Demokrat ve Cumhuriyetçiler’in zor seçimi

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Başkanlık seçimlerine az bir süre kala ABD'de partiler arasındaki mücadelede tempo giderek artıyor. Seçimlerin her iki parti için çetin geçeceği açık. Gerek Cumhuriyetçiler gerekse Demokratların hedefi bağımsız seçmenleri kendi saflarına çekmek. Seçimin kaderini belirleyecek olan tarihsel olarak hiç bir partinin birbirine karşı üstünlük sağlayamadığı Ohio, Florida, Michigan, North Carolina ve Colorado gibi eyaletler. Bu eyaletlerde seçimi kazanmak, Başkanlık seçimini kazanma yolunda büyük bir adım. Her iki partinin geçtiğimiz günlerde yapılan kongrelerinin ardından seçim turları devam ediyor. Siyasetten, ekonomi ve sağlık reformuna kadar birçok konuda adayların görüşlerini ortaya koydukları toplantılara ilgi büyük. Konuşmalarda ağırlıklı konu ekonomi. Resesyonun üzerinden üç yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen ekonomik büyüme yeterli ivmeyi kazanmış değil. Rakamlar, 1980'li yıllardan 2000'lerin ortalarına kadar geçen çeyrek asırlık sürede gerçekleştirilen ortalama yıllık yüzde 3.4 oranındaki büyümenin altında. Ekonomideki yavaşlık, etkisini istihdam üzerinde de gösteriyor. Çalışma Dairesi'nin son raporunda işsizlik oransal olarak gerilemiş görünse de, istihdam rakamları farklı konuşuyor. Ağustos ayı itibarıyla 96 bin olan istihdam artışı, 141 bin olan temmuz ayı rakamının epeyi altında. Ekonomi, bir önceki aydan daha az istihdam yaratmış olmasına rağmen işsizlik oranındaki gerilemenin nedeni, uzun süreden beri işsiz olan insanların bir bölümünün iş aramaya son vererek işgücü ordusundan ayrılması. İşsizlik rakamlarıyla ilgili bir diğer gelişme, tarım dışı sektörde görülen verimlilik artışı. Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2.2 oranında artan işgücü verimliğinin, istihdamın yavaşlamasındaki payı yadsınamaz. İşletmelerin, yeni işçi almak yerine verimlilik artışı yoluyla üretimi arttırma yolunu seçmeleri, istihdamın yeterince artmamasının diğer önemli bir nedeni.
***
Romney'e göre istihdam raporu, Obama'nın ekonomik politikasının iflas ettiğinin en önemli göstergesi. Cumhuriyetçi aday seçildiği takdirde, 12 milyon kişiye yeni iş imkanı yaratacağı vaadinde bulunuyor. Bu, dört yıllık dönemde ayda 250 bin yeni istihdam demek. Romney'nin oldukça iyimser sayılabilecek bu hedefi için reçetesi de hazır. Vergiler ve harcamaları azaltarak, ekonomideki düzenlemeleri kaldırarak hedefe ulaşacağını düşünüyor. Cumhuriyetçilerin gözünden bakıldığında ideal bir aday olduğu söylenemeyecek olan Romney'i, yarıştan kopan diğer adaylardan ayıran özelliği radikal söylemlere fazla itibar etmemesi. Massachusetts Valisi olduğu dönemde, ilk defa bir eyalette zorunlu sağlık sigortasını hayata geçirmesi önemli bir icraatıydı. Demokratlar bile zaman zaman, Romney Yasası'nın Obama'nın Sağlık Reformu Yasası için cesaretlendirici bir adım olduğunu söylemekten çekinmiyorlar. Vali iken herkese zorunlu sağlık sigortası getiren Romney, Başkan adayı olur olmaz Sağlık Reformu Yasası'nın en amansız karşıtlarından biri oluverdi. Daha geçen hafta partisinin genel kongresinde, üzerine bastıra bastıra sağlık reformu yasasını iptal edeceğini söyleyen Romney, şimdi de yasanın olumlu yanlarının olduğunu; iptal etmeyip değişiklik yapacağını söylüyor. Belli ki, orta sınıftan milyonlarca Amerikalıyı yakından ilgilendiren bu hayati konuda ileri gittiğinin, şansını zorladığının farkında.
***
Demokratların Kongresi'nde de Cumhuriyetçilerinkinde olduğu gibi, ağırlıklı konular ekonomi ve sağlık reformuydu. Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın konuşmasında vurguladığı otomotiv sektörünün yeniden hayata döndürülmesi, Demokrat iktidarın önemli icraatları arasında. Romney'nin, uzun yıllar American Motors şirketinin başkanlığını yapmış bir babanın oğlu olmasına rağmen kurtarılmasına kesin olarak karşı çıktığı General Motors ve Chrysler'in yeniden ayakları üzerinde durmaya başlamasının işsizliğin şimdikinden daha yüksek oranlara tırmanmamasındaki payı büyük. Kongre'de Bill Clinton'ın, Obama'ya destek konuşması önemli. ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ekonomide geçirdiği altın çağ Clinton dönemine rastlıyor. Clinton uzun süreden beri devam eden işsizliğin nedeninin önceki iktidar döneminde ortaya çıkan resesyon olduğunu; ekonominin, resesyonun sona erdiği 2010'dan bu yana iyileştiği görüşünde. Clinton'ı dinlerken birden Cumhuriyetçilerin niçin eski başkanlarından birini kongrelerinde konuşturmadıkları aklıma geldi. Fakat hemen Cumhuriyetçi Parti'den yakın dönemde siyaset ve ekonomide önemli işler başaran bir başkan çıkmadığını hatırladım. Bush'un, selefi Clinton'la karşılaştırıldığında ne siyasi ne de ekonomik konularda başarılı olduğunu söylemek zor. Clinton'ın görevi Bush'a devrederken bıraktığı bütçe fazlasının sonraki yıllarda nasıl çarçur edilerek, ABD'nin dünyanın en borçlu ülkesi haline getirildiği meydanda. Bush'un çağrılmaması bu başarısızlığın sessizce kabul edilmesinden başka bir şey değil. 2008 seçimlerinde Obama'nın Cumhuriyetçilerin en güçlü eyaletlerinden bile galip çıkması bunu
gösteriyor.
***
Seçim kampanyalarında Romney'nin önceden pek bilinmeyen yönleri de ortaya çıkıyor. Romney'nin gençliğinde iki yıldan uzun bir süre Fransa'da Mormon inancını yaymak için misyonerlik yaptığını, daha sonra Massachusetts'de vaiz olarak bulunduğunu bir çok Amerikalı yeni yeni öğreniyor. Tabanını Protestan Hristiyanların oluşturduğu Cumhuriyetçi Partiye kendini kabul ettirmeye çalışan Romney, siyah bir Başkan seçen Amerika'nın Mormon bir Başkanı da olabileceği düşüncesinde. Aslında, Mormon oluşundan çok Romney'e oy kaybettirecek bazı konulardaki katı görüşleridir. Örneğin, kürtaj ve eşcinsellere karşı olması nedeniyle liberal seçmenlerin desteğini alması çok zor. Kamuoyu yoklamalarında Obama şimdilik önde. Ancak, seçimlere kadar çok şey değişebilir. Obama'nın işi bu defa kolay değil ama, Romney'ninkinin de ondan geri kalır yanı yok. Nereden bakılırsa bakılsın zor bir seçim.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016