Demokrat kişilik geliştirmek
İstanbul'da başlayıp diğer kentlere sıçrayan olayların ne zaman, nasıl biteceğini tahmin zorlaşıyor. Olaylar iktidarı hedeflemekten ziyade Başbakanımıza odaklandı, dolayısıyla kendisinin göstericilerin icraatı protesto hakkının olduğunu, bunun istihfaf edilmesi değil tabii karşılanması gerektiğini teslim etmesi lazım. Bunu yapabilir mi? Sergilediği yaklaşımlar ihtimalin yüksek olmadığını gösterse de, olanaksız demekte acele etmemeli çünkü Başbakanımızın otoriterliğinin doğuştan mı yoksa öğrenilmiş mi olduğunu bilmiyoruz. Ne demek istediğimi sorabilirsiniz, anlatayım. Uluslararası sosyal psikologumuz Çiğdem Kağıtçıbaşı yıllar önce yaptığı araştırmada, Batılı psikologların genellikle kişiliğe atfettiği otoriterliğin sosyal olarak da öğrenilebileceğini göstermişti. Onun izinden giderek soralım: Başbakanımızın sergilediği otoriterlik kişiliğinden mi kaynaklanıyor, yoksa yetişmesi sunucu edindiği bir nitelik midir?
Başbakanımızın çocukluğu, ailesi içindeki ilişkileri, yetiştiği ortam, okul tecrübesi gibi konuları incelemeden otoriterliği hakkında çok şey söylenemez ama sınırlı bilgilerimiz var. Örneğin, bir futbolcu olarak istikbal vaat ettiği ama babasının bu yolda ilerlemesine izin vermediği biliniyor. Aslında kişinin rüştünü ispat etmesinden sonra dahi böyle bir konuda babasının otoritesine boyun eğmesi bir ipucu veriyor: Aile fertlerini ilgilendiren kararlar tek kişi tarafından ve diğerlerine danışılmadan alınıyor. Baba egemendir, kararlarını istemeseniz de kabullenirsiniz. Bu durumda Sayın Başbakanımızın kimseye danışmadan karar almayı sevmesi, konsensüs oluşturmaya yatkın olmaması, her sözünün dinlenmesini beklemesi şaşırtıcı değil. Yetiştiği semtin kültür yapısı da biraz bilinir. Hiçbir lafın altında kalmayan, kendisine "yan bakılmasını" dahi kavga sebebi sayan bir kültürle yoğrulması, kendisinin hiçbir eleştiriye tahammül edememesi, hiçbir eleştiriyi cevapsız bırakmamasıyla sonuçlanıyor. Mevkii itibariyle muhatap alması uygun olmayan şahıslara bile cevap vermeden edememesi, yetiştiği ortamdan edinilmiş bir kalıp olsa gerek.
Eğer Sayın Başbakanımızın otoriteciliği fıtri ise maalesef yapılabilecek pek bir şey yok. Doğuştan olmayıp da edinilmiş ise, yeni deneyimler karşısında değişebilir. Ben iyimser olmak, Sayın Başbakanımızın gelişmeler karşısında durum değerlendirmesi yaparak kendisini "yeniden icat etmesini" ümit ediyorum. Nelerin değişmesi gerekiyor? Bir kere, siyasi sistemimizde her birinin görevi ve yetkisi farklı olan yönetim katmanları olduğunu, Başbakanın hem ülke işiyle hem de şehir parkları ve binaları ile uğraşmasının gerekmediğini kabullenmesi lazım. Kars'taki heykelden Çamlıca'daki camiye kadar uzanan yapıların estetiğini belirlemekten kendini alıkoyması da şayandır. İkinci olarak, farklı sesleri susturmak, farklı şeyler söyleyenleri ya da isteyenleri suçlayıcı, iyi işleri sabote etmeye çalışan kişiler olarak görmekten vazgeçmesi gerekiyor. İşe partisi içinde daha serbest ifade ortamı oluşturarak başlayabilir. Bunun ötesinde kendisinden farklı düşünen, farklı şeyler isteyenleri saydığını hissettirmeli. Üçüncü olarak, iktidarı denetleyen ve dengeleyen devlet kurumlarını işleri bozan engeller diye göstermekten vazgeçmeli. Liste uzuyor, galiba Sayın Başbakanımız demokrat bir kişilik kazanmalı demek istiyorum. Acaba mümkün olur mu? Ne dersiniz?