Demokrat olmak kolay değil
Bilim Akademisi ifade özgürlüklerin önemini vurgulayan ve “Biz bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan akademisyenlere dönük disiplin ve yargı işlemlerinin yerindeliğini eleştiren bir bildiri hazırlamış. Ağırbaşlı üslupla kaleme alınmış, ikna edici bir metin. Ancak şimdiye kadar meşhur bildiriyi imzalayanlara karşı, hukuki zemini tartışmalı da olsa, mutlaka yaptırımlar uygulanmasını isteyen bir yönetimin etkilenmesini beklemek gerçekçi olmaz.
Hemen belirtelim, demokratik inançları benimsemek, insanda tabii olarak var olan bir eğilim değildir. İnsanlık tarihinin çok uzun bölümünde demokratik yönetim biçimi ve onu destekleyen demokrasi kültürü yoktu. Demokrasi uzun bir sürecin sonucudur, belli sosyo-ekonomik koşulların oluşmasına paralel biçimde gelişmiştir, zaman içinde içeriği genişlemiştir. Demokratik değerleri içeren bir kültürün oluşması ve gerek yöneticiler gerek yönetilenler tarafından özümsenmesi yıllar almıştır. Örneğin, ifade özgürlüğünün aslında toplumda barışçıl değişimin itici gücünü oluşturduğu, siyasilerin yaptıkları hataların düzeltilmesi için teşvik sağladığı tecrübelerle anlaşılmıştır. Ya da, iktidarların bir dönem sonra muhalefet olabileceği, muhalefetlerin de iktidar olmak için ifade özgürlüğüne muhtaç oldukları yine yaşananlarla görülmüştür. Zamanla zenginleşen demokrasi kültürü, eğitim yoluyla genç kuşaklara aktarılmış, demokrasi yerleşiklik kazanmıştır.
Demokratikleşmeye çalışan toplumlarda, demokrasi kültürünün gelişmesi türdeş bir çizgi izlemiyor. Bazı alanlarda demokratikleşme daha hızlı ilerlerken bazı alanlarda demokrasiye uymayan, direnen kültür unsurları sorunlar yaratabiliyor, demokrasinin işleyişinde de aksamalara sebep olabiliyor. Örneğin çocuk aile içinde sadece büyüklerinin sözünü dinlemeye memur, kendisine söz ve tercih bırakılmayan, beğenilmeyen davranışları karşısında sadece azar işiten ve dayak yiyen bir biçimde yetiştirilirse, daha sonraki yıllarda, bu usulleri ailesinde, işyerinde ve siyasette kendi de kullanmaya çalışacaktır. Okulda öğretmen, tek doğrunun kendi dediği olduğu fikrini öğrenciye aşılarsa, öğrenciler daha ileri yaşlarında kendilerinki dışındaki fikirleri savunanlara tahammül edemeyeceklerdir. Ya da bir genç, kabadayılığın hüküm sürdüğü bir ortamda farklı görüş ifade edilmesini kendisine kafa tutmak ya da meydan okumak olarak algılıyor ve gerekirse zor da kullanarak susturuyorsa, bu kişi demokratik siyasette de aynı tarzı izlemeye yönelebilecektir
Görüyorsunuz, Demokrat olmak kolay değil, vakit alıyor. Henüz hedefe varılmayınca da Bilim Akademisi bildiri yayınlamak gereğini duyuyor, bildiriye kulak vereni bulmak ise kolay olmuyor.