükseltiyor. Bu anormalliğe açıklama getirmeye çalışanlar ise kelimenin tam anlamı ile zırvalıyor! 

Petrolü açığa satanlar kapandığı ve ABD’de arz ciddi şekilde daralmaya başladığı için fiyatlar yükseliyor, bu sayede piyasalar rahatlıyormuş! Bu durumda sormak gerekiyor: neden stoklar erimiyor ve ABD yeniden büyük enerji ithalatçısı olmaya başladı da haberimiz mi yok? Eğer petrol başta olmak üzere diğer emtialar ve üretim kapasitelerinde daralmalar devreye girmeye başladı ise bunun yaratacağı beklentiler ne türde olabilir? Makroekonomik görünüm iyileşir mi yoksa iyice kötüleşir mi? Kötüleşmesi söz konusu ise riskten kaçınma eğilimi güçlenmez mi?

Galiba, hareket yeteneği daraldıkça kaş yapayım derken göz çıkarmak kaçınılmaz olabiliyor! Yalanları, yeni kuyruklu yalanlar ile korumaya çalışmak olanaksızlaşıyor! 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar