Demokrasinin siyasal İslam’la sınavı

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Ortadoğu’nun nüfusu yüz milyona yaklaşan Müslüman ülkesi Mısır’da, askeri müdahalenin yol açtığı olaylar artarak devam ediyor. Geçen hafta, çoğunluğu Müslüman Kardeşler örgütü mensubu 70’i aşkın göstericinin askerlerin açtığı ateş sonucu öldürülmesiyle, Mursi yönetiminin devrilmesine başından beri sessiz kalan ABD ve AB’de tedirginlik arttı. Batılı yetkililere göre, iktidardan uzaklaştırılan Müslüman Kardeşler’in bazı unsurlarının yeraltına inerek hükümete karşı silahlı mücadele başlatma olasılığı hiç de az değil.

***

Mısır siyasi karışıklıkların olduğu tek Arap ülkesi değil. Geçenlerde, Arap ülkelerinin en demokratı Tunus’ta muhalefetteki sol partinin Başkanı Mohamed Brahmi’nin bir suikast sonucu öldürülmesi, demokrat ve laik kitleleri sokaklara döktü. Brahmi, Tunus’ta suikasta kurban giden ikinci politikacı. Daha önce de, laik ve demokrat görüşleriyle bilinen Chokri Belaid isimli politikacı benzer şekilde öldürülmüştü. Laik politikacıların ard arda öldürülmeleri, radikal İslamcılar üzerindeki şüpheleri ister istemez arttırıyor. Büyük umutlar beslenen “Arap Baharı”nın beraberinde getirdiği iktidar değişiklikleri daha yılını doldurur doldurmaz patlak veren olaylar, sadece nüfuslarının çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Arap toplumlarındaki kamplaşma ve kutuplaşmaları arttırmıyor; iktidardaki partilerin meşruiyetlerinin sorgulanmasına da yol açıyor. Yaşananlar, İslam dünyasına özlenen demokrasinin kolay kolay gelmeyeceğinin açık bir işareti. İslam ülkelerinde gerçek demokrasilerin kurulabilmesi, iktidardaki İslamcı partilerin, sosyal hayatı dini kurallara göre dizayn etmekten vazgeçmelerine; son zamanlarda sık sık kullanılan tabirle toplum mühendisliğini bir yana bırakmalarına bağlı.

***

İspanya eski Dışişleri Bakanı ve NATO eski Genel Sekreteri Javier Solana’nın “Ortadoğu’daki kargaşa” başlıklı ilginç makalesinde Türkiye ile ilgili görüşler de yer alıyor. Makalesinde, Mısır'ın Türkiye'nin diğer Sünni devletlerin katılımıyla bölgesel bir düzen yaratma stratejisinin en önemli parçası olduğunu savunan Solana, Türkiye'nin Mısır'da meydana gelen darbe sonucunda kayba uğradığı görüşünde. Solana şöyle diyor: "Sık sık, İslami demokratik modelini, demokratik değişim arayan, nüfuslarının çoğu Müslüman olan diğer ülkeler için bir hedef olarak ilan eden Türkiye de, Mısır'daki darbe sonucunda kayba uğradı. Türkiye'nin dış politikası, diğer Sünni İslami rejimlerin katılımıyla ve ülkenin çıkarları doğrultusunda bölgesel bir düzen tesis etmeyi amaçlamıştı. Mısır, açıkça bu stratejinin en önemli parçası idi ve siyasi istikrarsızlığı, sadece Türkiye'nin siyasi modeline değil, ekonomik çıkarlarının güvenliğine ilişkin soru işaretleri de yarattı." Solana, Mursi iktidarının geniş kapsamlı bir demokrasiye geçiş için yetersiz kaldığını; bununla birlikte askeri müdahalenin ideal bir çözüm olmadığını söylüyor. İdeal olarak görülmese bile açıkça karşı çıkılmaması, AB ve Batı dünyasının askeri müdahaleye kerhen de olsa destek vermesinin bir göstergesidir. Batı, Arap ülkelerindeki gelişmelerin, ümmetçilik fikrine dayalı siyasi oluşumlar yaratmasından rahatsız.

***

Askeri darbelerin demokrasiye aykırı olduğu gerçeği, Müslüman ülkelerdeki İslamcı partilerin demokrasiyi, içinden çıktıkları toplumları İslamlaştırma yolunda bir araç olarak görmelerini engellemiyor. Arap Baharı ertesinde iktidara gelen partiler bölgede bir Sünni blok yaratma projesinin çabaları olarak görülüyor. Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği’nin etrafında oluşturulan Yeşil kuşak bu rejimin yıkılmasıyla nasıl önemini kaybettiyse, Ortadoğu’nun Müslüman ülkelerinde oluşturulmaya çalışılan Sünni blokun da son gelişmeler karşısında başarı şansı azalmıştır. İran’daki yeni yönetimin Batı’yla arasındaki soğukluğu gidermek istediğine ilişkin mesajları bu yolda atılmış önemli bir adımdır. Nükleer programı da dahil olmak üzere Batı’yla arasındaki sorunları çözme yoluna giren bir İran’ın, Batı’nın Suriye sorununun çözümüne ilişkin planlarını da yeniden gözden geçirmesine yol açması muhtemeldir. Bu gelişmeler ışığında şu sorulabilir: Suriye ve Mısır’daki gelişmelere sessiz kalan Batı, acaba dolaylı yoldan Türkiye’ye de bir mesaj mı verdi? Solana’nın görüşleri Batı’nın, Mısır üzerinden, Türkiye’nin bölge üzerinde yürüttüğü politikaya bir cevap olduğunu düşündürüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016